DİN İLAHİDİR

<> Kur'an ışıktır, akıl da gözdür. İkisi buluşursa görme gerçekleşir ve gerçekler açığa çıkar <>

VAN 18.01.2017 11:35:03 0
DİN İLAHİDİR
Tarih: 01.01.0001 00:00
 DİN İLAHİDİR
<> Kur'an ışıktır, akıl da gözdür. İkisi buluşursa görme gerçekleşir ve gerçekler açığa çıkar  <>
 
İslam ilahi bir dindir. Malum beşeri dinler de vardır. Budizm, Hinduizm gibi. İslam neden ilahi bir dindir peki? Bir ilah tarafından gönderildiği için!
Evet... İslam dini ilahidir! İlahi olan ise ilahi kattan indirilendir. Peki bugün bizim din dediğimiz hususların tamamı, mesela kandiller, mevlitler, zekatın kırkta bir miktar oluşu, sadakanın ömrü uzatması, üç kere "boşol" denince boşanılması, tarikat olgusu, mezhepler gibi daha nice hususlar ilahi kattan mı indirilmiştir?

Madem din ilahidir. Madem ilahi olan sadece ilahi kattan gönderilendir. Malum, ilahi kattan gönderilen de sadece Kur'andır! Peki öyleyse Kur'anda bulunmayan bu gibi yüzlerce husus nasıl din olmuştur?

Bunun iki açıklaması vardır: Ya elçi de din vaaz eder, o da ilahi sayılır yahut elçiye Kur'an dışında da vahiy gelmiştir.

Allah elçisinin beşer ve elçi olduğunu söylüyor. Öyleyse bir beşer elinin ürünü olan ilahi olamaz! Kaldı ki elçi diye nitelenen ve sadece vahye uyması öğütlenen bir peygamberin kendisi din vaaz edemez; etse zaten elçi olmaz; dinin ve hükmün ortağı olur. Bu ortaklığın diğer adı ilahlıktır. 

(Bu arada Peygamber sadece kul ve elçi (abduhü ve resulühü) deyince çoğu kişi hemen bozuluyor, bunu kabul edemiyor. Bunu basit bir işlev, değersiz bir rütbe olarak görüyorlar. İlla ki elçi de tıpkı Allah gibi hüküm koyacak, din tesis edecek! İlla ki elçiyi Allah'a ortak koşacaklar! Aslında bunlar Allah'ın takdirinden rahatsızlık duyuyorlar ve Allah'a elçi olmayı basit bir makam olarak algılıyorlar.)

O halde önümüzde bir seçenek kalıyor: Acaba elçiye Kur'an dışında da mı vahiy geliyordu?

Bu da mümkün görünmüyor çünkü Allah katından Cebrail (AS) aracılığıyla gönderilen tüm vahiyler anında korunmaya alınmış, Kur'anda toplanmıştır. Böyle olsa Allah'ın vahiylerinin bir kısmı korunurken öteki kısmının Kur'an dışında bırakılmış olması gerekir ki bu aklen mümkün değildir. Ne Allah kendi sözlerinin ne de elçi Allah'ın sözlerinin bir kısmına (haşa) öz, öteki kısmına ise (haşa) üvey evlat muamelesi çekmez! Allah katından indirilen yani vahiy olan her şey anında korunmaya alınmış, tek bir harfi dahi değişmeden bugün bizlere kadar ulaştırılmıştır.

Öyleyse önce algıladığımız sonra da yaşadığımız dinde sorun vardır. Öyleyse bugün din dediğimiz hususların önemli bir bölümü tartışmalıdır. Tartışmalı olan hususlar din olabilir mi? Din sadece tanrısal yani indirilen olma özelliğine sahip olmak demek değildir, aynı zamanda kesin bilgi işidir. Tartışmalı, şüpheli olan ilahi değildir, zandır. Zan ise Kur'ana göre gerçekte bir kıymet ifade etmez. Dahası zan Kur'ana göre zan uyulması değil; bizatihi sakınılması gerekendir.

Peki asırlardır bize anlatılan dinde sorun olması akla çok mu uzaktır? Bu alanda bile ne yalanların havada uçuştuğunu yakınen görünce bu asla akla uzak durmamaktadır. 

Dinde sorun olması mümkün değildir çünkü O'nu Allah göndermiştir. Allah'ın sorunlu, eksik, anlaşılmaz, kulunun izahına muhtaç bir din yolladığını düşünmek eksikliklerden münezzeh olan yüce Allah'ın şanına yakışmaz. 

Sorun bu dinin özünde, kendisinde değildir; bize anlatılmasındadır, dinle ilgili olarak zihinlerimizde inşa edilen algılarımızdadır. Sorun dinin kendinde değildir; sorun din algımızdadır. Sorun bizde indirilen dinin önünde ve ötesinde bir din algısı ve anlayışı kuranlardadır. 

Biz asırlardır din olgusunun kendisiyle değil, zihnimizde oluşturulan algısıyla muhatabız! Sorun bu algıda! Algıda sorun olması her zaman için kuvvetle muhtemeldir.

Kutsal din işine beşer eli değdiğinde olgudan uzaklaşıp algıyı din edinmek kaçınılmazdır. Zaten bu sebeple Allah peygamberini sadece kul ve elçi diye tanımlıyor. Elçi yani aldığını aldığı gibi tastamam iletmekle görevli bir haberci. Bir uyarıcı! Uyaracağı kaynak ise Kur'an!

Elçi bile sadece aldığını aldığı gibi tastamam iletmekle görevli bir uyarıcı ve haberciyken din adamı denilen sınıfın din üzerinde yorumlar, analizler, teviller, tefsirler, çıkarımlar yapması yani ilmin verdiği özgüvenle kendilerinde elçiden bile çok öte bir yetki tahayyül etmesi bizim bugün ilahi dinden uzaklaşmamızın, birilerinin zan ve tahminlerini din diye sahiplenmemizin tek nedenidir. 

Biz bugün büyük ölçüde Allah'ın indirdiği saf dini değil; içine beşer eli değmiş, tamamı ilahi olmaktan çıkmış, yarı ilahi yarı beşeri hale dönüştürülmüş karma bir dini yaşıyoruz. 

Din bütünüyle tanrısal yani ilahi olduğu halde bu dinde her şey ilahi değil! Çünkü yaşadığımız bu dinin her şeyi ilaha ait değil; çoğu beşere ait! Dolayısı ile de bu dinde artık Allah dininin tek sahibi değil; üç ortağından birisi yani hissedarı!

Din algımızda sorun var dediğimizde dinin kendisinde sorun var zannettiğimiz, bunu da haklı olarak mümkün görmediğimiz için bu gerçeği anlamaya çalışmaktan ısrarla kaçınmaya devam ediyoruz.



"(Benim görevim,) YALNIZCA ALLAH'TAN OLANI VE O'NUN GÖNDERDİKLERİNİ TEBLİĞ ETMEKTİR........." (Cin Suresi, 23)