Eşcinsel lobisi TRT’ye, Newsweek Türkiye’ye karşı

İsmail Kılıçarslan

VAN 7.08.2018 09:17:38 0
Eşcinsel lobisi TRT’ye, Newsweek Türkiye’ye karşı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Eşcinsel lobisi” evet… Üstelik Fransa, İngiltere, İsrail ya da Amerika’daki kadar olmasa da ülkemizde de epey güçlülerdir. Moda, sinema, medya, kültür yönetimi gibi alanlarda hatırı sayılır bir etki alanları vardır.
Malum, lobi demek sadece üyeler arası dayanışma demek değildir. Bir çeşit girişkenlikle, hatta bir çeşit agresyonla karşıtlarını yıpratmaktan tutun hak etmese bile kendilerinden olanı parlatmaya kadar geniş bir çalışma alanları vardır. Ve elbette adı konulmuş, yürüyedurdukları bir hedefleri.

TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’in içinde Eurovision’a da değindiği bir toplantının notlarını okurken “yarına kalmaz eşcinsel lobisi devreye girer” demiştim. Zaman şaştı biraz. 24 saatten fazla sürdü Eren’i söylediklerine pişman etme girişimleri.

Aslına bakılırsa çok aptalca bir girişimdi ama memleketin bu tip meselelerde hemen ayrışması o kadar kolay oluyor ki, istedikleri zemini hemen elde ettiler.

Girişimi anlatacağım tabii ama önce Eren’in sözlerini hatırlayalım: “Eurovision’a şu anda katılmayı düşünmüyoruz. Oylama sistemi gibi gerekçelerimiz var. Bir de kamu yayıncısı olarak, Avusturyalı birinci olan sakallı, etekli, cinsiyet kabul etmeyen, herhangi bir cinsiyeti olduğunu söylemeyen, ‘aynı anda hem erkeğim hem kadınım’ diyen birini saat 21.00’de, çocukların seyrettiği bir zamanda ben canlı yayımlayamam ki…”

Gelelim o acıklı girişime. Yani Eren’in sözlerinden kısa bir süre sonra TRT Çocuk Televizyonu’nda yayınlanan bir çizgi filmde “hayvana cinsel istismar” yapıldığı yaygarasına.

İlgili çizgi filmin ilgili sahnesini TRT Çocuk logosuyla defalarca izledim. Eşeğini fırtınadan kaçırmak isteyen kahramanın sahnesinden “hayvana cinsel istismar” fikri çıkarabilmek için ciddi ciddi aklınızı peynir ekmekle yemeniz gerekir. Ama ne gam! Nasıl olsa mesele TRT ve algılarını da tepkilerini de son derece kolayca manipüle edebileceğiniz bir kitleye sahip bunu haber diye yapanlar.

Birazcık insafları, vicdanları ve ahlakları olsa “çocukların cinsel oryantasyonları konusunda, güzellik anlayışları konusunda, ahlakları konusunda yapılan kimi rezillikler arayacaksanız TRT’nin değil Disney’in, Cartoon Network’un falan yaptığı kimi çizgi filmlere bakın” derdim ama boşa demiş olacağımı biliyorum. Yine de ciddiye alan olursa diye söyleyeyim. Kendini kedi zanneden ve öyle mutlu olan bir çocuk fikri mesela korkunç bir fikirdir. Cinsiyetleri bilerek tanımlanmayan karakterlerin yer aldığı Disney çizgi filmleri korkunç çizgi filmlerdir. Aşkın her çeşidinin yaşandığı Amerikan çizgi filmleri korkunç çizgi filmlerdir. Titeuf rezaletini zaten geçtik de Pokemon’a, hatta Teletabiler’e bakınca bile korkunç cinsel göndermeler bulmak mümkündür.

Eh, eşcinsel lobisi faaliyetlerine devam eder de Newsweek boş durur mu? Biri TRT’yi diğeri de Türkiye’yi açık açık tehdit ediyor.

Aslında Newsweek’de Jonathan Watchel ve Albert Watchel imzasıyla yayınlanan “Türkiye’ye acilen müdahale edilmeli” çağrısı meselenin ne olduğunu o denli net şekilde koyuyor ki ortaya.

Mesele “bizim istediğimiz gibi olmazsanız bunu size ödetiriz” meselesidir. Yani diyorlar ki “tüm dünyayı Türkiye’nin üzerine saldırtmak için elimizden geleni yapacağız. Çünkü Türkiye istediğimiz gibi davranmıyor. Global emperyalizm ile didişiyor.”

Yine işin alıştığımız yanı ise, Newsweek’in bu “diz çökme çağrısı”nı hararetle destekleyenlerin antiemperyalist (!) solcu molcu tipler olması. Emperyalistlerin ülkelerini tehdit etmeleri onlar için mutluluk kaynağı. Muazzam bir düzey kaybı, muazzam bir düşüklük içerisinde Türkiye’de sol.

Newsweek’in savurduğu tehdide gelince… Maduro’ya suikast girişimiyle bu tehdidi yan yana okumamız gerekir. Tıpkı ikinci Tahrir’le Gezi’yi yan yana okumamız gerektiği gibi. Ve sıkı durmamız gerekir. Her zamankinden daha sıkı…

NOT: Cumartesi günü bu sütunlarda yayınlanan “Amerikan Teali Cemiyeti” yazımda zararlı örgütleri sayarken Teali İslam Cemiyeti’ni de araya katmıştım. Tabii, bu tip “yeri dar” yazılarda kastınız anlaşılsın diye uğraşırken bazen başka bir gerçeği göz ardı ediyor, pas geçiyorsunuz. Teali İslam Cemiyeti “günün sonunda” verdiği resimle değil, geçirdiği tarihsel süreçle anılmayı ve ortaya konulmayı hak ediyor doğrusu. Bu yüzden iki şey yapacağım nasipse. İlki, Sadık Albayrak Ağabeyin önemli kitabı “Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm”den hareketle bir Teali İslam Cemiyeti yazısı yazacağım. İkincisi ise sonbaharda kitabın yazarıyla Cins’te bir söyleşi yapacağız nasipse. Derdimiz, hakikate sadakattir, gayrısı değil vesselam.