İnanç konusuna, ‘Benim dinim bana, seninki sana..’ diye girmek yolu..

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

VAN 9.04.2018 09:52:16 0
İnanç konusuna, ‘Benim dinim bana, seninki sana..’ diye girmek yolu..
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Sanki dünya yıkılmış gibi bir tartışmadır gidiyor,  ‘ateizm ve deizm’  üzerine.. 

Yolcu yolunda gerek.. Kervanımız bu gibi gürültülerden korkup da yolundan dönecek değildir. İslam’a inananlar, sağdan soldan üzerlerine saldıranlar yüzünden yollarından çevirebilseydi, ilk insan-peygamberden bugüne kadar Allah tarafından insanlara sunulmuş olan İslam’dan bir eser kalmazdı. 

Tam tersine, İslam’a ebediyet va’dedilmiştır. 

***

İnanç nedir ki? Mantıkî tartışmalarla elde edilmesi şart olmayan, kesin doğruluğunda şekk bulunmayan, kalbî itminanla kabul edilen ve insanın kendisine, hayata ve mükevvenata dair bilgi ve inandığı değerler bütünüdür. 

Din de bu değil midir? Bir insanın hayatı yaşamak için riayet etmesi gerektiğine kesin olarak inandığı ve bağlı olduğu ilkeler ve kurallar topluluğudur değil midir? İnsan hava ve suya nasıl muhtaç ise, inanmaya da öyle muhtaçdır. Allah’a inanmazsa, putlara, daha da olmazsa kendi nefsine tapar. 

Bu açıdan, inançsızlık da bir inanç tarzıdır. laik rejimin Türk Tarih Kurumu gibi çok özel amaçlarla kurduğu kurumlardan birisi olan Türk Dil Kurumu’nca 1944’lerde,yayınlanan türkçe lügatte de din böyle tarif ediliyor ve bir örnek cümle kurularak, ‘Kemalizm türkün dinidir..’ deniliyor ve halkımıza yeni bir din dayattıklarında tutturabileceklerini sanıyorlardı. 

O zamanların ünlü Maarif Vekili (M. Eğitim Bakanı), bir şiirinde, ‘Bu türlü dinsizlik, diyanetimdir benim..’ diyordu 

***

Din, insanın en temel meselesidir, taa ilk insandan itibaren..  Çünkü aklı olan insan kendisini bilmek ve izah etmek ihtiyacını duyar. Bu,  kaçınılmaz bir durumdur. ‘Ben nasıl var oldum ve nasıl yaşayacağım’ sorusunun cevabını herkes bilir az çok, ama, ‘niçin’in cevabını vermektir müşkül olan..  ‘Ben neyim, niçin varım?’ sorusunun cevabını aramak,  insanları nice yollara sevketmiştir.  

Bu sorunun cevabını veremeyen ünlü matematikçi-düşünür Blaise Pascal, 250 sene öncelerde, nice felsefî yollarda dolaştıktan sonra, önce intihara teşebbüs etti  ve sonra.. İncil’e tutundu ve ‘Bana filozofların değil, İlahî Peygamber’lerin bildirdiği Tanrı’yı öğretin..’ demek noktasına geldi. 

Ondan üççeyrek yüzyıl sonralarda ise August Comte, her şeyin akılla kavranabileceğini söyleyerek, ‘Hayatta en hakikî mürşid, tecrübî ilimlerdir..’ diyerek materyalizmi, madde tapıcılığını tedvin etti. Ama, insanın bir kutsal’a mutlaka muhtaç olduğunu anlayınca, ‘La religion d’humanite. /İnsanlık Dini..’ diye bir din kurmaya kalkıştı, mâbed ve âyinlerini bile belirledi, ama o dinin, kendinden önce öldüğünü gördü. Sonra F. Nietzsche ‘Tanrı varsa öldürülmeli..’ dedi ve ömrünün son 11 senesini tam bir çılgınlık halinde bir tımarhanede tamamladı, 1900 yılında..  Dostoyewsky ise, ‘Hz. Îsa’ya tutundu ve ‘Herkes kendi Îsa’sını bulsun..’ dedi. 

***

Biz Müslümanlar inanırız ki,  ‘Hz. Âdem Safiyullah’dan Muhammed Resulullah’ (SA)’a kadar bütün ilahî peygamberler insana kim olduğunu, ne olduğunu, bunun için de nasıl yaşaması gerektiğini ve sonunun ne olacağını bildirmeye çalışmışlardır. 

***

Ama herkesin inanması gerekir miydi? 

Hayır.. Bu âlemlere, âlem-i ezdâd‘ / zıd âlemler denilir. 

Her şey zıddıyla kaimdir, Allah’dan gayri.. Sadece O’nun zıddı yoktur. 

Ama, bunun dışında herşey kendi zıddıyla bir değer kazanır.. Hayat- ölüm, hastalık- sağlık, adâlet - zulüm, iman- inkar.. sevab- günah vs.

Böyle olmasaydı, insan hayatı nasıl anlayabilirdi? 

Konu bu kadar açıkken, inanç etrafında zaman zaman öyle tartışmalar yapılır ki, birileri birilerini dininden döndürmek veya kendi dinine kazanmak için çabalar durur.  Evet, öğrenmek isteyene tebliğ vardır, ama, inanç kapısına tartışılarak değil, kalbi itminanla varılır. Bu tartışmalara en kestirme karşılık, Kur’an ifadesiyle, ‘Lekum dinikum ve liyedîn.’ (Benim dinim bana, seninki de sana..) âyetidir. 

Ve sadece karşı görüşler serdederek değil, adâletimizle, lisan-ı hal  ile de karşılık verebiliriz. 

***

 NOT: Bugün akşam, dünyadaki itiqadi, ideolojik ve siyasî son gelişmeler etrafındaÜsküdar-Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde 20.30’dan sonra sohbet edeceğiz, inşaallah..