ELÇİNİN GÖREVİ

GERÇEĞİ ÇARPITMAK, HAKKI BİLE BİLE GİZLEMEK

VAN 8.02.2017 11:22:32 0
ELÇİNİN GÖREVİ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

ELÇİNİN GÖREVİ


GERÇEĞİ ÇARPITMAK, HAKKI BİLE BİLE GİZLEMEK

"Allah ve Resûlü bir işe hükmettiği zaman mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur" (Ahzap 36)

Bu ayeti delil getirerek;

"Bak sadece Allah değil; elçisi de hükmedebiliyor" diyorlar!

“Elçinin hükmetmesi demek kendi aklına göre hükmetmesi demek değildir" diyoruz!

"Hakim hükmettiğinde" demek "Hakim kafasına göre de hükmedebilir" anlamına gelmez diyoruz! Bu "Yasaya göre hükmettiğinde demektir" diyoruz. Anlamıyorlar. İşte yanıtı Kur'an veriyor:

"Aralarında ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermelisin! Onların keyfine uyma" (Maide 49)

Evet elçi hükmedebiliyor! Ancak Kur'anla! Tıpkı “Hakim hüküm verdiğinde” demenin hakimin kafasına göre değil, yasalara göre hüküm vermesi anlamına gelmesi gibi!

"Elçi ne verdiyse onu alın..." (Haşr 7) ayetinin ganimet 
paylaşımından bahsetmesini gizleyip "Bak hadisleri vs de almamız gerekiyor" şeklinde çarpıttıkları gibi burada da tamamlayıcı ayeti yok sayıyor, ayetleri hakkı gizlemek için işte böyle çarpıtıyorlar.

Böylece uydurdukları dini doğrulamak için ya ayetleri çarpıtıyorlar ya da ayetlerin bir kısmını alıyor, diğer kısımlarını görmezden geliyorlar!

“Yoksa siz, kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara 85)

DİĞER YANDAN

Din sadece Kur'an dendiğinde hemen elçiyi reddediyorsunuz karşı çıkışına maruz kalınmaktadır. Oysa bu son derece büyük bir iftira ve isnattır. Din sadece vahiydir, peygamberimiz ise bu dini bize ileten bir elçi yani tebliğcidir. O bize risaleti tebliğ etmiştir, din tebliğ ettiği bu risalettir. 

Hz Muhammed (SAV) hükmün kaynağı / dinin ortağı değildir. Elbette ki bu geleneksel kabulü ortaklık (şirk) olarak görüyor, reddediyoruz. İnşa edilen bu yanlış peygamber algısını reddetmek peygamberimizi reddetmek demek değildir. Algı ayrıdır, gerçek ayrıdır. Biz geleneksel peygamber algısını kabul etmiyoruz. Kur'anı anlayarak bir kez okuyan her kişinin de bunu böyle göreceğini biliyoruz.

Biz peygamber algımızı Allah'ın Kur'an ile koyduğu yere koyuyoruz. Allah Kur'anda "Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir" buyuruyor (Ali İmran 144). Yine Allah ilgili ayetlerde elçisinden sadece vahye uymasını, hükmüne kimseyi ortak etmeyeceğini beyan ediyor. 

Aslında peygamberimizin resül yani elçi diye tanımlanması bile bu konuyu tek başına açıklamak için yeterlidir. Kaldı ki bu konuda bir çok ayet vardır. Geleneksel İslamın inşa ettiği peygamber tasavvuru / algısı Kur'anla asla uyumlu değildir. Bu kabul Allah'ın bize öğrettiği elçi tasvirinin çok dışındadır. Bir müslüman olarak bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Zaten bunu kabul etmek ya cehaletle ya da ancak Kur'andaki onlarca ayeti reddetmekle mümkündür. 

Rivayetleri reddetmek ne elçiyi ne de sözlerini reddetmektir! Bu sadece elçiye yapılan bir isnadı/iddiayı reddetmektir!

İSLAM'IN TEK KAYNAĞI KURAN'DIR İFADESİ HZ.MUHAMMED'İ REDDETMEK DEĞİLDİR 
 
"Kuran'da elçiye itaat ayetlerini geleneksel bakış açısıyla değerlendirenler, 'Allah'a itaat için Kuran'a, elçiye itaat için Kuran dışı kaynaklara uymalıyız' şeklinde açıklamalarda bulunmaktadırlar. Oysa Kuran, elçiye itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmaz; bunun nasıl yapılacağını, elçiye iletilen ve elçinin insanlara ilettiği 'mesaj'ın ne olduğunu Maide Suresinin 67. ayetinde şöyle anlatmaktadır:
 
'Ey elçi, Rabbinden sana İNDİRİLENİ tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun...' [Maide Suresi, 67]
 
Bu ayetten anlaşılacağı üzere, elçiden kendisine ulaşan vahyi yani Kuran'ı insanlara iletmesi istenmektedir. Eğer bunu yapmazsa elçilik görevini tamamlamamış olacağı da özellikle belirtilmektedir.
 
Hz. Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir. Allah'tan aldığı mesajı yani Kuran'ı, ekleme ya da çıkarma yapmadan insanlara ulaştırır ve yine Kuran ile insanları uyarır. Allah'ın; Kuran'da bildirdiği üzere Hz. Muhammed, Kuran ile hükmeder:
 
"Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana Kitabı hak olarak indirdik..." [Nisa Suresi, 105]
 
Bir diğer önemli konu ise; Allah, elçisinin insanlar arasında Kuran ile hüküm vermesini istemekte ve bunu bir ayette şöyle bildirmektedir:
 
...Öyleyse aralarında Allah'ın İNDİRDİĞİYLE hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma... [Maide Suresi, 48]
 
Bu ayet açıkça göstermektedir ki; Allah, elçisine kitabı indirmiştir ve elçinin görevi bu kitabın yani Kuran'ın dediklerinin dışına çıkmayıp ondan sapmamak ve insanlar arasında onunla hüküm vermektir.
 
Allah bir diğer ayette ise; elçiye "Benim kesin tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.." [Kaf Suresi, 45] diye emretmektedir. 

Yine bir başka ayette (En'am 50) Allah elçisinden "De ki" diyerek "Ben sadece bana vahyolunana uyarım" demesini yani sadece vahye uymasını istemektedir.
 
Anlaşılacağı üzere Allah elçiden insanlara Kuran ile öğüt vermesini özellikle belirtmektedir. Başka herhangi bir kaynak yada kendi sözleri ile değil. Elçinin ağzından da bu görev onaylanmakta ve elçi Kuran'da bildirildiği üzere görevinin Kuran ile uyarmak olduğunu şöyle anlatmaktadır:
 
...Sizi -ve ulaştığı herkese- kendisiyle uyarmam için bana şu Kuran vahyedildi... [Enam Suresi, 19]
 
Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki Allah'ın elçisi olan peygambere Allah'ın Kitabı olan Kuran indirilmiştir ve peygamber bu Kitap ile insanlara dini anlatmakla görevlendirilmiştir. Bunu yaparken Kuran'dan en ufak bir sapma göstermemesi konusunda uyarılmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz Maide Suresinin 48. ayetinde görüldüğü gibi peygamberin din alanında verdiği tüm hükümler Kuran'a dayanmak zorundadır. Peygamber bu ayetlerden anlaşılacağı üzere dini anlatırken kendine ait sözlerini, hukukunu ya da öğretilerini değil, Kuran'ı anlatmak zorundadır. İnsanlar peygamberin kişisel fikirlerine ya da hukukuna değil Allah'ın yasasına boyun eğmelidirler. Nitekim peygamber de böyle davranmış, insanlara sadece Allah'ın Kitabı olan Kuran'ı tebliğ etmiştir.
 
Unutulmamalıdır ki Allah'ın elçisine itaat etmek demek, Allah'ın mesajına uymak demektir; çünkü elçi, sadece, Allah tarafından kendisine verileni insanlara yaymıştır, başka bir öğretiyi değil. Zaten ‘elçi'nin kelime anlamı da kendisine ait olmayan bir şeyi başkasına ileten kişidir.
 
Dolayısıyla Yanlış Bilinen Gerçekler Sayfasının adminleri olarak bizler, İslam dini adına uydurulan şeyleri ortaya çıkarıp dini sadece Kuran'a arz eden paylaşımlar yapıyoruz. Paylaşımlarımızda asla "Peygambere uyulmaz" demiyoruz. Aksine bir çok paylaşımımızla Peygamberin Allah'ın elçisi olduğunu ve elçinin ise Allah'ın sözünden asla çıkmayacağını belirtiyoruz. Peygamberimiz Hz. Muhammed Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi asla Allah Adına hüküm vermedi, yalnızca kendisine iletilen mesaj yani Kuran ile Müslümanları uyardı. Bu konuda canımız peygamberimize iftira atanlara ise yine Kuran ile cevap veriyoruz.
 
Bizlere düşen Allah'ın kitabı ile amel edip insanları Allah'ın kitabına davet etmektir. Bu yolda yapılacak en mutlak şey, Allah'ın Kitabını ele alıp tüm ibadetleri, ahlakı, sosyal yaşamı kısacası hayatın hem teorik hemde pratiğini Kuran'a arz etmektir. Bu konuda tüm Müslümanların yapması gereken, "Müslüman" ismi dışında hiçbir isme gerek duymayarak tek din, tek kitap, tek isim etrafında birleşmektir. Kuran'da geçmeyen hususların dinle alakası olmadığını anlayarak Kuran'ın açıklamadığı konularda Allah'ın kendi tercihimizi belirleme hakkını bize verdiğini bilmek ve ona göre bir tutum izlemektir."