Eleştiri değil, aşağılama seansı!

Star gazetesi yazarı Yalçın Akdoğan, Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirileri ‘aşağılama seansı’ olarak tanımlarken, medyaya da mesaj verdi.

VAN 2.05.2014 10:12:56 0
Eleştiri değil, aşağılama seansı!
Tarih: 01.01.0001 00:00

İşte Akdoğan’ın yazısı:

Türkiye’de evlere şenlik bir yazar taifesi var. Bunlar, her sabah kalkıp Başbakan’a nasıl bindirsek diye düşünüyorlar, içindeki kin ve nefreti akıtmayı gazetecilik zannediyorlar, ideolojik hezeyanları fikir diye aktarıyorlar. Ne gazetecilikle alakaları var, ne düşünceyle... O kadar üst perdeden ve hakikatin merkezinden yazıyorlar, tepeden ve aşağılayarak konuşuyorlar ki, sanırsınız onlar efendi, herkes şamar oğlanı... Sonra da utanmadan ‘otoriterlikten’, ‘diktatörlükten’ bahsediyorlar.

Kendi ülkesinin ve milletinin menfaatleri zaviyesinden olaylara bakmak yerine hükümet karşıtlığı yapayım derken yabancı ülke yönetimlerini ve onların yanlışlarını savunan bir anlayış... Bunu CHP’de sıkça görüyoruz. Suriye’nin zalim rejimi Türk uçağını düşürdüğünde hemen kendi hükümetini yerden yere vurmuşlardı. Türkiye sınırına tecavüz eden Suriye uçağını Türk savaş uçakları düşürdüğünde de yine hükümeti eleştirmişlerdi. Her halükarda kendi ülkesinin hükümetine efelenen, başka hiç kimsede yanlışlık veya haksızlık olabileceğini düşünmeyen bir yaklaşım.

Bunun bir tezahürünü Alman Cumhurbaşkanı hadisesinde gördük. Alman Cumhurbaşkanının sözlerinin diplomatik nezakette nereye oturduğu, hakkaniyetle ne kadar örtüştüğü, Türkiye’yi küçümseyen eleştirilerinin ne kadar doğru olduğu hiç değerlendirilmeden Başbakan Erdoğan’ın eleştirilerinin üzerine atladılar.

Onların her yaptığı doğru, Başbakanın her yaptığı yanlış! Kutsal AB ülkelerinin kutsal yöneticileri hem mutlak hakikate sahipler, hem en üst değerleri temsil ediyorlar, hem de müstemleke valisi gibi her türlü yakıştırmayı yapma hakkına sahipler. Onlar Türkiye’yi eleştirebilir, siz onları eleştiremezsiniz. Onlara dönüp “ya siz önce kendi yaptıklarınıza bakın, hala diri diri yakılan Türklerin hesabını veremediniz, manipüle edilen ırkçı Nazilerin katliamlarının hesabını soramadınız, el altından desteklenen terör örgütlerinin Avrupa ülkelerinde palazlanmasına ses çıkarmadınız” diyemezsiniz. Onlar size ayar verme, had bildirme, nezaketsizlik yapma hakkına sahiptir, siz gıkınızı çıkaramazsınız. Böyle ezik, kompleksli, kendine yabancılaşmış bir anlayış olabilir mi?

Bu yazar taifesine göre Başbakan, Gauck’a saldırmış, nezaketsizlik göstermiş, sinirlenmiş, kafa tutmuş vs...

“Taşralı” Türk başbakanı “soylu ve elit” Alman Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerine nasıl cevap verebilir!

Erdoğan düşmanlığından mıdır bilinmez her gününü kin kokan yazılara ayıran bir yazar Türkiye Cumhuriyeti başbakanını otoriter ve nezaketsiz bir taşralı politikacı olarak tanımlamış.

Milleti hor gören, adam yerine koymayan, göbeğini kaşıyan adam sayan laikçi seçkinlerin medya versiyonu olan bu tiplerin Erdoğan’a ‘taşra politikacısı’ muamelesi yapması şaşırtıcı değil. Bu tiplerin kendi ülkesinin Başbakanını aşağılamayı adet edinmesi aslında millete duydukları öfkenin de bir dışavurumu. Bir insanın kendi ülkesinin başbakanına asgari nezaketi ve saygıyı göstermemesi milliyetçilik açısından, milletin seçtiği yöneticilere saygısızlık yapması ise demokratlık açısından eleştirilebilir.

Merkez medya diye tanımlanan yayın kuruluşlarında onlarca yıl önce çöreklenen katı ideolojik bazı kişiler kendi kişisel kavgalarını bu gazeteler üzerinden veriyorlar. Bunların bir çoğu merkez medyadan ayrılınca bütün sükselerini ve popülaritelerini kaybettiler, marjinal gazetelerde aktivistliğe soyundular. Bunların hazin çöküşü ne milletin umurunda oldu, ne de medya ve iletişim dünyasında bir boşluk oluştu.

Merkez medyada rejim bekçiliği yapan bu tipler, marjinal medya mezarlığında gece bekçiliğine düştüler. Hayatı, AB’den evrensel haklara kadar her türlü gelişime karşı olan statüko bloğunun aktörlüğüyle geçen bu insanların bugün evrensel haklar söylemiyle Erdoğan’a yüklenmesi hiç inandırıcı olmuyor. Sanırsınız ki, onlar yılladır darbeci ve vesayetçi anlayışa karşı demokrasi mücadelesi verdi, Erdoğan da tüm reformlara ve değişim projelerine karşı çıktı... Onların bu tür konuşmalar yapan AB’li liderlerle tek benzerlikleri kibir ve tepeden bakma konusunda olabilir...