Eskiye dayanan yeni krizler ve yeni alternatifler

Sevil NURİYEVA İSMAYILOV

VAN 4.12.2018 09:56:26 0
Eskiye dayanan yeni krizler ve yeni alternatifler
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ukrayna ile Rusya arasında ısıtılmaya çalışılan krizin, savaşa dönme olasılığını şimdiden konuşmak abes olur. Lakin Rusya üzerine dizayn edilen yeni dayatmaları konuşmak ve bu dayatmaların yansımalarına değinmek lazımdır. 

Rusya’yı Orta Doğu denkleminde görmek istememek, Trump yönetimi için anlaşılır bir durumdur. Rusya’nın bu kadar ileriye gidebileceği ve şekli etkileyecek pozisyon yakalayabilmesi, hesapta yok idi! 

Gerçi Rusya’nın, Suriye rejimi üzerindeki etkisini, genel anlamda da coğrafyaya hâkim olma kabiliyeti olarak görmüyor kimse! Lakin sadece Suriye için değil, Rusya Amerika’nın bulunduğu veya oyun kurmak istediği her yerde olma kararı almış gözüküyor. Kendi varlığını, sınırlarının çok çok ötesindeki tutumu ile koruyacağını hesaplamakta. 

Ukrayna üzerinden dizayn edilmesi arzu edilen yeni sürecin de esas gayesini, bu gerçekliğe göre okumamız lazım. 

Dünya yeni şekle sokulma dönemine girmişken; taraflaraktörler ve güçler belirlenmekte. Bunu belirleyen İkinci Dünya Savaşındaki gibi Winston Churchill, Franklin Roosevelt veya Josef Stalin değil artık. Çünkü dünya artık İkinci Dünya Savaşı dönemindeki şartlarda değildir. Dolayısı ile yeni dönemin, yeni kural ve söylemleri ile tanışıyoruz hepimiz. 

Burada etken olacak, gelişmekte olan ülkeleri göz ardı edemeyecek kimse. Hem ekonomik, hem siyasi! 

Rusya, tek başına ABD ile dünyayı paylaşmayı çok isterdi. Hatta her fırsatta bunu dile getirmekten kendini alıkoymamakta Putin. Lakin o da biliyor ki, bunun şartları gerçek değildir. Ve bu gün artık “dün” değildir. Evet, bu nedenle ortaklara müttefiklere ihtiyaç vardır. Kendi varlığını ve bekasını korumak adına, bu birliktelikler yeni dönemin esas gayesi olacaktır. 

Çin’le ABD arasında esen rüzgârları da okurken, Çin’in ne kadar genel dünya düzeni içinsavaşmak isteyip istememesine bakmak lazım! ABD kendi çıkarları için gerçek anlamda fikir üretmezse, büyük patronluğu elinden kaymakta! Önümüzdeki yüz sene içinde Amerika’nın tek başına güç potansiyelinin erimesi süreci hesaba katılırsa, Fransa’da olup bitenleri Macron’un beyanından sonra sokakların karışmasını daha farklı gözle okumakta yarar vardır. 

Bu durumda, Türkiye’nin pozisyonu ve kendini büyük değişimlerden koruma refleksi, sadece kendi sınırlarını savunma hattından belirlenemez. Nitekim ki, Türkiye savunma sınırlarını ileriye taşımayı başardı. Bu yeter mi? Yetmez. Daha ileriye gitmeli ve savunma hattını daha ileriden kurgulama yoluna girmemiz şarttır. Ve sadece kendini değil. Unutmayalım! Dünya adil biçimde yönetilmeye muhtaç. Türkiye; dünyadaki yok edilmiş adalet anlayışının, yeniden devreye girmesini ve içeriğinin oluşturulmasını başaracak tek güçtür. Altını oluşturup, devreye bir girmeyi başarırsa, gelişmekte olan ülkeler en büyük desteği olacaktır.

Star