Gül-Erdoğan-Davutoğlu Denklemi

Hamit Yaz

VAN 23.08.2014 11:03:37 0
 Gül-Erdoğan-Davutoğlu Denklemi
Tarih: 01.01.0001 00:00

Gül…

Cumhurbaşkanı Gül’ün geçtiğimiz günlerde Çankaya’da verdiği veda resepsiyonunda söylediği “Doğrusu ben de Çankaya’nın kapılarını herkese açtım” cümlesindeki “ben de” ifadesi, Erdoğan’a bir göndermeydi. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında “Çankaya’yı halka açacağız”a denk gelen ifadeler kullanması sanırım Gül’ün bu söylemine sebep oldu.

Cumhurbaşkanı Gül’ün, Erdoğan’dan önce davranarak tabir caizse “rol çalarak” yeni Genel Başkan ve Başbakan’ın adını açıklaması, doğrusu pek şık olmadı. Ak Parti’nin parti disiplinine aykırı bir davranış oldu. Gül, parti kurucusu ve bu disiplini gayet iyi bilen bir aktör. Bu söylemiyle Erdoğan’ı siyaseten zor durumda bıraktı.

Davutoğlu…

Sıkça dillendirilen “Ak Parti’de Başbakanlık yapabilecek çok kişi var” söylemi teknik olarak doğru. Ama Erdoğan, bu koltuğun %47’lik anlamlı desteğine en layık isim olması konusunda hassas davranacaktı ve öyle de yaptı.

Erdoğan’ın Davutoğlu seçiminin birçok anlamı var;

Herkes akademisyen, teknokrat, iyi bir politikacı vb. gibi birçok özellik sayabilir. Ancak asıl etken, Erdoğan’ın konuşmasında ifade ettiği “Davutoğlu’nun aday olmasında Paralel Yapı ile mücadele azmi ve kararlığı etkili olmuştur.” sözlerinde gizli.

Erdoğan bu söylemiyle “Davutoğlu Paralel Yapı’nın, hakkında bir kaset oluşturmadığı, şaibenin olmadığı ve bu yapıya karşı ‘benim yanımda’ dik duran biri olduğu için seçtik…” demek istemiştir. Çünkü 17 Ağustos’tan sonra Paralel Yapı’ya karşı dik durabilen, konuşan ve tavır gösteren Vekil ve Bakan sayısı çok az olmuştur. Bu durum, Paralel Yapı’nın, Vekil ve Bakanların kahir ekseriyeti hakkında şantaj gereçlerine sahip olduğu ve onları bu sebeple susturduğu anlamına geliyor. Davutoğlu hakkında böyle bir şaibenin olmaması ve kendisinin bu yapıya karşı cesurca ve kararlılıkla gitmesi, samimiyetini göstermektedir.

Erdoğan’ın bir tv. programındaki “Vekillerim, hatta bakanlarım nerede? Neden konuşmuyorlar?” söylemi, parti ve kabinede ne denli bir tehlike ve tehdidin olduğunu ortaya koyuyor. Davutoğlu, bu isimlerin ve tehditlerin dışında kalan ve güven veren bir isim…

İkinci bir husus da şu; hatırlanırsa Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda, Başbakan adayı olarak daha yetenekli kişiler olmasına rağmen Yıldırım Akbulut gibi pasif bir ismi seçti. Neden? Çünkü Akbulut, Özal’a “yamuk yapmayan” bir isim idi. Bu özellik, yönetişim açısından çok önemli. Sanırım Davutoğlu da Erdoğan açısından böyle bir konuma sahip.

Davutoğlu’nun toplumu sürükleyen ve etkileyen bir liderlik karizması yok ama Erdoğan’ı taşıyabilecek, şaibesiz, samimi ve parti içinde de saygın bir konuma sahip oluşu, Davutoğlu’nun seçilmesindeki en önemli etkenler… Kanımca da Erdoğan’dan sonra o koltuğu doldurabilecek iki üç isimden biri de Davutoğlu’dur. Bana göre doğru bir tercih yapılmıştır.

Davutoğlu’nun seçilmesinden sonra, 2007’deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da partiden ayrılan ve “dava”dan dökülen isimler olmuştu.

Aynı tavrı bugün birçok kişiden de bekliyorum doğrusu. Başbakanlık konusunda beklenti içinde olan birçok isim, Davutoğlu isminden sonra kusacaklar gibi geliyor. Bu hemen olmayabilir. Kabine ve MKYK’daki değişikliklerden sonra bu durum hızlanabilir. Çünkü Paralel Yapı’nın şu anki stratejisi kanımca Davutoğlu’nun elini güçsüzleştirecek müdahalelerle pasif bir Ak Parti oluşturma yönünde olabilir. 2015 seçimleri de düşünüldüğünde bu koltuğu devralan Davutoğlu’nu zor günlerin beklediğini söylemek mümkün.

Şunu da unutmamamız gerekiyor ki siyasi paradigmalarımız önemli ölçüde değişiyor artık. Erdoğan’ın liderliği olduğu müddetçe herkes onun gölgesindedir. Türkiye artık bir Başbakan aramıyor. %52, Erdoğan’ın olduğu makama odaklanıp işaret ettiği kadrolara destek veriyor sadece.

Olay bu.