Vahiy fıtratın gereğidir. Kulluk insanın fıtratıyla örtüşür. İnsan fıtratı helalleri kabul eder haramları reddeder. İbadetlerin hepsi yine insanın fıtratıyla örtüşür. Dualar fıtratın sesidir. Adalet ve erdemli davranışlar fıtratın nefesidir. İnsan fıtratı tüm güzellikleri, iyilikleri, hayrı celbeder, tasdik eder, bütün çirkinliği, kötülükleri de reddeder, tekzip eder.
Bu yüzden insanın fıtratı tevhidi kabul etmeyi elzem görür, çünkü tevhid esaslıdır. İşin özü; İslam fıtrat dinidir. Bunun böyle olduğunu hem vahiy ve hem de akıl tasdik etmektedir. İnsan fıtratının yaratılış amacına uygun hareket etmemesi hali onun ifsadıdır. O zaman ıslahı gerekir. Bu manada her varlık bir anlam ve amaç için yaratılmıştır. Amaç ve anlamsızlık batıldır.
“(Ey insanlar) Biz göğü,yeri ve bunlar arasındakileri bir oyun olsun diye yaratmadık.” Enbiya (21) 16.
“Bakın Biz gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. ”Duhan(44)38-39.
“Ve Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri bir amaç ve anlamdan yoksun yaratmadık, bu inkarda direnenlerin bakış açısıdır: Yazıklar olsun (kendilerini mahkum ettikleri) ateşten dolayı inkarda direnen o kimselere.” Sad (38) 27.
“Şimdi Bizim sizi boş yere ve amaçsız yarattığımızı dahası (hesap vermek için) Bize döndürülmeyeceğinizi sanıyorsunuz, öyle mi?” Mu’minun (23) 115.
Bu ayetlerde dünya yerilir. Dünyevileşmenin geçici olduğu, oyun ve eğlence ile geçen kısa bir ömüre tamah edip ebedi mutluluk yurdu olan ahiretten mahrum kalmanın hüsran olduğu belirtilirken, amaç insanı tefrit ve ifratta bulunmadan dünyada dengeli bir hayata çekmektir. İşte bunun adı anlamlı ve amaçlı, yani fıtratın onayladığı insani ve İslami bir hayat.
Allah (c.c)’tan yüz çevirme, O(c.c)’nun Resulünü tanımama, ahireti inkar etme demektir. Ahireti inkar ise; bu kainatta misafir addedilen insanın yaratılışının anlamsız ve amaçsız olduğunu kabul etmek demektir. İşte bu irade, hayatı boş, oyun ve eğlenceden ibaret olarak algılar ve yaşar. Oysaki dünya bir okul, hayat bir kitap, sonuç bir sınav, imtihandır. Ahirete ait tüm sorular bu yaşanan dünya hayatından, bu okulda okunan kitaptan sorulacaktır.
“Şimdi onlar kendi iç dünyalarında hiç muhasebe yapmazlar mı?” Rum (30) 8. Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri asla bir amaç ve anlamdan, dahası sınırlı bir ömürden yoksun olarak yaratmamıştır. Ne var ki insanlardan birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inatla inkar etmektedirler.
Fıtrat: İnsanın en güzele, doğruya, hakikate, evrensel insani davranışları yerine getirme eğilimidir.
Fıtrat: Tevhid ve hakikatin eksenidir.
Fıtrat: İnsanın yaratılış amacını, misyonunu gerçekleştirecek alt yapıya, yeteneğe, donanıma, iradeye sahip olmasıdır.
Fıtrat: Sıbğatullahtır. Allah (c.c)’ın boyasıdır.
Fıtrat: Her şeye yaratılışında en güzel, en iyi olma yeteneğinin verilişinin adıdır.
Fıtrat: Allah (c.c)’ın değişmeyen boyasıdır.
“Allah’ın vurduğu boya…kim Allah’tan başka güzel boya vurabilir ki? İşte biz ( bunun için ) yalnızca O’na kulluk ediniz.” Bakara (2) 138.
Fıtrat: İnsanın sentetik, yalancı boyalardan tecrit edilerek öze döndüğü hakiki boyasıdır.
Fıtrat: İnsanın Müslüman oluşu kendine gelişidir.
Bugün yaratılışı değiştirmek şöyle anlaşılmalıdır. Allah (c.c)’ın amacına uygun yarattığı varlığın ilahi düzenine müdahale edilerek ilahi programının dışına çıkarmak. Bunu cahiliye döneminde, Maide (5) 103. ayetinde ifade buyrulduğu gibi hayvanlara birtakım işaretler konularak “kutsal” ilan edilerek salıverilmesi şeklinde uygulanıyordu. Kurban emrinin hikmeti böyle ortaya çıkmaktadır. Bunu günümüz modern dünyasında genetik bilimciler varlığın geniyle oynamak suretiyle; sonucunda istenmeyen neticelere katlanmak suretiyle yapıyorlar. Onun içindir ki fıtrata müdahale başka insanın kendisine saygısızlığı olduğu gibi varlığın kendisine ve varlığı var edene saygısızlık, güvensizliktir.
Neticede şöyle söylenebilir; Fıtrata dönüş öze dönüştür, dindarlıktır. Fıtrattan uzaklaşma, insanın kendine yabancılaşması anlamına gelen küfür, şirk, inkar, dalalet ve ahlaken çöküştür.
Rabbim bizleri fıtratına sadık kalanlardan kılsın.
