Hayatın Hızı ve Bilginin Sefaleti

'Birçok kişinin sosyal medya üzerinden ortaya saçtığı fikirler akla zarar veren bir noktaya geldi. Belki de bunlara fikir dememek lazım. Çünkü bizim fikir diye bildiğimiz şeyler belli bir birikimin ürünü olan ve ciddi bir okuma ameliyesini

VAN 1.10.2016 10:43:43 0
Hayatın Hızı ve Bilginin Sefaleti
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Öyle bir ülke de yaşıyoruz ki her alanda aksiyon en üst düzeyde yaşanıyor. Özellikle son zamanlarda yaşananları değerlendirmek ve değişen gündeme yetişmek neredeyse imkânsız hale geldi. Bir konu hakkında yapacağımız değerlendirmeler daha yerli yerine oturmamışken o konu hakkında yeni detayların ortaya çıkmasıyla bambaşka analizler yapmak zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Dolayısıyla gündeme ilişkin fikri takibimiz anlık ve yüzeysel kalabilmekte. Bu esasında asrın önümüze koyduğu iletişim biçiminden, hayatın hızından ve acelecilikten kaynaklanan bir durum. Özellikle sosyal medya denilen mefhumun hayatımıza girmesiyle beraber artık spot cümlelerin, yarım yamalak tepkilerin taarruzuyla fikir edinmeye başladık.

 Bu davranış kalıbına tabi olan birçok kişinin sosyal medya üzerinden ortaya saçtığı fikirler akla zarar veren bir noktaya geldi. Belki de bunlara fikir dememek lazım. Çünkü bizim fikir diye bildiğimiz şeyler belli bir birikimin ürünü olan ve ciddi bir okuma ameliyesinin sonucunda ortaya çıkan düşüncelerdir. Aynı zamanda dayanakları sağlam olan kavramlar üzerine inşa edilirler. Oysa şimdi ortalıkta arzı endam eden düşünceler sığlığın en dip noktasından kendini var etmekte ve ilmin haysiyetini ayaklar altına almaktadır.

Bu sorun sadece sosyal medya için söz konusu değil elbette; birçok alanda yapılan sosyal, siyasal ve ilmi tartışmaların da kaderi olmaya doğru gitmektedir. Güncelin (burada güncelden kastımız; ilmi kıstasların eleğinden geçmeyen ve sınanmayan günübirlik fikirler) ve popüler kültürün ayartısı ile ortaya çıkan bu tablo neredeyse hayatın bütün alanlarına nüfuz etmeye başlamıştır. İlim ehli olmanın ağırlığını artık kimse taşımak istememekte. Fikirler sorumluluk ve amel gerektirmeyen demagojik bir malzemeye dönüşmektedir. Teori artık sınanmak zorunda değildir. Onu ortaya atan kişi için de bağlayıcılığını kaybetmiştir. Her şey popüler kültürün fragmanları arasında kendine anlam bulmaya çalışmakta ve kendini piyasaya sürmektedir.

Metalaşan fikirler kaygı âleminden, sorumluluk bilincinden uzaklaşarak soğuk bir mekaniğin prospektüsü haline gelmiştir. Bilmenin hazzını hissetmek artık mümkün değildir. Sohbetlerde lezzet aramak da çok uzak bir ihtimal haline gelmiştir. Zihin teri dökmeden, olgunlaşmadan ortaya çıkan, sadece anlık enerji veren fastfood fikirlerin dünyasında lezzet aramak da lüks bir istek olmuştur. Çünkü organik olmayan ve işin mutfak kısmında harmanlanmamış, kıvamına gelmeyen bu fikirler zihnin damağına yabancıdır.

Peki, kaliteli ve organik fikirler edinmek bu kadar zor hale mi geldi?

Maalesef Kur’an’ın bilgi tarifinden gittikçe uzaklaştığımız için epistemolojimizin sınırlarını hangi kıstaslar üzerinden çizeceğimizi bilemez hale geldik. Bilginin genetiğini (bilginin genetiği burada; öze yani fıtrat kanunlarına uyarlanmış bilgi biçimine denk gelir)  değiştirdiğimiz için de sosyal ve siyasal hastalıklar baş gösterdi. Bunun için Kur’an reçetesinden Rabbimizin yazdığı ve uygulamamızı istediği şekliyle edineceğimiz bilginin şifasına her zamandan daha çok muhtacız. Rabbim gerçek ve fayda veren bilgiyi bizlere nasip etsin!