GÜNÜMÜZ ÂLİMLERİNİN GÖREVİ

Bekir Çöl

VAN 17.10.2018 10:07:13 0
GÜNÜMÜZ ÂLİMLERİNİN GÖREVİ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 GÜNÜMÜZ ÂLİMLERİNİN GÖREVİ
Resulüllah’ın getirdiği dini ve batıllardan, hurafe ve bidatlerden arındırma görevi, Allah’ın kendilerine ilim verdiği insanlara düşmektedir. Zira Yüce Allah Kur’anı keriminde şöyle emretmektedir: “İçinizden (Herkesi) iyi ve yararlı olana davet eden, eğri ve yanlıştan alıkoyan bir topluluk bulunsun. 

Nihai kurtuluşa erişecek olanlar, işte bunlardır. (Al-i İmran, 104) O âlimler Allah’ın vahyinin şahitleri ve Resulüllah’ın ilminin varisleridir. Bu vesileyle adil olan âlimlerin; cahillerin zındıkların ve hevalarına uyan âlim ve zahitlerin uydurdukları hadislerin, Müslümanların akide ve amelleri üzerinde yaptığı olumsuz etki ve tahribatı düzeltmek için büyük gayret göstermeleri gerekiyor. Zira Müslümanların ilim, sağlık, eğitim, cihat, ticaret ve çeşitli sanat dallarında geri kalmalarında, uydurma hadislerin olumsuz etkisi inkâr edilemez. Allah’ın Resulüne iftira ederek yalan hadis uyduranlar, Hakk ile batılı birbirine karıştırmışlardır. 

Bu gün İslam dininin getirdiği şeriat ve ahlaka karşı şiddetli bir düşman cephe bulunmaktadır. Bu cephe, bütün dünyayı bir sömürge köyüne dönüştüren kapitalizm ve onun işbirlikçisi Yahudi Siyonizm’i ve Vatikan’ın siyasi, dini yayılmacı projeleri ve ekonomik gücüdür. Avrupa, batı Roma imparatorluğunu Amerika’nın ve Vatikan’ın desteğinde yeniden kurmaya çalışırken ve yakın bir gelecekte İslam’ın bu coğrafyada tamamen yok edilmesinin planlarını yaparken, bizler hala Allah’a giden doğru yolu bulamıyoruz. Âlimlerimizin, Sofilerimizin önemli bir kesimi siyasiler tarafından din adına sergiledikleri tavırlarla ve sözlerle inandırılarak aldatılıyor. İlim sahibi insanların bazılarının bu aldanışını görmek ne kadar acıdır. Yıllarca bilgi seviyeleri düşük kimselerin köy odalarında, cami kürsülerinde ve tarikat dergâhlarında Allah’ın Resulü adına anlatıp naklettikleri birçok uydurma hadis ve haberler, İslam düşmanlarının dinimizle alay etmeleri için bulunmaz bir malzeme oldu. Gerçek âlimlere de onların kirlettikleri kalpleri temizlemek ve bozulan itikatları da düzeltmek düşüyor. 

Uydurma hadislerin İslam düşmanlarının elinde silaha dönüşmesi bir yana, bunları dinleyen insanların zihninde bu rivayetler garip bir inanç ve düşünce tarzının oluşmasına yol açmıştır. Hakkı Tavsiye eden ve halk arasında ki bu yanlış inanışları düzeltmeye kalkışan samimi ve halis niyetli insanlar; ya evliya düşmanı, ya da mezhepsiz ilan edildiler. Kur’an ve sünnetin ilminden haberdar olmayan halkın üzerinde manevi baskı oluşturan tarihsel birçok kurum ne yazık ki, bilgisizce uydurma hadislerin ve bidatların yaşayıp yaygınlık kazanmasında inkâr edilmeyecek derecede olumsuz bir rol oynamışlardır. Şöhreti ülke sınırlarını aşmış çağdaş davetçilerin bazılarının kitaplarında zikrettikleri “uydurma hadislerin belirlenip ayıklanması gerektiğini söylediğimizde, birçok Müslümandan aldığımız tepki şudur: “Siz o âlimleri küçümsüyorsunuz veya onların yetiştirdiği talebeleri ve eserlerini yok sayıyorsunuz” diyorlar. 

Bunlar şöyle itiraz ediyorlar: “Bu kadar ilmi eser ve şöhrete sahip olan bir yüce üstad, nasıl olurda eserlerinde “Mevzu hadislere yer verebilir? O, asrımızın müceddidi ve en büyük Kur’an müfessiridir. Eğer o bir söze hadis demişse, onun mutlaka bir dayanağı vardır. En azından keşif yoluyla Allah’ın Resulünden o hadisi öğrenip almıştır.” Ne yazık ki böyle Müslümanlar yüzümüze ilmin ve nasihatin kapılarını kapatıyorlar. Meşhur bazı fıkıh kitaplarımızda Ebu Hanife lehinde hadisler rivayet edilirken, İmamı Şafii’nin İblisten daha zararlı olduğu uydurma hadislerine acaba niçin hala yer verilmektedir? Bu kitaplardan bazıları cilt-cilt hala kitaplığımızı süslemekte değil mi? İşte örnekler: Dürrül Muhtar, Tenvirül Ebsar şerhinde, Peygamberimiz buyurmuş ki: “Âdem benimle iftihar etti. Bende ümmetimden adı Numan, künyesi Ebu Hanife olan bir âdemle iftihar ederim. 

O ümmetimin kandilidir.” “Diğer Nebiler benimle iftihar eder, bende Ebe Hanife ile iftihar edeceğim. Kim onu severse beni sevmiştir, kimde ona buğz ederse bana buğz etmiştir.” Bir defasında fazıl bir insan olan memleketlimi ziyarete gittiğim bir kadiri şeyhi, müritlerine bir Bayram sohbeti yapıyordu. “Allah’ın öyle bir meleği vardır ki bir kanadı ateşten ve bir kanadı da kardan yaratılmıştır” diyordu. Yukarıda ki yazıları yine Mehmet Emin Akın Hocanın tercüme ettiği Mevzu Hadisler kitabının takdim bölümünde istifade ederek yazdım. Bu anlatılanlardan anlaşılan şu ki, Dini bozanlar, Cahiller, Tarikatçılar ve ilmini menfaatine satmış din bezirgânlarıdır. Dine sokulan yanlışları, bidatları, hurafeleri temizleyecek olanlar da gerçek İslam ilim adamları olacaklardır.

HİLAL HABER
foça escort