İki endemik tür bir arada

15 Nisan – 15 Temmuz tarihlerin arasında uygulanan avlanma yasağı devam ederken, Van Balığı da (İnci Kefali) göç olayını sürdürüyor.

VAN 11.06.2018 13:07:59 0
İki endemik tür bir arada
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

Derelerde akan suyun tersine ilerleyen ve bir çok badire atlatan balıklar, muhteşem bir doğa olayı sunuyor. Büyüleyen göç esnasında bir çok zorlukla karşılaşan, dev kayaları adeta uçarak aşmak durumunda kalan balıkların en büyük baş ağrısı da kaçak avcılar. Bir de son günlerde sayıları oldukça artan martılar var. Binlerce martının balıklar üzerinde uçuştuğu Deliçay ve Bendi Mahi gibi derelerde, her bir martı günde 3 – 5 balık avlıyor. Dikkat çeken bu durum, “Acaba martıların sayısının bu kadar çok olması balıkların neslini tehlikeye sokar mı?” sorularının sorulmasına sebep oldu. Bu durumu gazetemize değerlendiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr.Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Endişelenecek bir durum yok. Martıların sayısının artması, balık sayısının arttığının ve işlerin yolunda gittiğinin bir göstergesidir. Ayrıca söz konusu martılar da aynen İnci Kefali gibi endemik bir türdür ve sadece Van Gölü havzasında yaşar. İnsanlarımızın, iki endemik türü bir arada izleme şansının sunulduğu dere ağızlarına gitmelerini ve burada martıların balıkları avlama güzelliğini izlemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bu durum ülkemizin başka bir yerinde yok” dedi.

Bugünlerde Van Gölü'ne bağlantılı akarsularda müthiş bir doğa olayı yaşanıyor. Van Balığı üreme göçünü gerçekleştirebilmek için bir süre önce başladığı tatlı sulara göçünü sürdürüyor. Bu göç müthiş bir görseli de beraberinde sunuyor. Göç esnasında balıklar bir çok engelle de karşılaşıyor. En büyük kıyımı ise kaçak avcılar gerçekleştiriyor. Alınan bütün tedbirlere rağmen kaçak avcılar tonlarca balığı avlıyor. Balığın karşılaştığı tek engel bu değil. Göçünü gerçekleştirebilecek uygun ortamlara gitmek için dev kayaları aşmak durumunda kalan balıkların bir de baş belası martıları var. Akarsu ağızlarında biriken, dere üstlerinde uçuşan binlerce martı, her gün çok sayıda balığı kolay yoldan avlayarak mideye indiriyor.

 

 

“ENDİŞE EDECEK BİR DURUM YOK”

Balık göçünün yaşandığı derelerdeki yoğun martı popülasyonu dikkat çekerken, manzarayı gören bir çok kişi de, martıların, balığın nesli için tehlike oluşturup oluşturmadığını merak etmeye ve ilgili yerleri arayarak sormaya başladı. Bu gelişmeleri gazetemize değerlendiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi (YYÜ) Dr.Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Endişeye mahal yok, aksine bu durum, İnci Kefali ile ilgili her şeyin yolunda gittiğini gösteriyor” diyerek, endişelerin yersiz olduğunu söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “1900'lü yıllardan sonra insanoğlu, teknolojinin verdiği imkanları kullanarak doğal kaynaklar üzerinde inanılmaz bir baskı kurmuştur. Bu baskı öylesine bir seviyeye ulaşmıştır ki, dünyamızda artık her 15 dakikada 1 canlı türü geri dönmemek üzere yok olmaktadır, kaybolmaktadır. En basitinden, Ülkemizde, Karadeniz'de yaşayan 151 balık türünden 50 – 60 tanesi tamamiyle yok olmuştur. Tabi yok oluş dediğimiz zaman aklımıza hemen bölgemizdeki türler geliyor ve tabiki de en başta Van'ı tanıtmada önemli bir unsur olan İnci Kefali geliyor. Hergün İnci Kefali'nin yok olma tehlikesi var mı yok mu üzerinde tartışmalar yapıyoruz. İnci Kefalinin geleceği üzerine projeksiyonlar çiziyoruz. Kimimiz derelerin bozulmasından, kimimiz kaçak avcılıktan, kimimiz iklim değişiminden İnci Kefalinin yok olabileceği ile ilgili senaryolar geliştiriyoruz.” dedi.

Bu yıl da martı sayısındaki artışın İnci Kefali üzerindeki etkilerinin tartışılmasına sebep olduğunu kaydeden Dr.Öğretim Üyesi Akkuş, endişeye gerek olmadığını şu şekilde anlattı; “Bu yıl hepimiz üreme alanlarına gittiğimiz zaman çok aşırı bir martı popülasyonu ile karşılaşıyoruz. Hatta insanlar kendi aralarında 'bu martılar balıkları tamamen bitirecek, balıkları tamamen yok edecek' diye endişe etmeye başladı, bu konu üzezerinde konuşmaya başladı. Fakat endişe edecek bir durum yok. Çünkü ekolojide temel bir kural vardır. Kural ise şudur; İnsan eli karışmadığı sürece her ekosistem dengededir, her ekosistem sürdürülebilir bir şekilde kendisini devam ettirir.”

 

“MARTILARIN ÇOKLUĞU İŞLERİN YOLUNDA GİTTİĞİNİ GÖSTERİYOR”

Martı sayısındaki artışın olumsuz bir durum değil, aksine olumlu bir duruma işaret ettiğini vurgulayan Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Martıların çoğalmasındaki, sayılarının fazla olmasındaki temel unsur, balığın artmasıdır. Bundan 10 - 15 yıl önceye gittiğimiz zaman, Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın koruma çalışmalarını başlattığı dönemlere baktığımız zaman martıların yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz. Fakat ilerleyen yıllar içerisinde balığın artmasıyla birlikte martı popülasyonunun da arttığını görüyoruz. Aslında havada uçan martılar, dere ağızlarında balık avlamak için bekleyen martılar, işlerin yolunda gittiğine işarettir. İnci Kefali adına korkulacak değil, sevinilecek bir duruma işarettir. Çünkü martı sayısının artması, balık sayısının arttığına, balıkların boyunun büyüdüğüne de işarettir.” ifadelerini kullandı.

 

“DOĞA, İŞİNİ İYİ BİLİYOR”

Doğanın işin bildiğini ve insan eli değmediği sürece dengeyi bulacağını dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, şöyle devam etti; “Az önce de belirttiğim gibi her ekosistem insan eli karışmadığı sürece dengededir. Bu nedenle akarsulara gittiğiniz zaman, özellikle bu günlerde Deliçay'a gittiğiniz zaman aşırı miktarda gördüğünüz martılar, endişelenecek bir durum değildir. Doğa işini çok çok iyi biliyor. Doğa, eğer kendi içinde martı sayısı bir sorun oluşturacak bir duruma geldiği zaman ya hastalıklarla ya başka bir şekilde bunu bertaraf ediyor. Yeter ki insan eli karışmamış olsun. Bu nedenle gerek Deliçay'da, gerekse Bendi Mahi'de gözüken aşırı miktardaki martılar doğanın kendi içerisindeki bir yükselişin göstergesidir. Bu nedenle bölgelerdeki bu martıların sayısındaki artış, endişelenecek bir duruma işaret etmez. Eğer martı popülasyonu belli bir seviyenin üzerine gelirse doğa kendi iç dinamiklerini kullanarak bu martı popülasyonunun sayısını azaltacaktır, istenilen seviyeye çekecektir. Tabi meseleye bir de şu yönden bakmak lazım. İnsanları anlıyoruz. İnci Kefali'ni tehdit eden, yok olmaya doğru iten her türlü senaryo, her türlü olgu bizi endişeye düşürür. Bu noktada insanlarımızın, martı sayısındaki artıştan duyduğu endişeleri, bu konudaki konuşmaları bize geliyor, direkt bizi arayarak 'hocam martılar balığı yok eder mi' diye soranlar oluyor. Bu da,  Van'da oluşan çevre bilincinin de bir göstergesidir aslında. İnsanlar balığa sahip çıkıyor, balığı tehdit edecek bütün unsurları arayıp hemen haber veriyorlar. Bu sevindirici bir durumdur.”

 

 

“MARTILAR DA ENDEMİK BİR TÜRDÜR”

Sadece balığın değil, bu bölgedeki martıların da endemik bir tür olduğunu ve bu durumun da Van'ın bir şansı olduğunu kaydeden Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, insanları bu muazzam doğa olayını izlemeye davet etti.

Göçün olduğu derelerde yaşanan manzaraların ülkemizin başka bir yerinde yaşanmadığının altını çizen  Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, gazetemize özel açıklamalarını şu şekilde tamamladı; “Denizden 1700 metre rakımlı bir yerdeyiz. Fakat dere kenarlarına gittiğiniz zaman adeta İstanbul boğazındakinden, Karadeniz'indekinden daha çok martıları görüyorsunuz, martı seslerini duyuyorsunuz. İşte bu bölgemizdeki bir zenginlik. Çünkü nasıl İnci Kefali endemik bir türse, Van'da yaşayan Martılar da endemik bir türdür ve sadece Van Gölü havzasında yaşar. Bu noktada iki endemik türü aynı anda görüyoruz. Bu diğer yerlerde karşılaşamayacağımız bir zenginliktir. Buradan bütün insanlara şunu söylüyorum; martı, balığı yok edecek bir tehlike oluşturmuyor, onun için dere kenarlarına gittiğiniz zaman oturun hem balığı, hem de martıları izleyin. Martıların balığı nasıl kaptığını, nasıl iki – üç hamlede mideye indirdiğini izleyin. Bunlar çok güzel görüntüler, bunlar bölgemiz adına sevindirici görüntüler. Ülkemizin başka yerinde göremeyeceğiniz görüntüler. Deniz kenarında oturan insanlar, bir martının bir balığı kapıp yutmasını belki ömürlerinde 2 ya da 3 kez görebilirler. Fakat bu günlerde Van Gölü etrafında akarsu ağızlarına gidildiği zaman bunlardan yüzlerce değişik sahneye şahitlik edilebiliyor. 3 – 4 martının 1 tane balık için kavgasına, mücadelesine şahitlik ediyoruz. Bu bölge insanı olarak bu konuda çok şanslıyız. Çünkü bunları ülkemizin başka yerinde görmemiz mümkün değildir. Bu nedenle nasıl balığı seviyor ve sahipleniyorsak, Van Gölü havzasında yaşayan martılar da çok büyük bir değerimiz ve sahiplenmemiz gereken endemik bir türümüzdür.” 
Özel Haber: Umut TARHAN

Kaynak: (Prestij Haber Merkezi) - Prestij Haber Merkezi