“Ilımlı İslam”ın robot vatandaşları

Fatma Barbarosoğlu

VAN 1.11.2017 09:47:32 0
“Ilımlı İslam”ın robot vatandaşları
Tarih: 01.01.0001 00:00

 
 

Ekim 2017 için yıllar sonra en önemli haber neydi diye sorulacak olsa, bendeniz için adı Sofia olan robotun dünyanın ilk robot vatandaşı, Sudi Arabistan’ın da dünyada robota vatandaşlık veren ilk ülke olması olarak kayıtlara geçeceğini söyleyebilirim.

Necip medyamız dünyanın ilk robot vatandaşı haberine pek ilgi göstermedi. Hürriyet’ten Gülse Birsel sade suya hiciv olarak konuyu ele aldı. Gerisi gelmedi.

Gerisinin gelmesini temenni ediyorum.

Çünkü mesele mühim.

Meselenin neden mühim olduğunu sorular eşliğinde izah etmeye çalışayım.

Adından da anlaşılacağı üzere “vatandaş Sofia” bir kadın.

İlk robot için şeriat yasalarının uygulanmayacağına dair haberler yapıldı.

Yüzü “masum katil surat”a benzeyen, kafasının yarısı kablolarla kaplı Sofia’yı şeriat yasalarından muaf tutmak ne anlama geliyor?

Vatandaşlık hakları açısından bakalım:

Kanun karşısında bütün vatandaşlar eşittir. Kanun, adamına göre işlediği zaman, orman kanunu olur. Arkasında devletin olduğu bir hukuk sistemi değil.

“Robot vatandaş Sofia”nın muaf tutulduğu “şeriat yasaları”, ahalinin aklına sadece hicap getiriyor. Şeriat yasaları sadece kadınların peçe takması ya da araba kullanıp kullanmaması olmasa gerek.

Mesela Sofia suç işlediğinde  ne olacak?

Bu soru ne kadar anlamsız, o bir makine, kimin sorumluluğunda ise işlediği suçun cezasını o çeker diyorsanız, o zaman sorumluluğu olmayan metal parçasını, “dünyanın ilk vatandaşı” yapmak ne anlama geliyor?

Suudi Arabistan için “Ilımlı İslam”  imajını inşa etmeye yönelik en “parlak parça” mı? 

Baskı rejimleri için vatandaşlarına robot muamelesini reva gördüğü üzerinden eleştiri yapılır/dı. “Dünyanın ilk robot vatandaşı”na sahip Suudi Arabistan Krallığı’nın biricik vatandaşı için dünyanın ilk “Robot Bakanlığı”nı kurmasından daha ironik ne olabilir?

Suudi kadınlar araba kullanma hakkı bir kaç ay önce bahşedildi, moda dergilerinin yayın hürriyeti elde etmesiyle beraber... Her şey bir anda oldu diye yazacaktır tarihler. Tam Suudi kadınlar direksiyonlarının başına oturma hakkı elde etmişti ki, “duygulu Sofia” ile yapılmış röportaj gerçekleşti. Bir salon dolusu “güçlü ve zengin erkek” tarihi anın parçası olmaktan mutlu “Sofia”nın görüntülerini almak için adeta yarıştı. 

Robotlar, androidler, yapay insanlar hakkında edebi, sanatsal açıdan hiçbir birikimi olmayan İslam coğrafyasının, Suudi Arabistan örneğinden yola çıkarak söyleyecek olursak, “ilk olan bizde olsun” anlayışı ile aceleci davranışını nereye yerleştireceğiz! Eleştirel iklimin olmadığı toplumlarda sanat ve felsefe gelişemiyor. Sanat ve felsefenin gelişmediği toplumlarda her şey bir oyuncağa sahip olmak ya da olmamak yüzeyselliğinde gerçekleşiyor.

Dünya robotların öldürme hakkını konuşurken imaj yönetimini “ilk”ler, “ses getiren projeler” üzerinden yapmaya kalkmak en hafif ifade ile çocukça. 

Sofia’nın söyleşisine lütfen dikkat edin. Normal bir kişi ile yapılan bir söyleşide beklenenden daha hazır cevap olduğunu, daha “kıvrak” cevaplar verdiğini fark edeceksiniz. (Evdeki kadınlar Sofia kadar zeki bulunmayacak mı bundan böyle?) 

Meseleye Suudi Arabistan örneğinden bakacak olursak ilk vatandaş robot neden bir kadın? Neden Şeriat yasalarına uymayacağı teminat altına alındı?

II-

Sofia ile yapılmış “tarihi söyleşi”yi izlerken neden bilmiyorum, 19 yaşındaki bir kadın yazarın, Mary Shelly’nin yazdığı (1818) Frankenstein romanı geldi aklıma. M. Shelly’nin tıp öğrencisi kahramanı W. Frankenstein, ölü parçaları birleştirip elektrik akımı vererek “yaratık”ı inşa etmişti. Başlangıçta Frankenstein’in “yaratık”ı masum idi. Sonra masumiyetini kaybedecekti.

Suudilerin şeriat yasalarına uymak zorunda olmayan ilk robot vatandaşı Sofia  kendisiyle yapılan tarihi söyleşide –evet tarihidir bir salon dolusu zengin adam hayranlıkla Sofia’yı dinlemekte ve cep telefonları ile durmadan fotoğrafını çekmektedirler- “Siz bana iyi davranırsanız ben de size iyi davranırım” diyordu. 

İyi davranmak nedir? 

Sofi’nin, Frankenstein’in yazarı Mary Shely’i neden hatırlattığı üzerine düşünürken “erkeklerden ana olmaz” önermesi geldi aklıma. Kimse erkeklerden ana olmasını beklemezken ne tuhaf bir önerme diye düşünebilirsiniz. Ama Sofia’nın “ana”sı erkek bir mühendis...

Sofia kendisine robotların dünyasındaki kuytuda kalmış alanlara dair sorulan her soruya “siz fazla Holywood filmi seyretmişsiniz ya da fazla Elon Musk okumuşsunuz” diye cevap vermesi onu inşa eden mühendisin Elon Musk ile hesaplaşmasını akla getirmiyor değil. 

Suudi’lerin Robot Bakanı’nın Holywood filmlerinden alâ nasıl bir “yapay zeka” birikimine sahip olduğunu bilmiyoruz. Ama “yapay zeka” bilgisi kadar devrimlerin ruhuna dair bir şeyler biliyor olmasını umut etmek isteriz.

Çünkü Dünya “yapay zeka” ile  bazıları için üçüncü bazıları için dördüncü aşamasına gelmiş bulunuyor. Tarım Devrimi, Sanayi Devrimi, Bilişim Devrimi.

Frankenstein’in yazarı Mary Shelly henüz on dokuz yaşında iken Fransız Devrimi’nin aksayan taraflarını görmüş, masum ideallerin sorumsuz insanların elinde nasıl bir kıyıma ve yıkıma yol açtığını alegorik bir dil ile anlatmaya çalışmıştı.

Suudi’ler dünyanın tek ve ilk “robot vatandaşı” için bakanlıklar kurarken; Ruslar araba kullanabilen, iki silahı aynı anda sıkabilen ve kendi kararlarını verebilen savaş robotlarını tanıttı. Dikkatinizi çekerim, savaş robotlarını.

Black Miror’ın geçen sezon seyrettiğimiz her bölümünü 2017 içinde yaşadık. Ne ki fark etmiyoruz. Üzerinde durmuyoruz.

Herkes kafayı “ölümsüz” olmaya takmış vaziyette. Onun dışında toplum olarak ortak mevzumuz neredeyse yok gibi...

“Dünyanın ilk robot vatandaşı”nın haberlere yansıdığı günlerde  ahali en çok “ölümsüzlüğü” konuştu. Çocukluğumun yaşlıları Allah elden ayaktan düşürmesin üç gün yatak dördüncü gün toprak diye dua ederdi. Günümüzün “instagram yaşlıları” yarı şaka yarı ciddi  “ölümsüzlüğü icat etmişler duydunuz mu?” diye soruyor birbirine...