Hikmet Arayışları – I

Muhittin Kandırmaz

VAN 18.01.2018 10:27:16 0
Hikmet Arayışları – I
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Neden böyle bir başlık attık? Çoktandır üzerinde derin derin düşünüp edindiğim intibaları sizlerle paylaşmak istedim. Hayat Kitabı Kuran’ı incelediğimizde birçok Resul'e ve Nebi'ye Rabbimizin hikmet verdiğini anlıyoruz. Peki, Hikmet nedir, kimler Hikmet'e ram olur? Hikmet'e ram olmak için neler yapılabilir? Bu konu üzerinde biraz yoğunlaşalım. Öncelikle Hz. Resûl’ün bir duasıyla başlayalım. Diyor ki: “Rabbim beni cennet nimetleriyle rızıklandır, Rabbim derinliğimi artır, Rabbim anlayışımı artır, Rabbim kavrayışımı artır, Rabbim bana Hikmetini bahşet.” Hikmetin kimlere verileceği ile ilgili olarak; “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.” (Bakara 2:269). Ayetini okumak/anlamak gerekir. Bu ayetten anladığımıza göre hikmet, sadece Resûl ve Nebi’ye değil Allah’ın dilediğine verilir. Elbette ki Allah’ın bir sünneti vardır: kim neyi hak ederse ona ram olur. Peki hikmete ram olmak için ne yapmak gerekir? Bu sorunun cevabını Rabbimiz yine Yüce Kitabımızda bize bildirmiş: “(Ey insan!) Allah'la birlikte başka bir ilah edinme! Sonra kınanmış olarak bir köşeye atılıp orada bir başına kalakalırsın.” (İsrâ 17:22). İşte birinci kural, kesinlikle şirk koşmayacaksın. Sahi son zamanlarda tevhid ve şirkten bahseden duydunuz mu? Oysa ‘Allah dilerse bütün günahları bağışlar, şirk hariç.’ Ama ne hikmetse kimse şirk ve tevhitten bahsetmiyor. Acizane tavsiyem, tevhidi ve şirki iyi anlamalıyız.

 

“Zira senin Rabbin, başkasına değil yalnızca kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de ana babaya iyilik etmeyi... Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın onlara üf! bile deme ve onları azarlama! Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!” (İsrâ 17:23)

 

Ey insan Allah sana şah damarından yakınken neden birilerini aracı koyarsın? “Dahası, o ikisine alçak gönüllü davranarak merhametle kol kanat ger ve de ki: Rabbim, o ikisi beni küçüklüğümde sevgiyle görüp gözettikleri gibi, sen de onları merhametinle kolla!” (İsrâ 17:24). Hani sevgili Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ya: “Kimin anne ya da babası yanında ihtiyarlamış da o cenneti kazanamamışsa yazıklar olsun ona.” Hatırlayın salih amel neydi? İkinci üçüncü kişilerin faydalanacağı işler yapmak. Anne ve babasına bakanlar, ne olur onlara bakmayı külfet değil de nimet olarak görün. O zaman yükünüz biraz daha hafifleyecek, zorlandığınız şey karşılığı cennet olan ibadete dönüşecek.

 

“(Ey insanlar!) Rabbiniz, içinizde olan biteni çok daha iyi bilir; yeter ki siz iyiliği özümseyenlerden olun: hiç aklınızdan çıkarmayın ki O, (hatada ısrar etmeyip) kendisine yönelenler için tarifsiz bir bağışlayıcıdır.” (İsrâ 17:25). Her zaman her yerde iyilik, ama karşılığı Allah’tan beklenen iyilik. Ne diyordu Resûller buna; “Sizden bir ücret talep etmiyorum benim ücretim alemlerin rabbi olan Allah'a aittir.”

 

“(Ey insan!) Yakınlık sahiplerine hakkını ver; düşküne ve yolda kalmışa da... Fakat sakın ola ki (elinde avucunda olanı) amaçsız bir biçimde saçıp savurma!” (İsrâ 17:26). Yoruma gerek var mı bilmem ama bir şey var ki bu gün her yer yakın. Bu gün bağış yapıyorsunuz yarın dünyanın dört bir yanında dağıtımı yapılıyor. Ölçülü olmak lazım, öyle diyor rabbimiz. “Çünkü amaçsızca saçıp savuranlar, (çok geçmeden) Şeytanın kardeşleri olup çıkarlar: Zira Şeytan Rabbine karşı pek nankör idi.” (İsrâ 17:27). Kibirlenmek, gururlanmak yok. Unutmayalım ki şeytan Allah’ın sadece bir emrine karşı geldi! “Eğer (elin dar olduğu için) Rabbinden umduğun bir rahmeti bekleyerek onlardan yüz çevirecek, (onlara birşey vermeyecek) olursan, bari onlara yumuşak söz söyle.”(İsrâ 17:28). İncitme ki incitilmeyesin isteyene verecek bir şeyin yoksa en azından tebessüm et, güzel söz söyle.

 

Bir sonraki yazımızda da bu konuya (hikmet arayışlarına) devam ederiz inşallah. Selam, dua ve dua talebiyle.