En Derin Çukur: Şirk

Yağmur Yaz

VAN 11.11.2017 09:12:36 0
En Derin Çukur: Şirk
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “İmdi, Rabbinin adını an ve bütün varlığını O'na vakfet!  O doğunun da batının da Rabbidir; O'ndan başka ilah yoktur: Öyleyse kendini yalnızca O'na emanet et!”

(73/8,9)

 

İnsan, fıtratı gereği her zaman bir ilaha ihtiyaç duyar. Korunup kollanma isteği ve acziyetini kendinden daha üstün olduğunu düşündüğü bir varlığa arz etme isteği onu ister istemez bir ilah arayışına iter. 

 

Kimisi “ilahınız tek bir ilahtır” ayetine uyup Allah’tan başka ilahlar edinmezken kimisi de Allah dışındaki varlıkları ilahlaştırır. Fakat özellikle müslümanlık iddiasında olan bir kişi, Allah’ın dışındaki varlıkları ilahlaştırırken bunu aslında O’na yaklaşma vesilesi olarak yaptığını ileri sürer ve diliyle Allah’ın tek ilah olduğunu söylemeye devam eder. Tam da bu noktada insanların çoğunda baş gösteren bir problem ortaya çıkar. 

 

Maalesef müslümanların çoğunun ortak yanılgısı, bize şah damarımızdan yakın olduğunu söylediği halde Allah ile doğrudan bağlantı kuramayacaklarını düşünmeleridir. Bu yanılgının onları sürüklediği, Allah’ın onların ettiği duaları, onlardan daha çok sevdiği bir kul aracılığıyla daha çabuk kabul etmesi inancı, durumu daha da vahim bir hale getirmektedir. Neresinden tutarsak elimizde kalacak olan bu yamuk tasavvur, Kur'an’ın hayatın merkezinden kenara itilişinin bir sonucudur. Nice gavsları, şeyhleri dualarının kabulü için trafo misali Allah ile arasına sokan insanların asıl problemi Allah’a güvenmemeleridir. 

 

“Allah'a güven! Vekil olarak Allah yeter.”

(33/3)

 

En acı olanı peygamberimizi aracı kılıp işlerini onu kullanarak görmeye çalışmalarıdır. Bu durum, 

 

“Ben de yalnızca sizin gibi ölümlü bir insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor: öyleyse O'na yönelin ve O'ndan af dileyin!" 

 

diyen bir peygambere iftira değil de nedir? Zira Rabbimiz, kendisine tam teslim olmuş, tam güvenmiş bir kul istemektedir. Ve böyle kullarını gerçek anlamda iman etmiş sayıp Cennet ile ödüllendireceğini söylemektedir. 

 

Müslümanlık iddiasında bulunan bir kişi idraki aşan hakikati tam olarak kabullenmiş ve yalnızca Allah’a yönelmiş olmalıdır. Görünmeyen bir Allah’ın yerine elle tutulur, gözle görülür olan ‘şeyh’ sıfatını yakıştırdıkları insanlara yönelmeleri tamamen tatmin olmak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Allah’a doğrudan dua edip işi riske atacaklarına araya aracı koyup işi sağlama almak istemeleri, kendilerinden çok daha yetkin gördükleri kişileri yüceltmelerine sebep olmaktadır. Kendisini Allah’a yaklaştıracağını ve dualarının kabulüne vesile olacağını düşünerek bir kişiyi yüceltmek özünde aciz olan bir varlığa aşkın bir değer atfetmektir. Bu da şirkin en belirgin hallerinden biridir. Zira hem yücelten hem de yüceltilen bu ağır yükün altında şirk kokan inançlarıyla birlikte ezilmeye mahkumdurlar.

 

Kur'an bize Allah tarafından takılmış bir gözlüktür. Meselelere Kur'an’ın perspektifinden bakmadığımızda Allah’ın gör dediğini göremeyiz. Nitekim şirk, Kur'an’ın ışığından ayrılıp Allah’ın gör dediğini göremeyen birinin düştüğü dipsiz bir çukurdur. Peygamberler de dahil herkesin hesaba çekileceği günde, kimsenin kimseye faydası olmayacaktır.