İKİNCİ DARBE, İSRAİL’İN ROLÜ VE 1 DOLARLIK İTTİFAK’IN ÇÖKÜŞ NOKTALARI…

Kerry: ‘Sizin hükümetinizden bazı isimler, Türkiye’nin yaşadığı darbenin arkasında ABD’nin olduğuna dair ifadeler kullanıyorlar. Bunun düzeltilmesini bekliyoruz.’ Yıldırım: ‘Bu darbenin baş sorumlusu ve mimarı da yıllardan be

VAN 27.07.2016 10:51:33 0
İKİNCİ DARBE, İSRAİL’İN ROLÜ VE 1 DOLARLIK İTTİFAK’IN ÇÖKÜŞ NOKTALARI…
Tarih: 01.01.0001 00:00
Yenişafak/ Nedret Ersanel

ABD Başkan Yardımcısı Kerry ile Başbakan Yıldırım arasında, “herkesin birbirini tam olarak anladığı” telefon görüşmesi, iki başkentin birbirine diş gösterdiğine şüphe bırakmıyor.. İş o ki, artık Ankara’nın dişleri daha keskin…

Kerry: ‘Sizin hükümetinizden bazı isimler, Türkiye’nin yaşadığı darbenin arkasında ABD’nin olduğuna dair ifadeler kullanıyorlar. Bunun düzeltilmesini bekliyoruz.’

Yıldırım: ‘Bu darbenin baş sorumlusu ve mimarı da yıllardan beri sizin ülkenizde yaşıyor. Biz de sizden onun iadesini bekliyoruz.’ (‘ABD’yle karşılıklı sitem‘, 25/07, Hürriyet.)

Başkan Yardımcısı’nın ‘hükümetinizden bazı isimler’ tarifi teknik olarak doğru. Çünkü Binali Yıldırım da hükümet üyesi. ABD’yi itham eden ifade bizzat Başbakan’a ait ve “düzelt” aslında ona söyleniyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Sayın Obama kendi adını nasıl biliyorsa, Amerikan istihbaratının, Dışişleri Bakanı’nın bu darbeyi Fethullah Gülen’in yaptığını bildiğine eminim” sözleri de aynı ama şu cümlesi fark edilmedi; “Büyük ülkelerin tamamı bu bilginin kati derecede sahibidir.” (24/07)

Nihayet, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; “Türkiye’de ABD karşıtlığı darbe girişiminin ardından ciddi şekilde artmaya başladı. Biz bunu engellemeye çalışıyoruz ama vatandaşımızın hissiyatını da görüyoruz. Kötü senaryolar üzerinden düşünmek istemem ama diyelim ki (ABD Gülen’i) vermedi, bu, ilişkilerimizi ister istemez etkiler”.

Hangi ülkenin diplomatına sorarsanız sorun, bu ifadeler iki ülke arasındaki gerilimin en yüksek dozunu ifade eder.

SAİNT PETERSBURG: TOKA(T)!

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Rusya ile Türkiye arasındaki yakınlaşmanın stratejik boyutuna delil olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Başkanı Putin arasında bir buluşma kararı alındığını göstermiştik.

Dün bu görüşmenin 9 Ağustos tarihinde Saint Petersburg’da yapılacağı açıklandı. ‘Duyurunun şekli’ dahi manidardır. Türk kamuoyu bu bilgiyi, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in ağzından, Rus kamuoyu da Başbakan Yardımcısı Arkadiy Dvorkoviç ağzından aynı anda ve Moskova’da yapılan toplantının ardından öğrendi.

Şimşek sözlerini şöyle bağladı; “Rusya bizim sadece değerli bir komşumuz değil önemli ve stratejik ortağımızdır”. (26/07, AA.)

Dünya basını 9 Ağustos’ta iki lider arasında gerçekleşecek tokalaşmayı, okurlarına “breaking news” olarak servis edecektir…

İKİNCİ DARBE GİRİŞİMİ…

Evet ama Türkiye’de değil!..

Türk Dışişleri’nin Kırgızistan’a yönelik açıklaması güme gitmemeli. FETÖ’nün Orta Asya’daki girişimleri biliniyor ve bunlara ilişkin ikaz Ankara tarafından ilgili ülkelere yapılmıştı.

Bakan Çavuşoğlu’nun, “Kırgızistan yönetiminin içine de sızıyorlar. Onlara böyle bir darbe girişiminde bulunabileceğini söyledik. Bizden hemen listeyi bir daha istediler. Ulaştırdık. Kırgızistan için ciddi bir tehdit var. Orayı üs olarak seçtiler”.

Bu uyarılar hem Kırgızistan hem bölge ülkeleri tarafından dikkate alınacaktır. Çünkü Ruslar da aynı ikazı ilgili başkentlere yapıyor.

Orta Asya ve Kafkaslar için yapılan bu uyarıların, Rusya’ya yönelik Amerikan konuşlanması/kuşatmasına da bir mektup olduğu söylenebilir.

ABD’nin Gülen’i korumasının bir nedeni de bu zaten.. FETÖ liderinin Ankara’nın eline geçmesi, örgütün bir “CIA paravan şirketi” olarak üçüncü ülkelerdeki Amerikan istihbarat ağı, eylemleri ve hedefleri konusunda başka ülkelerle de ittifak kırıcı bilgilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

EN KUVVETLİ SORU: İSRAİL BU İŞİN NERESİNDE?

Geçtiğimiz Çarşamba günü Al Jazeera’ye verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı ülkelerin de bu işin içinde olabileceğini belirtmesinin ardından, ABD’nin birinci sırada bulunduğu olağan şüpheli listesinin ikinciliğine İsrail yerleşti…

Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini toparlamasının gerekçelerinden biri, “ABD’nin ne yapmaya çalıştığı”nı anlaması olduğundan darbe girişimi kendini izah edebiliyor…

Ama İsrail’in ABD ve Türkiye ile “tarihi ilişkileri” ile şu anki ilişkilerinin kıyası, darbedeki MOSSAD rolünü sağlam kaideye oturtacak bir ipucunu-en azından komplo teorisi severleri ikna edecek kadar-vermiş değil.

Yine de kimi göndermeleri ilginç bulmayacağımız anlamına gelmiyor bu.. Örneğin, tutuklu Hava Kuvvetleri eski Komutanı Akın Öztürk’ün bir zamanlar Tel Aviv’de Türk askeri ataşesi olarak görev yaptığının kimi dış basın-yayın organlarında duyuruluş biçimi garip.

Bu görevi yaptı diye kimseye suç yüklenemez. Ama haberin veriliş şekli sanki bir şey anlatmaya çalışıyor gibi; “Türkiye’nin eski İsrail askeri ataşesi başarısız darbedeki rolünü kabul etti”! (‘Former Turkish military atache to İsrael admits organizing failed coup‘, 19/07, The Algemeiner.)

Türk-Batı ittifakı konusunda kafa patlatmış ve benim de konuştuğum bir çok uzman, ilişkilerin korkulan kırılma noktasına varmadan dur(dur)ulacağını söylüyor.

Ama şunu da teslim ediyorlar; gerginlik inanılmaz seviyede. ABD/Avrupa basınından her türlü ölçüyü aşarak Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı’na gelen saldırı, Ankara’yı darbenin yapamadığı ‘dize getirme’ amacını sürdürüyorsa iş çirkinleşebilir.

Bu durumda Batı; Balkanlar, Karadeniz, Akdeniz, Kafkaslar, Hazar, Güney Rusya, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de çökeceğini görmeli…