Eyyûb Sultan- Bahâriye Mevlevîhânesi’ndeki sohbet toplantısında 11 Nisan akşamı Marmara- İlâhiyat’ın hocalarından, İslam tarihi sahasındaki araştırmalarıyla bilinen Prof. Adnan Demircan vardı.
14 asır öncesinde yaşanan ve etkileri bugüne de yansıyan ihtilafların ortaya çıkış ve gelişmelerini 1,5 saatte özetlemeye çalışan Demircan Hoca, ‘geçmişte yaşanan ihtilafları bugün de sürdürmenin kimlerin işine yaradığının düşünülmesi ve o ihtilaflarda yaşananların adl-i ilahî’ye havale edilmesigerektiğini’ ifade etti. Bu ihtilaflar yüzünden bütün Müslümanları bir otorite altında toplayabilen bir siyasî birliğin Hulefa’y-ı Râşidîndöneminden sonra pratikte sağlanamadığına dikkat çeken Prof. Demircan, bugün dünyanın her tarafındaki Müslüman halkların dertleriyle dertlenen, onların ızdırabını paylaşıp dünya çapında her platformda, en etkin şekilde dile getiren bir Tayyib Erdoğan’ın olduğunu ve hattâ birçok ülkede insanların, ‘Buradan seçime girse, onu seçeriz..’ dediklerine şâhid olunduğunu, Müslüman halkların halkların maşerî vicdanında böyle bir muhabbet birliğinin oluşmasının da önemli bir olumlu nokta olduğunu’ hatırlattı.
***
O sırada Almanya’dan bir arkadaş cep telefonuma etkili bir alman dergisinden, ‘Die Koalition Schreckens’ (Dehşet Koalisyonu) başlıklı ve ortada Tayyib Erdoğan, sağında solunda Rusya Lideri Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî’nin bulunduğu, üç elin birbirine kavuştuğu fotoğraflı yorumu gönderdi.
Arkasından da, İran’ın 15 yıl dışişleri bakanlığını yürüten Ali Ekber Velâyetî’nin destek için Şam’a gönderildiğini ve ‘Şam Sarayı’nda ‘zamâne Yezidi’ durumundaki Beşşar Esed’le buluşmalarını yansıtan mütebessim fotoğraflar cep telefonuma ulaştı.
***
Hemen ardından da, dünyayı bir nükleer savaşın eşiğine bile getirebilecek bu büyük kriz için Rusya, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arabulucu olarak devrede olduğunuduyurdu, dünyaya.. Ve birkaç saat sonra da, Amerikan başkanlık sarayından, Trump’ın da, Erdoğan’la görüşmek istediği açıklandı ve bu görüşme de sağlandı.
Ancak, bir haramî tâcir gibi, ya da çılgınca veya çocukça yazdığı ve Pentagon çevrelerinde bile ciddiye alınmadığı anlaşılan ‘tweet’leriyle dünyayı ayağa kaldırıp; ‘Rusya hazır ol, en gelişmiş ve çok güzel füzeler geliyor..’ dedikten 24 saat geçmeden, bu kez de, ‘füzelerin ne zaman gönderileceğini belirtmedim, belki de hiçbir zaman..’ gibi hezeyanlar eden Amerikan Başkanı Trump’la konuşup bir ortak karar oluşturmanın zorluğu da ortada..
***
Açıktır ki, maddî açıdan dünyanın iki süper gücü arasındaki ihtilaftaki bu fiilî arabuluculukiçin, en lâyık kişinin Erdoğan olarak görülmesi, Erdoğan’ın şahsiyetli dış siyasetinin meyvelerinden..
Çünkü, Türkiye, NATO ittifakı içinde olsa da; Rusya, Erdoğan’ın ülkesini onların emir kuludurumundan çıkardığını bildiği gibi; Amerikan ve NATO tarafı da, arada bir takım gerilimler olsa bile Türkiye’nin kendilerinden tamamen kopmayıp, Rusya’nın yörüngesine girmediğine olan itimat ile onu bu konuda en münasip isim olarak görüyor bugün..
Tabiatiyle, bunda Türkiye’nin Afrin Harekâtı’nda kendisine hazırlanan büyük tuzağı etkisizleştirmesinin de büyük rolü var. Yoksa, kurtlukkanunundaki kural gereği, zayıf olanı yerler.
***
Bu vesileyle şunu da belirtelim ki, Yemen’den, Hûsî’ler tarafından Suûdî başkenti üzerine fırlatılan uzun menzilli füzeler havada patlatılsa bile, artık ‘drone’ların bile Suûdî rejimi hava sahasına gönderilmesi, giderek bir İran-Suûdî Çatışması’na doğru ilerliyor. Çünkü, İran makamlarının Hizbullah’la eşit gördüklerini söyledikleri Hûsî -Ensarullah Örgütü’ne o silahları verenin kim olduğu belli.. Bu yüzden, İran’la Suudî’lerin bir savaşa sürüklenmekte olduklarının ayak sesleri geliyor.
Böyle bir savaş, Müslüman dünyasındaki bu iki uç kutbun kapışması olur ki, ancak dünyanın bütün emperial güç odaklarını sevindirir.
Hem İran ve hem de Suudî rejimleri tarafından soğuk karşılansa bile, bugün bu ihtilafı yatıştıracak etkinlikte, Tayyib Erdoğan’dan başka bir isim yoktur, bugünkü Müslüman toplumlar içinde..
STAR
