Duygu Yönetimi ve Oruç

Bilgin Erdoğan

VAN 16.05.2018 11:03:54 0
Duygu Yönetimi ve Oruç
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Duygu Yönetimi ve  Oruç 

 

 

 

Bir oruç ayı olan Ramazan sinelere rahmet ve idraklere şuur veren muhteşem bir zaman dilimidir. Oruç, kelime olarak diğer dini terimler gibi Türkçemize Fars dilinde ?günlük' anlamına gelen "oruze' kelimesinden geçmiş iken Kur'an'da 13 yerde bu kavram Arap dilinde s-v-m kökünden gelen es- siyam ve sawm gibi sözcükler ile ifade edilir.

 

 

 

S-v-m kökünden gelen 'sawm' kelimesi ayrıca Meryem suresi 26. ayette  ise sükut etme yoluyla söz orucu tutmak anlamında kullanılır. Buradan da anlaşılacağı üzere Ramazan, kendisini inşa etmek isteyenlere duyguları yönetme sanatının öğretildiği bir ta'lim ve terbiye ayıdır.Zira, insanı insan eden irade isimli imkanın hedonizm ve bovarizm gibi modern zaman giyotinleri elinde idam edildiği kirli bir dünyadır yaşadığımız.

 

 

 

 

İrade zafiyetinden kaynaklanan hırsın ve dünyevileşmenin bireyi nasıl kendisine yabancılaştırdığını görebilmek için ne Gustave Flaubert'in "Madam Bovary" isimli romanını ne de Recaizade Mahmud Ekrem'in 'Araba Sevdası' adlı eserini okumaya gerek yok. Hayatın bizzat içine, suç işleme oranlarına ve hapsihanelerde gayet basit nedenlerle özgürlüklerini kaybeden kimselerin nedamet dolu hayatlarına bakmak kafidir.

 

 

 

 

Madem ki suç, irade zaafiyetinden kaynaklanır öyleyse iradeyi güçlendirecek bir eğitime ihtiyaç vardır.

 

 

 

 

Ramazan her yerde olduğu gibi çok uzak beldelerdeki duvarların ardındaki mahkumlar için de bir rahmet ve berekettir ki Amerika hapishanelerindeki müslüman mahkumlar büyük bir coşkuyla ve heyecanla  bu kutlu zaman dilimini genciyle, ihtiyariyla karşılar ve iman ettikleri kitabın gereklerini yerine getirmektedirler.

 

 

 

 

Toplam iki bin yüz kişi olan bir Amerikan hapishanesinde yaklaşık beş yüz kadar müslüman mahkumdan dört yüz otuz kadarı oruç tutturmak için ismini yazdırdı. Hapishane idaresi müslüman mahkumlara yönelik iftar ve sahur hazırlığı içinde. Düşünün ki Amerika gibi bir yerde hatta bir hapishanede dahi Ramazan, coşkusunu ve etkisini tüm ihtişamıyla hissettirebilmektedir.

 

 

 

 

Kendini tutma anlamına gelen ?siyam-oruç' ibadetinin herkese ama özellikle mahkum  olan kimselere yönelik çok mühim işlevleri vardır. Zira hangi suç olursa olsun insanlar bir şekilde duygularının hakimi değil mahkumu oldukları için suç denilen eylemi irtikap etmişlerdir. Zira bir anlık duygu yönetimindeki başarısızlık bir ömür veya uzun yıllar mahkumiyete sebep olabilir.

 

 

 

 

Ne zaman genç yaşlarından beri kendisini demir parmaklıkların arkasında bulmuş müebbet bir mahkumla konuşsam aklıma oruç tutmanın en mühim hikmeti olan duyguları yönetme sanatı gelir. Zira yeryüzündeki duyguları yönetme noktasında hiç bir eğitim oruç tutmak kadar tesirli değildir.

 

 

 

 

Madem ki duygular davranışları doğrudan etkiler ve tetikler öyleyse duygu yönetimi hiç de  hafife alınacak bir eğitim değildir. Mesela öfkesini yönetemeyen bir adam gençlik yıllarındaki irtikap etmiş olduğu cinayetin bedelini bir ömür müebbet mahkumiyet ile ödemektedir.

 

 

 

 

Oysa ki Kur'an ne güzel diyor: "Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız" (Bakara:183) Öyleyse ayetin de açıkça vurguladığı gibi orucun en mühim hikmeti sakınmak ve korunmaktır. O halde oruç, sakınabilmeyi ve korunabilmeyi yani duygularımızı yönetebilmeyi öğreten İlahi bir talim ve terbiye metodudur.

 

 

 

 

İnsan madem ki vahyin beyanınca halife olarak tayin edilmiştir öyleyse vazife-i aslıyesi yönetmektir. Bu yönetme ameliyesi ise evvela kişinin kendisini yönetmesi ile başlar.

 

 

 

 

İnsanın kendisini yönetmesi ise evvela duygularını yönetmesi ile mümkündür.. Ne ki bu yönetme işi sadece açlık ve susuzluk gibi duyguları yönetmekle sınırlı değildir. Zira su ve ekmek bu hayatın ne kadar büyük bir gerçeği ise ölüm dahi o kadar Aziz ve net bir gerçektir. Madem ki ölüm var öyleyse ayrılık var ve madem ki ayrılık var öyleyse hasret var.

 

 

 

 

Hatta hasret sadece ölüm denilen gerçeğin başa gelmesi ile sınırlı değildir. Hayatın her aşamasında firak ve iftirak var. Öyleyse midesi olan için ekmek ve su ne ise yüreği olan için dahi hasret o kadar temel bir duygudur. İşte kanaatimce orucun binlerce hikmetinden birisi de insanı hasret duygusunu yönetmeye hazırlamasıdır.

 

 

 

 

Ey insan ! 'Herşeyin bir zamanı var' demeyi öğretiyor oruç. Lakin bir gün kavuşma var. Tıpkı her oruçlunun iftar ile suya ve hurmaya kavuşması gibi. Zira hasret dünya için ve vuslat ahiret için mukadder bir gerçek.

 

 

 

 

Her insan ister istemez bu dünya hayatında firak ve iftirak duygusunu tadar. Kimisi gurbette ailesini özler. Kimi vefat eden yakınını. Kimi askere giden oğlunu veya kimisi gelin ettiği kızını.. Kim kimi seviyorsa onu.. Sevgi bu hayatın ne kadar gerçeğiyse hasret dahi öyledir..

 

 

 

 

Madem ki oruç bir aşk işidir öyleyse onu ancak aşk diliyle anlatmak gerekir. Zira hasret ve vuslat aşık olmayan bir gönülde olmaz. Sahur Ferhat'ın Şirine ulaşmak için yola çıkması gibi heyacanlı bir gece kalkışı ve gün içindeki imtihanlarımız o yoldaki zorluklar ve meşakkatler ve iftar vakti ise vuslat hali gibidir. Her hasretin bir vuslatı var hakikatini hatırlatarak, rıza-i İlahiye'ye teşvik eder bizi tutan orucumuz.

 

 

 

 

O halde insanın acı çekmemesi için intizarı öğrenmesi elzemdir. Yakup ve Yusuf misalinde olduğu gibi.. Evet, hasret duygusunu yönetmesi gerekiyor kişinin. İşte oruç, onun için tüm inanç nazariyelerinin vazgeçilmez bir ritüeli ve yine Rabbimizin biricik emri.

 

 

 

 

Bir bayram arefesinde, hapishanedeki bir mahkum, benim anne ve babamı hangi aralıklarla ziyaret edebildiğimi sormuştu. Sene de bir defa deyince o zaman senin durumun benimkinden zor zira benim ziyaretime daha fazla geliyorlar dediğini hiç unutmam.

 

 

 

 

O halde hasret duygusunu yönetmek mahkumlar için ne kadar gerekliyse gurbette olanlar için de o kadar kıymetli ve ehemmiyetli bir meziyettir. Lakin daha zor olanı gönüllerdeki hasret sancısını sevdiklerini vefat etmesi vesilesiyle yaşamak olmalı. Öyleyse hasret duygumuzu yönetebilmeyi öğrenmek bizim için ekmek ve su kadar önemlidir.Çünki ölüm isimli firak bu hayatın en büyük gerçeğidir.

 

 

 

 

İbadet'in en temel maslahatı kuşkusuz insanı ahlâken güzelleştirmek ve dahi şahsiyet olarak güçlendirmek içindir. Zaten nasıl kulluk edeceğimizi bize fiilen ve temsilen öğreten o yüksek seciyeli pak nebi "Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" der.

 

 

 

 

Öyleyse oruç tutan insan hâl lisanıyla şunu diyor: Benim dini-ahlaki ilkelerim, kulluk izzetim ve dahi şahsiyetim, arzularımdan, tutkularımdan, ihtirasımdan, eğilimlerimden her türlü isteğimden ve dahi meşru-gayrı meşru duygularımın cümlesinden daha öncelikli, önemli ve muhteremdir.

 

 

 

Evet, oruç duyguları yönetme sanatı ve o bir aşk işi. Onunla öğreniriz biz o kutlu bekleyişi. Zira o mümkün kılar bize vicdanı, rahmeti, şefkati ve asayişi ..