Kurdukları tezgahları korumak adına, geçim kapılarının kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları için, ikballeri adına, putları adına, karanlık yerlerde belki kendilerinin bile, putlarının bile tanımadığı, kendilerini yönetenleri, islam coğrafyasını kan revan eden ve bu kan üzerinden küresel emelleri tıkır tıkır işleyen baronlar adına din mafyasının görünürdeki babaları olağanüstü toplandı!
Hakkaniyetli olalım; içlerinde saf ve iyi niyetli olanlar da vardır. Fakat iyi niyetleri onları mazur kılmaz. Fakat bile isteye, uydurdukları dine Allah'ın dini olan olan İslam'ın adını vererek pazarlayanlar kadar büyük değildir veballeri. Yinede sonuç itibariyle Allah'ın diniyle müslümanlar arasında oluşturulan barikatların birer taşıdır hepside...
Önce ismailağa'nın açıklaması üzerine yazacağımı söylemiştim. Sonra aynı zihniyet sahiplerinin açıklamaları geldi. Daha sonra bu zihniyetin medya yüzleri olan görünürdeki babaları toplandı. Tek tek değerlendirmeye gerek olmadığını düşündüm. Çünkü aynı şeyleri farklı ifadelerle hepsi tekrar etti.
Söyledikleri şunlar;
"Biz kur'an'a tabi olamayız! Kur'an bize tabi olsun!"
"Bizim güncellenmeye ihtiyacımız yok! Herkes kendini bizi esas alarak güncellesin!"
"Eğer bizim duruşumuza zeval gelir, bizim isteklerimiz olmazsa ülke birbirine girer!"
"Eğer Allah'ın tek ilah olduğunun yanına bizim eklediğimiz, "bizim şeyh efendininde o ilah'ın danışmanı olduğu, yeryüzünü yönetirken ona danıştığı" ibaresi kaldırılırsa adamlarımız oylarını size vermez ve iktidarınız tehlikeye düşer!"
"Eğer Kur'an ile bizi güncellemeye kalkarsanız, bizde tarihdeki islamdan ve rasülden daha baskın olan ulularımızla, Emeviciliğimizle, Rabbaniciliğimizle, Arabiciliğimizle, Hasan Sabbahçılığımızla, Fetöcülüğümüzle kendimizi günceller, zamana yaydığımız emellerimizi bu güne çekiveririz!"
"28 şubatta olduğu gibi ellerinde birer odun olan, sünneti sokaklarda "şeriat isterük!" diye inleyip ihya eden sürülerle doldururuz!"
"Tezgahlarımıza zeval gelirse, din pazarının müşterileri dağılırsa, müşterilerin beyinleri kur'an'dan neşet eden, rasülden öğrenilen din ile güncellenmeye girişilirse, bizim ilahların saltanatı yıkılırsa bu ülke cehenneme döner!"
Tüm bunları başka başka kelimelerle söylediler!
Eğer karşılarında Tayyip Erdoğan gibi bir başkan olmasaydı çoktan sokaklara inmişler, çoktan "hilafet!" diye etrafı yakıp yıkmaya başlamışlardı! Çünkü şu anda arka planda kendilerini yöneten asıl babaların Türkiye de bu tür eylemlerin olmasına ihtiyaçları var.
Erbakan rahmetlinin Erdoğan'la aynı kudrette, aynı cesarette ve aynı ferasetde olmaması 28 şubat gibi bir sonla sonuçlanmıştı! O gün ihalenin en büyük sahibi Fetö idi. Onun muadilleri bugün Erdoğan'a rest ile değilde daha yumuşak bir dille daha örtülü ve dolambaçlı yollarla ifade ediyorlar tehditlerini!
Hiç birinin, "Beceremedin çek git!" demeye cesaretleri yok çünkü!
'Sayın cumhurbaşkanım!" diye kıvranarakdan yalakalık etmeye, tezgahlarını korumaya çalışmakla birlikte arkalarında duran babalarının "hükümeti tehdit et!" emrini süklüm püklüm ifadelerlede olsa yerine getirmeye mecbular!
Yani şu anda görünürdeki din mafyasının babaları, görünmeyen asıl babalar tarafından yeniden güncelleniyor! Bakalım nasıl bir tehditle çıkacaklar piyasaya! Zira tezgahlarda kefenler çürümeye, deve sidikleri kurtlanmaya "buharicik dini" yerin dibine batmaya devam ederken, "500 ayet"le değil 6236 ayetle karşı karşıya kaldılar!
İndirilmiş dinde güncellenme konuşulurken, uydurulmuş dinde de konuşuluyor! Ama biz duymuyoruz! Çünkü çok derindeler!
