'Paralel yapının İstanbul Adliyesi'nden sorumlu imamı' olduğu iddiasını tekzip ettirmek için mahkemeye giden Hakim Cemil Gedikli, hukuk fakültesi öğrencilerine ders niteliğinde bir skandalın fitilini ateşledi.
Cemil Gedikli... İstanbul 18. Sulh Ceza Hakimi iken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'basın yoluyla kendisine hakarette bulunduğu' iddiasıyla şikayetçi olduğu Levent Pişkin'i yargılarken, sanığı rahatlatmak için, 'Biz 17 Aralık soruşturmasına imza atan hakimleriz. Bize karşı bir önyargınız olmasın, konuşun, biz dinleriz' demişti. Hükümeti devirmeyi amaçlayan 17-25 Aralık yargı darbesi
İLK MAHKEME REDDETTİ
Hakim Cemil Gedikli, bu haberde kendisine hakarette bulunulduğu iddiasıyla Yeni Şafak'a noter kanalıyla ihtarname çekerek tekzip talebinde bulundu. Gazetenin tekzibi yayınlamaması üzerine Gedikli, 3 Mart 2014'te Bakırköy 11. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurarak, mahkemeden tekzip kararı çıkartmak istedi. Ancak 11. Sulh Ceza Hakimi Bülent Dalkıran, 'haberin değerine' vurgu yaptı ve 'Talepte bulunanın isminin açıkça zikredilmediği, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 14. Maddesinde sayılan şartların oluşmadığı anlaşıldığından' diyerek talebin reddine karar verdi.
İTİRAZI DA KABUL GÖRMEDİ
Sulh Ceza'dan karar çıkartamayan Hakim Cemil Gedikli, bu karara, bir üst mahkeme olan Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde itirazda bulundu. 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hasan Gülver, tekzip metninin, yasanın açık hükmü gereği sorumlu müdüre gönderilmesi gerekirken, Yeni Şafak Gazetecilik A.Ş.'ye gönderildiğinin tespit edildiğini belirterek itirazı reddetti. Buraya kadar her şey normal. Bundan sonra Gedikli'den beklenen, meslektaşlarının kararına saygı duyarak süreci bitirmekti. Çünkü 2. Asliye Ceza'nın kararı kesin olduğundan, yasal yollar da bitmişti. Ancak 'hakim' olan Cemil Gedikli, hukukun labirentlerinde dolaşmaya devam etti. Neler mi yaptı? Buyurun...
USTA İŞİ BY-PASS
11. Sulh Ceza ve 2. Asliye Ceza'dan karar çıkartamayan Cemil Gedikli, istediği kararı vermeyen mahkemeleri by-pas ederek yeni mahkemeler aradı. Buldu da. Bu kez, sanki daha önce bir dava süreci hiç yaşanmamış gibi 17 Mart 2014 tarihinde Bakırköy 21. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurarak yeniden tekzip talebinde bulundu. Talebi kabul eden 21. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Adnan Budak, 18 Mart 2014 tarihli kararında, 'Talepte bulunanın kişilik hakları ihlal edildiğinden' diyerek, tekzibin yayınlanmasına hükmetti.
HAKİM VERDİĞİ KARARI OKUDU MU?
Bu kez itiraz sırası Yeni Şafak'a geldi ve gazetenin avukatları 21. Sulh Ceza'nın kararına itiraz etti. 5187 sayılı Basın Kanunu'nun kesin hükmüne göre, itiraza 2 Numaralı Asliye Ceza Mahkemesi'nin bakması gerekirken, Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi itirazı görüşüp karara bağladı. Mahkeme, gazetemizin itirazını reddetti ve tekzibin yayınlanmasına hükmetti. Üstelik Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Talip Ergül, kendi verdiği 'itirazı red' kararının metninin içinde, 'tekzibi kabul' kararını 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nin verdiğini iki kez zikretti. Oysa ki dosya hiçbir zaman 7. Sulh Ceza'ya gelmemişti. Aynı metnin sonunda ise Hakim Ergül'ün, dosyanın 21. Sulh Ceza Mahkemesi'ne iadesine karar vermesi anlaşılamadı. Aynı karar içinde iki farklı mahkemeye yer veren Bakırköy 3. Asliye Ceza Hakimi, hem yetkisiz olduğu bir işlemi gerçekleştirdi hem de olayla hiç ilgisi bulunmayan 7. Sulh Ceza'nın olmayan kararına göndermede bulunarak bir skandala imza attı.
Vukuat ilk değil
Son günlerde yaşanan tekzip skandalları ve asliye ceza mahkemelerinin imza attığı usûlsüzlükler dikkat