|
Açıklamayı şube başkanı Bedri Yamaç yaptı.
Öğretmenlerin zor koşullarda görev yaptığını belirten Yamaç, “Eğitim yılı, başta öğrencilerimiz, öğretmenler, eğitim emekçileri ve veliler olmak üzere, her zamankinden daha zor koşullarda açılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Fazla sayıdaki sınavları eleştiren Yamaç, şöyle devam etti:
“Yeni müfredat öğrenciler yarış atı gibi sınavdan sınava koşturması, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek güvencesiz çalışmaya mahkum edilmesi vb sorunlar, zaten sorunlu olan eğitimin niteliğinin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirecek adımlar atılmaktadır. Bilimsel inceleme ve değerlendirme olmaksızın, pilot uygulama bile yapılmadan hayata geçirilen yeni müfredatın çocuklarımıza verebileceği hiçbir şey yoktur.”
Öğrencilerin sınav stresinden kurtarılması gerektiğini ifade eden Yamaç, şu ifadeleri kullandı:
“İlköğretimden başlayarak üniversiteye kadar, sürekli olarak yapılan sınavlara endekslenmiş bir eğitim sisteminin nitelikli olması mümkün değildir. Eğitim sistemimiz çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmemekte, sadece yapılacak olan sınavlara hazırlamaktadır. Tamamen sınavlara endeksli bir eğitim sisteminde TEOG’un kaldırılıp, yerine başka bir sınav getirmeye çalışmak, eğitimdeki başarısızlığının kanıtıdır. İlköğretimden itibaren üniversiteye kadar yapılan sınavlarda çocuklarımız ve gençlerimiz resmen yarıştırılmakta, birbirleriyle rekabet etmeleri istenmektedir. Sınavlar yoluyla yapılan eleme ve yönlendirmeler, zaten eşit olmayan bir eğitim sistemi içinde yeni eşitsizlikler ve adaletsizlikler yaratmaktadır. Öncelikli olarak yapılması gereken, öğrencilerimizi sınav cenderesinden kurtarmak olmalıdır.”
Eğitimin eşit koşullarda olması gerektiğini ifade eden Yamaç, şunları kaydetti: “Eğitimde önde gelen sorunların çözülememesinin temelinde, eğitimin herkesin eşit koşularda yararlanması gereken temel bir insan hakkı olarak görülmemesi gelmektedir. Eğitim, biliminin temel ilkelerinden birisi olan anadilinde eğitim hakkının yıllardır bilinçli olarak resmi dil ile karşı karşıya getirilerek baskılanması ve reddedilmesinin acısını, tek kelime Türkçe bilmeden okula başlayan çocuklarımız ve öğretmenleri çekmektedir. Okula yeni başlayan çocuklar açısından ekmek gibi, su gibi zorunlu ve temel bir ihtiyaç olan anadilinde eğitim sorununun kalıcı olarak çözülmesi hem anadili Türkçe olmayan çocuklarımızı hem de eğitim sistemini rahatlatacaktır. Yapılması gereken anadilinde eğitim yasağının kaldırılması ve herkesin eşit koşullarda eğitim alması için gerekli somut adımların hayata geçirilmesidir.”
Haber: Adil HARMANCI
|
