ERBİL’E KİM YÜREK YEDİRDİ?

İSRAİL: ‘RUSYA BİZİ DURDURAMAZ’!

VAN 9.09.2017 09:43:34 0
ERBİL’E KİM YÜREK YEDİRDİ?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İsrail’in bunun hamisi olduğuna şüphe olmadığı gibi ABD’nin beslediği bir süreç olduğu da ortada. Uzun zamandır vardı ve olmaya da devam edecek. Ancak ‘şimdi’nin sebebi, ani ve çok hedefli hamle yaparak İsrail sıkışmışlığına nefes aldırmak. Yani bir tür masa devirme adımı.
Yenişafak/ Nedret ERSANEL
Bu bir meydan okumadır ve önce bunu yazmamız gerekiyor. Sırtını dayadığı yerleri, niyetleri, zamanlamayı öyle anlayabiliyoruz…
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin, “Kürdistan bölgesi ve bölge idaresinin dışında kalan Kürdistanlı yörelerin bağımsız devlet olmasını istiyor musunuz” diye sorarak 25 Eylül’de tüm sınır ülkelerinin hilafına yapacağı referandumun bedelini biçmeden evvel arkasını görmemiz gerekiyor…
“Kürdistan” lafının yükselmesiyle beraber, İsrail’in hamiliği konusu da-doğal olarak-gündeme geldi. Geldi ama görüyoruz ki, tespitler, analizler burada tökezleyip kalıyor.
Oysa İsrail, altı ay önce ortada hiç bulunmayan yeni bir güvenlik paradigmasıyla yüz yüze…
Hatta.. 1967 savaşından bu yana ilk defa güç dengeleri kendi aleyhine bozuluyor…
İSRAİL: ‘RUSYA BİZİ DURDURAMAZ’!
İsrail önce Washington’a gitti. Suriye’nin güneyinde, Golan tepelerine sıfır çatışmasızlık bölgelerinde hakimiyeti eline alması için talepte bulundu. Ancak ne Beyaz Saray ne de Pentagon bu talebe olumlu yaklaştı. “Buna bulaşmayacaklarını” söylediler.
Hemen ardından-ki bir ay olmadı daha-Başbakan Netanyahu, Putin’le görüşmek üzere Soçi’ye gitti. Hatırlayacaksınız, Rusya’yı tehdit ettiğine ilişkin bir seri haber çıktı. İran’ın Suriye’deki nüfuzunu kırmaması halinde müdahale edeceklerini ima etti, aba altından sopa gösterdi.
Putin, kamuoyu önünde cevap vermedi. Moskova, neredeyse “muhatap olmadı” diyebileceğimiz kadar sessiz kaldı ama yanıtsız bırakmadı…
Kremlin’e yakın hatta bağlı “Russia Today” Hizbullah’ın iki numaralı ismi Naim Kasım’a sayfalarını açtı. Kasım da, Suriye’nin bugünkü haline gelmesinde İsrail’in rolünü anlattı. Sürpriz röportajın içine Putin-Netanyahu görüşmesinin fotoğrafı da koyulduğundan Tel Aviv tarafından anlaşılmamış olması imkansız! (‘Hezbollah co-leader: US nurtured ISIS monster against Syrian govt, now has to fight them”, 05/09, RT.)
Zaten anladıklarının sağlamasını gördük: “Suriye yönetimi, Hama iline bağlı Mayaf bölgesindeki askeri karargahının İsrail jetleri tarafından vurulduğunu, 2 Suriye askerinin öldüğünü duyurdu. Suriye ordusundan yapılan açıklamada ise saldırıya karşı bir adım atılabileceği vurgulandı. İsrail medyası da saldırıda bir kimyasal silah tesisinin hedef alındığını yazdı. İsrail Askeri İstihbarat Eski Başkanı Amos Yadlin, İsrail’in bu hamleyle Suriye’ye mesaj verdiğini belirtti; ‘İsrail, büyük güçlerin aldırışsızlığına rağmen kırmızı çizgilerini dayatmayı sürdürecek. Rus hava savunma sistemleri, İsrail’in hava saldırılarına engel olamaz’ dedi”. (‘İsrail Suriye’yi vurdu’, 08/09, Hürriyet.)
Tabii bu saldırının, Birleşmiş Milletler’in Şam rejimini kimyasal silah kullanmakla suçlayan raporundan bir gün sonraya gelmesini de not edelim…
Herhalde bu kısa akış İsrail’in durumu hakkında kabaca fikir vermiştir.
Ama dahası var…
ABD VE İSRAİL’LE “KÜRDİSTAN”DA YÜZLEŞMEYE DOĞRU…
İsrail şu an ülkenin kuzeyinde, Lübnan sınırında bir askeri tatbikat yapıyor. Haberler, bu tatbikatın son 20 yıl içinde gerçekleştirilen en büyük hazırlık olduğunu söylüyor. İsrail silahlı kuvvetlerinin hemen tüm unsurları, istihbarat, kara, hava, deniz hatta siber saldırı kuvvetlerinden binlerce asker hatta yedekler dahil katılıyor. Resmi hedefi de şu: “Hizbullah’ı yok etmek.”
Uzmanlara bakılırsa tatbikatın sahaya dökülmesi mümkün, çünkü İsrail, Hizbullah’la şimdi yüzleşmek istiyor. “Bu öyle veya böyle zaten olacak” deniyor.
Kısaca İsrail, Suriye’deki İran varlığını durduramıyor. Hizbullah ve İran’ın, İsrail’in Golan tepelerindeki komşusu haline geleceğini değerlendiriyor. Tahran-Rusya birlikteliğine de diş biliyor.
Bu cepte dursun.
İlave olarak Ürdün’de bir ‘kayma’ gözlemliyoruz. Rus tarafına doğru! İsrail için önemi açık. Körfez ülkelerinin Suriye kriziyle aralarına mesafe koymaya başlamasından sonra Ürdün tehlike hissediyor. Rusya da bunu değerlendiriyor. (Kim bilir, Türkiye de Ürdün ile İran arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinde vesile olmak istiyordur!)
E, BURADA BİR EKSEN VAR!
Bir eksenin tüm stratejik hatta konvansiyonel şartlarını sağlıyor mu bilinmez ama nihayetinde İsrail’den rahatsızlık ortak paydasında buluşan bir hattın belirginleştiği gerçek…
Türkiye, Irak, İran, Lübnan, Ürdün ve Suriye. (Burada şimdiden önlem planlaması gerektiren; İran’ın nüfuzunu güçlendiren bu duruma Akdeniz’e erişim olanağının eklenmesidir.)
Tam bu konjonktürde referandum ortaya çıkıyor. Yukarıdaki ülkelerin tamamı ‘bağımsız bir Kürdistan’a karşı olmalarına rağmen.
İsrail’in bunun hamisi olduğuna şüphe olmadığı gibi ABD’nin beslediği bir süreç olduğu da ortada. Uzun zamandır vardı ve olmaya da devam edecek. Ancak ‘şimdi’nin sebebi, ani ve çok hedefli hamle yaparak İsrail sıkışmışlığına nefes aldırmak. Yani bir tür masa devirme adımı.
“Netanyahu hala Kürtleri destekliyor. Fakat ne Suriye ne Türkiye ne İran ne de Irak, Kürtlerin arzularına sıcak bakıyor; üstelik, ABD’nin sözde Suriye Demokratik Güçleri içinde Kürtleri kullanmasına rağmen. Ayrıca SDG ne ‘demokratik’ ne de ABD hava desteği olmadan bir ‘güç”. (Robert Fisk, 07/09, İndependent.)
Tüm bunlar bölgede son bir hesaplaşma anlamına gelir mi?
Ankara’ya bağlı.
Başkasına değil!