Hurafe Nedir? (2)

Bekir Çöl

VAN 14.03.2018 09:01:32 0
Hurafe Nedir? (2)
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İslami konulara yeterince ilgi göstermeyen okumuş kesimle, dini bilgileri ve kültür seviyeleri düşük olan halk tabakasının dinin özünü tam olarak anlaması kolay olmaz. Hâlbuki hurafeleri bertaraf edebilmek için tatmin edici bir eğitim ve öğretime ihtiyaç vardır. Ayrıca Vaizlerin hurafelerden arınmış sağlam dini bilgilere sahip olmaları gerekmektedir. Nitekim Rasulüllah’ın ve ashabının Kuran çizgisinden gelen İslam anlayışına bağlı âlimler özellikle bazı vaizler, Tasavvuf ve Tarikat ehlinin yaydığı bidat ve hurafeler konusunda ciddi uyarılarda bulunmuşlardır. (İbnül Cevzi, s, 123)

3- Hurafelerin üçüncü kaynağını mevzu hadisler (Uydurma sözler) oluşturur. İslam’ın ikinci kaynağını oluşturan hadislerin Resulü Erkemin hayatında yazılı bir metin haline getirilmeyip bu işe ikinci yüz yıldan itibaren başlanması çeşitli konularda hadis uydurulmasına veya pek çok İsrailiyyatın İslami kaynaklara girmesine fırsat vermiş ve bu yolla birçok hurafenin İslam’a sokulmasına vesile olmuştur.

 Belli başlı hurafeleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

1- Ulûhiyete ilgili hurafeler: Allah’ın her hangi maddi varlık şekline bürünmesi, yaratıklardan birinin bedenine girmesi, (Hulul, tecessüd) yaratıklarla birleşmesi (Vahdeti Vücud) veya yaratıklara benzetilmesi (Teşbih) Ulûhiyetle ilgili batıl inançlardır. Allah’ın imamlara hulul ettiğini kabul eden aşırı Şia (Galiye), bazı müfrit sofilerin batıl inançları bu tür hurafelerin belli başlı örneklerini teşkil eder. Bazı tasavvuf mensuplarının veli nazarı ile baktıkları şeyhlerine dilediklerini öldürme veya diriltme gücünü nisbet etmeleri ve kâinatın yönetiminde tasarruf (Söz sahibi) sahibi olabileceklerini iddia etmeleri de bu hurafelerden kabul edilmiştir. (A. Suphi Mansur, s.198,199)

2- Gayp bilgisi ile ilgili hurafeler: Kuran’ı kerim’de duyu, haber ve akıl yoluyla bilinmeyip gayp âleminde kalan hususları Allah’tan başkasının bilemeyeceği açıkça belirtilir. (El Mucem gayp maddesi) Yinede birçok tasavvuf mensubu seçkin tasavvuf ehlinin keramet yoluyla gayb’a vakıf olduğuna inanır. Ayrıca yıldızlardan ahkâm çıkarma, kahve, ok, bakla, iskambil falı, suya bakmak, kitap açmak gibi yöntemlere başvurarak yapılan falcılık İslam öncesine ait batıl inançlar iken bazı İslamî zümreler tarafından benimsenmiştir. (M. Reşit Rıza, 5, 150)

3- Uğur veya uğursuzlukla ilgili hurafeler: Baz hayvanları görmek veya seslerini duymak, belirli günlerde ve zamanlarda iş yapmak, mavi boncuk ve başka şeyler takmak ve bazı rakamların uğurlu veya uğursuz saymak İslami temeli olmayan inançlardır. Yine evden çıkarken Kedi veya Köpek görmek, Baykuş sesi ve Köpek uluması duymak, elden ele sabun veya makas vermek, Salı günü iş yapmak veya yolculuğa çıkmak, Cuma günü çalışmak, iki Bayram arasında nikâh kıymak, Cumartesi günü yorgan kaplamak, insan üzerindeyken elbisenin söküğünü dikmek uğursuz sayılmıştır. Buna karşılık At nalı, Kurt dişi, Leylek kemiği, inek veya koçboynuzu taşımak yahut evin dış kapısına asmak uğurlu kabul edilmiştir. (M. Şemsettin, s, 296–297)

4- Ölülerden medet umma hurafeleri: Yaygın hurafelerden biri de ölülerin türbelerini ziyaret ederek onlardan yardım beklemektir. Dileklerin gerçekleşmesi için veya hastalıktan kurtulmak için din âlimlerine veya şeyhlere ait türbeleri ziyaret edip mum yakmak, bez bağlamak, taş yapıştırmak ve adak adamak suretiyle ölülerin ruhaniyetinden medet ummak bu konudaki belli başlı hurafeleri teşkil eder. Ağaçlara bez bağlamak ta bunlara benzer inançlardır.

5- Cinlerle ilgili hurafeler: Kuran’da cin’ler âleminin varlığından haber verilmekle birlikte onların mahiyeti, faaliyetleri ve insanlarla ilişkileri konusunda ayrıntılı bilgi verilmemiştir. Buna rağmen halk arasında cinlerin, özellikle kadınları etkilediği, insanları çarptığı, ruhi hastalıklara sebebiyet verdiği inancı yaygındır. Cinlerin tasallutundan korunmak için cincilere başvurup muska yaptırmanın ve bunu taşımanın gerektiğini kabul etmekte bu inancın bir devamıdır. Bu anlayışın eski Mısır ve Roma inançlarına dayandığı bilinmektedir. Cahiliye devri Arapları arasında da bu tür inançların görüldüğü ve insanların bedenlerine giren kötü ruhları kovmak için guruplar halinde dans ettikleri rivayet edilir. (Tefsir-ül Menar, 8, 369)

İşte yukarıda sayılan hurafelerin dinlere girmesi ve bazı kişiler tarafından kabul görmesi Materyalist ve Pozitivist bazı düşünürler tarafından “Din bilimsel verilere dayanmıyor” diye değerlendirme yapmalarına neden olmuştur. Hâlbuki İlahi dinlerin ve özellikle tevhid inancının en önemli ilkesi olarak kabul edilen İslamiyet’in hurafelere zemin hazırlamak değil, bilakis onlarla mücadele etmek için gönderildiği bilinen gerçektir. Bütün hurafe çeşitlerinde bazı varlıkların, nesnelerin veya olguların olağan üstü güçlere, etkilere sahip olduğu inancı bulunmaktadır. Buna karşılık Allah’ın hem zatı, hem de ilim, irade, kudret gibi sıfatları ve fiilleri bakımından bir ve benzersiz, ortaksız olduğu inancını, en kesin iman prensibi olarak ortaya koyan İslamiyet’in, açıkça şirk sayılan bu tür hurafeleri onaylaması veya zemin hazırlaması mümkün değildir.