İçler-dışlar çarpımı: Asansör, son raund, Trump’ın seçimi...

NedretErsanel

VAN 9.05.2018 09:14:27 0
 İçler-dışlar çarpımı: Asansör, son raund, Trump’ın seçimi...
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İçler-dışlar çarpımı: Asansör, son raund, Trump’ın seçimi...
Sizlerle içeriden ve dışarıdan notlar paylaşayım, çarpımını siz yapın... Malum, ‘içler-dışlar çarpımı’ hem doğru hem ters orantılı ‘hesaplamalar’ için kullanılır...

Mesela...

Ak Parti’nin kuruluşundan günümüze koalisyonlara yönelik alerjisinin şimdi ‘siyasi çıkar için’ görmezden gelindiğine yönelik muhalefet eleştirisi ile Muharrem İnce’nin asansör vakasında gördüğü ‘CHP’nin iktidar olamayış nedeni arasında’ güçlü rabıta var...

 
Hakim seçmen kitlesi, Ak Parti kadar-muhtemelen ondan da çok-’güçlü iktidar/güçlü lider’ konusunda hâlâ baskın eğilim taşıyor...

Esasen Batı’nın Ankara hükümeti konusundaki tükenmeyen rahatsızlığı da biraz buradan kaynaklanıyor. Çünkü güçlü hükümet/lider kompozisyonu, Batı ile ilişkilerdeki ‘yerleşik düzeni’ bozuyor.

Demokrasi, insan hakları, OHAL, tutuklu gazeteciler, vb., üzerine inşa edilmiş atakların biteviye devam ettirilmesinin sebebi de bu. Putin, Erdoğan, Duterte, Orban’ı ‘düşmanlaştıran’ TIME dergisinin son kapağı, “Rise of the Strongman/Diktatörlerin Yükselişi” (‘Güçlü adamların’ değil!) yine aynı aklın işleridir.

Koalisyon/ittifak ile ‘asansör/iktidar’ arasındaki ilinti şu...

ASANSÖR VE SAFRALAR...

Bu cumhur koalisyonu/ittifakı (yerli ve milli) ile 4+1 olarak tarif edebileceğimiz (beş benzemez/uzlaşamaz) ittifakı arasındaki fark, ilkinin kısa vadeli gelecekte güçlü ve tek vücut bir iktidara evrilme nüvesi barındırmasıdır!..

Tasarlanmış beklentiye, “ama siz zamanında böyle demiştiniz” eleştirisi getirilir mi?! Gülerler adama. Daha da kapsayıcı hale gelecek ‘güçlü iktidar’ın ilk formuna böyle dediğinizde körlüğünüz ortaya çıkar ki, işte oradan asansöre geliyoruz...

Muharrem İnce’nin CHP’nin iktidarsızlık nedenine ilişkin, “bunun için iktidar olamıyoruz” tarifi, yükselmek için birilerinin asansörden inerek fedakarlık yapmamasından şekilleniyor. Oysa o kadar değil. Sorun, inmedikleri sürece asansörün kımıldamayacak, kımıldasa daha büyük felaketlere yol açabileceğini göremiyor oluşları...

O andan itibaren de asansör bir balona dönüşüyor ve fedakarlık beklentisi sona erip, ‘safraların atılması’ gereğine iş geliyor. Anlaşılamayacak bir şey yok: yükselmek için bu gerekiyor. 24 Haziran’ı CHP’nin beka sorunu olarak görmemizin sebebi bu. Ya safraları atacaklar ya da istiap haddini çoktan aşmış asansörle birlikte düşecekler...

DIŞARISI TEHLİKELİ HALE GELİYOR...

Bir seri de ‘dış çarpan’ verelim...

I. Yedi yıl önce Amerikan donanması-bütçe kısıtlamaları-nedeniyle 2’inci filosunu lağvetmişti. Baştan kuruyor. Sebep, Kuzey Atlantik ve Kutup bölgelerinde Rus donanma faaliyetlerinde görülen artış...

II. ABD’nin İdeho Üniversitesi’nde silah yapımında kullanılan Plütonyum kayıp!..

III. Yılan hikayesine dönen S-400 meselesinde o kelime de nihayet zikredildi; ABD’de Türkiye’ye ambargo uygulanması istendi. Tabii ki 24 Haziran da hedeflenerek. Türkiye ile Rusya arasında “vizesiz ve pasaportsuz” seyahat cümlesi de bunun üzerine kuruldu! Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “karşılığını alırlar” dedi. Şüphe yok ama ambargonun “mütekabil” karşılığı bir tanedir!

IV. Washington’un İran’ı üzerine bu kadar gelmesinin amacının “rejim değişikliği” olduğu açıklandı. Bu şu an için mümkün gözükmüyor. Ne ABD’nin ne İsrail’in içeriyi yönetebilecek gücü yok. Açıklamayı yapan da Başkan Trump’ın yeni baş avukatı Rudy Giuliani? Yani açıklamayı aslı yapmış sayabiliriz ama belli ki iş, “içerideki pislikleri” örtmek. Trump’ın İran’la yapılan nükleer anlaşmayı gözden düşürmek için Obama yönetimindeki isimlere karşı İsrailli bir istihbarat firması kiraladığı haberlerinin şimdi çıkması da aynı. 11 Eylül için İran’a ABD mahkemelerinden ceza kesilmesi de aynı kalemdendir. Riyad’a gösterdikleri sopa Tahran’a indi.

V. Netanyahu: “İran’ın Suriye’de yerleşmesine izin vermeyeceğiz. Savaşa neden olsa bile Tahran’ın saldırganlığını durdurmaya kararlıyız. S-300 füzeleri Rusya tarafından Şam rejimine teslim edilirse, güvenliğimizi tehdit ettikleri an imha edilecekler”. İsrail Başbakanı bu tehditleri, bugünkü Putin randevusu öncesi zikretti. Ve Trump’ın İran kararı da dün bekleniyordu. 9 Mayıs önemli tarih! Bakalım tekerrür edecek mi?

VI. Pakistan İçişleri Bakanı’na suikast düzenlendi. İçişleri Bakanı vurulabiliyorsa Pakistan ve Afganistan konusundaki hassasiyeti demek daha çok vurgulamak gerekiyor. Bu ülkedeki iç dengelerin hangi dış tercihte cepheleşeceği yönündeki kırılmalardan oluyor. Hep dikkat; Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 3 Mayıs’ta İslamabad’da olduğunu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Savunma Bakanı ile buluştuğunu anımsatalım.

VII. Ve tabii ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti sayan kararı.. Millletler tarafından reddedilse bile dünyaya dayatılmaya devam ediliyor. 14 Mayıs’ta Amerikan elçiliğinin taşınacağı söyleniyor ve bu tarih elbette 12 Mayıs’la, Netanyahu-Putin görüşmesiyle bağlantılı. Bu yüzden elçiliğe giden yolu gösteren adres levhaları cadde ve sokaklara yerleştirilmeye başlandı.

VIII. Nihayet Kur’an-ı Kerim’den ayet çıkarılması yönündeki Batı terbiyesizliği.. Şu kadarı kafi: ‘Alaşağı’ etmeye devam...

Hasılı hepsi bir noktada bulaşacak. Buluştuğu zaman ve mekan, Türkiye’nin iç politik mimarisinin tazelenmesine denk gelecek...