Gaziantep Katliamı ve Görünmez El

Ömer ALTAŞ

VAN 24.08.2016 12:09:38 0
Gaziantep Katliamı ve Görünmez El
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Devleti İzleyin – III

Gaziantep katliamında; 4 çocuğunun ölüm acısıyla donup kalarak ne ağlayan ne de başını yerden kaldıran annenin hali, göz önündeyken yazı yazmanın canı cehenneme!

Ümran bebek misali, devletin ve milletin savunmasız halini dünyaya servis ediyorlar!

“Türkiye devleti bu” diyorlar!

Peki, bu fotoğraf gerçek mi?

Önce, ABD’yi, jenosit geni taşıyan İskoç kökenli İngilizlerin kurduğunu akılda tutalım.

II. Dünya Savaşı sonrası, Britanya’nın imparatorluk ruhu Kuzey Amerika’ya göçtü.

O günden bugüne Birleşik Devletler ’de, Protestan İngiliz aklı ve ‘Yahudi-Hristiyanlar’ denilen çekirdek Siyonist akıl birbiriyle çatışıyor.

Ancak bu, naif bir iç çelişki.

Birbirine ölesiye muhtaçlar.

Ortak idealleri ve ortak endişeleri var:

“İmparatorluk üzerinde güneş asla batmamalı.”

‘İmparatorluk ve tebaa devletler’ kurgusu bozulmamalı.

Bu vizyon korunduğu sürece beyefendiler. Hümanist, modern ve demokratlar..

New York’ta, Kanada’da, Londra’da olduğu gibi.

En küçük bir karşı irade beyanında ise çirkinleşiyor, mafya, barbar ve faşist oluyorlar.

Irak’ta, Mısır’da, Suriye’de olduğu gibi.

ABD, bir vehimle; Avrupa’yı İngiltere üzerinden, Avrasya’yı Rusya, Pasifik’i Çin üzerinden dengede tutuyor.

Bu çapta bir güç.

Ancak küre üzerinde görünmez bir el daha var.

Yaşamın eli.

Sanılanın aksine dünyaya bu el yön veriyor.

Hiçbir güç, bilimsel ve teknolojik gelişme bu bileği bükemiyor.

Washington’un kronik travması bu!

Küresel mutlak hegemonya; şeytan soyunun sürekli arkasını kollama tedirginliğini ve ontolojik korkularını tedavi etmiyor.

Sıra dışı jeopolitik bir hareketlilik, ‘cool gücün’ dengesini bozuyor.

Son tahlilde “akraba asabiyesi” temeline kurulu dünya düzeni, tehdit altında!

Ortadoğu’da öngörülmeyen ve kontrol edilemeyen bir irade filizleniyor.

Türkiye’de temerküz eden Şark iradesini yıllarca küçümsediler.

Devlet’i, 3. sınıf, geleneksel, basit bir “ordu devleti” olarak gördüler.

Bu kurgu onları her seferinde başarıya ulaştırdı:

1839 Tanzimat fermanı, umur-u askeriye demekti.

Abdülhamid Han’ı, ordu mekaniği ile yediler.

Enver Paşa askerdi, askerle durdurdular.

O dönem Prusya-Alman ekolünü tasfiye edip Britanya ekolünü getirdiler.

1960 darbesiyle; NATO subaylarını embed ettiler.

1970’de, soğuk savaş oyunuyla balans ihtiyacı doğdu.

1980’de, siyaseti bitirdiler.

28 Şubatla, bu millete, Fukayama’nın “tarihin sonu” projesini uyguladılar.

Ergenekon’la, kullanım tarihi dolan NATO’cuları, sabırsız, hırslı FETÖ’cülere teslim ettiler.

‘Ordu-devletin’ yeni sahibi, çekirdekten yetişme Fetullahçılık oldu.

Batı’da eğitim görmüş subaylar, ülkelerine döndüklerinde toplumla bağ kuramıyordu, doku uyuşmazlığı yaşıyordu.

Fethullahçılık, Mısır gibi “dindar ordu” modelini, “peygamber ocağı” konseptiyle tekâmül ettirecekti:

“Mutlak Amerikancı ama milli ordu(!)”

“NATO’cu Peygamber ocağı(!)”

Tüm umutları buna bağlıydı.

Beklenen gerçekleşmedi, 15 Temmuz onlar için “tarihin sonu” oldu.

Batı, Doğu’yu “ordu devletler” temelinde domine ediyordu. Bu oyun planı onlara yetiyordu. Ordu eliyle her istediğini alıyordu.

Bir gecede, bu paradigma yerle bir oldu, statükoları yıkıldı.

Millet orduyu NATO’nun elinden aldı.

Yeni bir jeo-politik kurgu için de hazır değiller.

Yüzyıldır kurdukları oyuna karşı Ed-Devlet de bir oyun kuruyordu.

Devlet, Batı karşısında çok kez yenildi ama yıkılmadı.

Son darbe girişiminde devlet galip geldi, işgali püskürttü.

“Ordu devlet” filmi bitti.

Çıldırdılar.

Şimdi psikolojik harp taktiklerinin tümünü uygulayacaklar.

İsrail Gazze’yi ısrarla bombalayacak, İslamafobiyle ağır tahrikler yapacak, mülteci krizleri, akıldışı katliamlarla dışarıda ve içeride ikrah ettirmeye çalışacaklar.

IŞİD ile PYD’yi birleştirip Türkiye’ye savaş açacaklar.

HDP ve FETÖ diasporası, her fırsatta iç savaş kışkırtıcılığı yapacak.

Bu kez HDP’yi, parti olarak, şiddet sarmalına sokacak, silahla bulaştıracaklar.

Gaziantep katliamı: Başarısız darbe girişimi sonrası alelacele sahneye koydukları oyunun ilki.

Katliamı, PKK organize etti IŞID militanları uyguladı.

Sırplar gibi “kör şiddet” evresine geçirildiler.

“Cinnet geçirilsin”, kitle çıldırsın, sağa sola saldırsın isteniyor.

Sabır taşı olsa çatlayacak terör eylemlerine hazır olmalı.

Metaneti, soğukkanlılığı ve teyakkuzu elden bırakmamalı.

Devletin en büyük gücü iç barış.

İstiklal ruhu.

Beka şuuru.

Onlar varoluşsal kaçınılmazlıkla; Haçlı, Siyonist, Batıcı, emperyalist ve mandacı kimliğiyle saldıracaklar.

Zorlaya zorlaya süreci; iman-küfür, hak-batıl çaprazına sabitleyecekler.

“Küfür tek millettir” şiarına hayat verecekler.

Başarılı olamayacaklar!

Her hile bumerang olup kendilerini vuracak.

Gaziantep de öyle.

Ed-Devlet ise savunmasız değil.

Bu milleti, "melek" soylu Âdem’in çocuklarının "kurduğunu" unutmayalım.

Tetikte bekleyen, mutlak beka sorunu yaşandığında harekete geçecek ‘şok güçlerin’ varlığını bilelim.

Bütün İslam ülkelerindeki “öz kuvvetler” le, Batı başkentlerindeki “Ebabil kuvvetlerini” konuşmak için belki henüz erken!

Allah’ın elçisine seslendiği gibi inanarak:

“Geleceğe dair şunu yapacağım deme.

Allah izin verirse de!” (Kehf suresi)

Müsterih olun.