Hayatın yükünü taşıyan çocuklar

Türkiye’de TÜİK verilerine göre 6-17 yaş arasında yaklaşık 900 bin çocuk işçi var. Kimi okulu tamamen bırakıp çalışma hayatına atılıyor, kimi ise hem çalışıp hem okuyor.

VAN 23.04.2014 10:48:04 0
Hayatın yükünü taşıyan çocuklar
Tarih: 01.01.0001 00:00

Hayatın yükünü taşıyan çocuklar

Türkiye’de TÜİK verilerine göre 6-17 yaş arasında yaklaşık 900 bin çocuk işçi var. Kimi okulu tamamen bırakıp çalışma hayatına atılıyor, kimi ise hem çalışıp hem okuyor.
Okuldan sonra hamallık yapıyor

Rojhat Kılıç… Diyarbakır’da bir semt pazarında hamallık yaparak harçlığını kazanıyor. Yaşı daha 12. Şehitlik İlköğretim okulu 6’ncı sınıf öğrencisi. Arkadaşları ile misket ya da futbol oynayacak çağda. Ancak okuldan sonraki vakitlerinde pazarda hamallık yapıyor. Rojhat, pazardan alışveriş yapanların eşyalarını taşıyor. Evdeki el arabası onun da yol arkadaşı. Yükü birlikte paylaşıyorlar. Günlük 10 ile 15 lira arasında kazanıyor. Kazancının yarısını annesine veriyor. Kalanını da kendisi için harcıyor. Gündüz arkadaşları ile oyun oynaması gereken vakitte o dışarıda çalışıyor, akşam ise yorgun argın geldiği evinde dersinin başında… Bütün bu zor yaşam koşullarına inat ideali büyük… Okuyup doktor olmak istiyor. Ailesinin maddi durumu kötü olduğu için çalıştığını söylüyor, ‘İnsanları kurtarmak için doktor olmak istiyorum. Doktor olursam, benim gibi sokakta çalışanların sağlığıyla ilgileneceğim” diyor. Rojhat’ın bir hayali daha var; Ankara’ya gitmek. Başkenti çok merak ettiğini söylüyor. Tatillerde de sadece birkaç günlüğüne köye gidebiliyor.

23 Nisan Çocuk Bayramı’nda çalışmayı düşünmüyor. Kendine tatil vermiş o günü. ‘Çocuk Bayramı, ben de bayram yapacağım” diyor.

Ekmek satarak eve ekmek götürüyor

13 yaşındaki Esra Sevilgen de harçlığını Diyarbakır sokaklarında bölgeye has Tandır ekmeği satarak kazanıyor. Dokuz kardeşler. Kaçıncı çocuk olduğunu kendisi de bilmiyor. Babası işsiz. Ağabeyiyle çalışıp evi geçindirmeye çalışıyor. Havalar iyi olduğu zamanlarda, Diyarbakır’ın Gazi Caddesinde, el arabasıyla ekmek satıyor, tek derdi evine ekmek götürebilmek. Esra İlköğretim 7’nci sınıfta okuyor. Kazandığı bütün parasını annesine veriyor. Oyun oynamaya zamanı yok, ama onun da hayalleri var. En büyük hayali okulunu bitirip hemşire olmak. Çünkü hemşire olursa ailesine daha iyi bakabileceğini düşünüyor. Tatilde İstanbul’a gitme hayali kuruyor ama tatil için değil, çalışmak için.

8 yaşında, mesleği insanları eğlendirmek

Kerim Bakır, Mardin’in Nusaybin İlçesi’nden. İlkokul 2'inci sınıfa gidiyor. Henüz 8 yaşında. Yedi kardeşler. Kerim, kemençe çalarak ev ekonomisine katkıda bulunuyor. İlçenin turistik yerlerinden Kürtçe Ava Spî olarak bilinen Beyaz Su’da konukları kemençesiyle eğlendiriyor. Konukların yüzünden eğlendikleri belli oluyor. Ancak Kerim bu ‘eğlenceli’ işine rağmen küçük yaşında ‘eğlenen değil’ eğlendiren olmanın ağırlığı ile kemençesinin yayını ileri geri sürerek ritim tutturuyor.

Kemençe çalmayı babasından öğrenmiş Kerim. Günde 10 TL kazanıyor. Onu da babasına veriyor. Hayali İstanbul’da üniversite okumak ve günün birinde müzik öğretmeni olmak.

"Keşke okusaydım!"

İstanbul’da ise durum biraz farklı. Okulu kendi isteğiyle bırakıp iş hayatına atılan çocuklar var. Okumadıkları için pişmanlar. Bu yüzden açık lise bitirip diploma almayı istiyorlar.

Tıpkı 17 yaşındaki Halit gibi. İstanbul’da bir oto sanayi sitesinde çıraklık yapıyor. İki kardeşler. Lise birinci sınıftayken okulu bırakmış. Anne babasının durumu iyi olduğu halde derslerde zorlanınca kendi isteğiyle okulu bıraktığını söylüyor. Şimdi pişman. İki senedir iş hayatında olan Halit, “Şimdi olsa hayatta bırakmam, keşke okusaydım” diyor. Sabah 8’den akşam 9’a kadar çalışıyor. Her gün onlarca aracı tamir ediyor, kararan elleri mesleğinin yıpratıcılığıyla ilgili ipucu veriyor. Yaşıtları üniversite sınavına hazırlanırken yarım bıraktığı liseyi tamamlamak için açık lise okuyor. Halit, “İleride yine bu işi yaparım ama en azından okumuş, okulumu bitirmiş olurum” diyor.

Bilal Buyun da 17 yaşında. Bir senedir çalışıyor. Lise birinci sınıftan terk. Dört kardeşler. Bir alışveriş merkezinde kumpircide çalışıyor. Yaşıtları alışveriş merkezine arkadaşları ile gezip eğlenmeye gelirken, o çalışarak hayatını kazanıyor. Günde dokuz saat çalışıyor. Arkadaş ortamının kötü olduğu gerekçesiyle bırakmış okulunu. “Okusaydım iyi olurdu” demekten de kendini alamıyor. Şimdi açık öğretim okuyup okulunu bitirmek istiyor. Çalışmak zor olsa da hayatını kazanmak zorunda.

Al-Jazeera