İdlib ve Suriye…

Abdullah Şanlıdağ

VAN 3.09.2018 10:30:00 0
İdlib ve Suriye…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye’nin Suriye politikası eksen kayması mı yaşıyor, yoksa iflas mı ediyor? Suriye, uluslararası küresel güçlerin savaştığı bir alandır. Adına her ne kadar “iç savaş” dense de, burası Ortadoğu’nun kalbi olması sebebiyle; iç savaş kavramı coğrafyayı tanımlayamıyor. Coğrafya bir kaderdir. Suriye coğrafyasının kaderi her an değiştiği için devletler de bölgeye yönelik politikalarını değiştirmek durumunda kalabiliyorlar. Dolayısıyla Suriye politikamızda iflastan ziyade bir eksen kaymasından söz edilebilir. Nedir o? Çatışmasızlık bölgesi İdlib, üç koldan Suriye rejimi tarafından kuşatma altına alındı. Bizim sınırımızdaki İdlib bölgesi muhaliflerin son kalesidir. Bölgede 100 bin  silahlı militanın yanı sıra 4 milyona yakın sivil halk yaşıyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları sonrasında oluşturduğumuz gözlem noktaları da, İdlib’i çevreler nitelikte. İran, Rusya ve Türkiye arasında imzalanan Astâne Kararları çerçevesinde de İdlib ve civarının güvenliği Türkiye’ye bırakılmıştı. Şimdi soru şu: “Suriye’de inisiyatif tamamen Rusya’nın elinde. Esad güçlerinin üç koldan kuşattığı İdlib’e Suriye, Rusya’dan bağımsız saldırabilir mi? Saldırı halinde büyük bir göç dalgasının daha Türkiye’nin kapısını zorlayacağı gerçeğine Rusya bilmez mi? İran bu işin neresinde yer alır? Böyle bir ihtimal sadece bizi kuşkulandırmıyor elbet. Avrupa ülkeleri de durumdan rahatsız. Aslında işi en zor olanlardan birisi Rusya’dır. Suriye’de hem bizimle çalışıyor gibi görüntü verip hem de Esad’a destek vererek çözüme katkı sunması zor. Tarafgirlik söz konusu Rusya için. Hem ABD’ye şirin gözükmek, hem Esad’a destek vermek ve hem de Türkiye ile birlikte hareket ediyor gibi görünmek ne kadar zor bir durum. 

Bir yandan Suriye rejiminin askerleri, diğer yandan İran milisleri karadan saldırırsa, yetmezmiş gibi bir de Rus uçakları havandan saldırırsa ne olur İdlib’in hali? 

İdlib, Suriye konusunu başa döndürür mü? 

Bunca müzakerelerin sonucu ne oldu?

İdlib meselesi bizim için çok önemli olduğundan bu konuda Rusya ile olan ilişkilerimizi gözden geçirmek durumundayız. Suriye politikasında Putin’in Suriye’ye rağmen arabuluculuk rolü üstlenip Türkiye lehine karar vermesi beklenmemeli. Böyle bir durumda ABD, Fransa ve İngiltere’yi Rusya’ya karşı askeri bir adıma zorlayabilir. Şimdi Suriye politikası öyle bir evreye savruldu ki hiçbir devletin sadece kendi kararıyla meseleye yaklaşması ve çözüm üretmesi mümkün gözükmüyor. Esad’ın bölgede gücü belli. Coğrafyada söz sahibi ülkeler belli. Rusya ile ABD karşı karşıya geldiğinde Türkiye’nin tavrı ne olur. Esad daha doğrusu Rusya İdlib’e saldırı kararına onay verirse Türkiye’nin tavrı ne olur? Bizim için nerden bakarsak bakalım sancılı bir süreç söz konusu. Bakalım önümüzdeki günlerde İstanbul’da İran’sız bir Suriye konusunun görüşüleceği bir toplantı gerçekleşirse İran’ın tavrı ne olur?

İdlib’in her an bombardımana tabi tutulacagının konuşulduğu bir zaman diliminde, Rusya’nın bölgede binlerce teröristin bulunduğunu iddia ederek kuşatmaya yeşil ışık yakması tuhaf. İdlib’de şimdi ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanan 4 milyona yakın insan var. Ve bu insanlar çadırlarda yaşıyor. Bunlar da mı terörist? Velhasıl Suriye’den İdlib’e bir saldırı gerçekleşirse, Rusya’nın onayı olmadan böyle bir çılgınlığın söz konusu olamayacağına göre İdlib’in faturası Rusya’ya kesilir. Geçen hafta, Savunma Bakanı Hulûsî Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Moskova’da bu konuyu masaya yatırarak Putin’le görüştüler.

Fırat’ın batısındaki Cerablus-Azez hattı ve Afrin’i kontrol altına aldığımız bu demde Münbiç için en başından beri ABD ile mücadele ediyoruz. Fırat’ın doğusunda PKK’ya tahammül etmeyeceğimizi her fırsatta söylerken, İdlib meselesinde de dik duruşumuzu bozmadan yeni müttefikler arama ve strateji geliştirme cihetine gidebiliriz. Muhtemel yeni bir göç dalgasına Türkiye de müsaade etmemeli. 

Akar, Fidan ve Çavuşoğlu’nun Moskova görüşmesi umarız bir fayda sağlar. Türkiye’ye doğru yoğun bir göç akımına yol açmayacak şekilde, İdlib’in bir bölümünde sınırlı bir operasyon yapılması dahi felakettir. Putin’in “Türkiye ile ilişkileri derinleştiriyoruz” söyleminde samimi olup, Türkiye’nin İdlib endişesine kıymet verdiğini göstermelidir. 7 Eylülde umarız Tahran’daki üçlü zirveden İdlib lehine bir karar çıkar. 

Çok zor bir coğrafya şu Suriye...