“Din Arabın, hukuk sizin, harp Türklüğün” müdür?

İnternette isimlerinin yanına gamalı haç sembolü koyan çocuklar var. Nihal Atsız’ı önemsiyorlar, Hitler’e, Mussolini’ye özeniyorlar. Kafaları çok karışık ama. Aynı anda hem Beşiktaşlı hem Fenerli gibiler. Türkeş’i çok seviyor

VAN 29.11.2015 12:15:34 0
“Din Arabın, hukuk sizin, harp Türklüğün” müdür?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Rusya-Türkiye gerilimi ile ilgili kim ne diyor diye Twitter’da dolanırken isimlerinin yanına gamalı haç sembolü koyan çocuklara denk geldim. Irkçı şeyler yazıyorlardı. Anlaşılmayan değişik kelimeler kullanıyorlardı. Nihal Atsız’ı önemsiyorlar, Hitler’e, Mussolini’ye özeniyorlardı. Çok öfkelilerdi. Takipçileri arasında biraz gezinince bunların birbirinden haberdar olan kendilerine has bir grup olduklarını fark ettim. Twitter öncesinde de vardı böyle arkadaşlar. Hep oldular...


Aslında çok mühim bir grup değiller. Metalci çocukların “ideolojik takılan” versiyonu bunlar. Kaderin bir cilvesi olarak sosyal çevrelerinde dışlanmış, arzu ettikleri ilgiyi görememiş ve bu yoksunluk duygusuyla marjinalize olmuş tipler. Her marjinal gibi toplumda kabul gören bir damardan ilerliyorlar ve neticede o damarı da patlatıyorlar. Bunlar “Türklük” üzerinden ilerleyenler...

Eski ırkçılar biraz daha tutarlıydı. Bunların kafası çok karışık. Aynı anda hem Beşiktaşlı hem Fenerli gibiler. Türkeş’i çok seviyorlar mesela. Eski ağabeyleri sevmezdi. Bilirlerdi aralarında geçenleri. Atsız, Türkeş ile küsken ölmüştü. Hem de sadece fikir ayrılığından değil, araya kan girdiği için... Önceleri Atsızcılarla ülkücülerin fikir ayrılığı vardı ve bu fikir ayrılıkları iki eski dostun da arasını açmıştı. Sonra ise Atsız, dönemin ülkücülerinin “din düşmanı” dedikleri kendi taraftarı bir gencin (iddiaya göre) öldürülmesinden ülkücüleri sorumlu tuttu. İpler orada koptu. Türkeş artık Atsız için “hain” idi. Eski defterleri açtı Atsız. Türkeş’in “zaten 44 sorgusunda da davayı sattığını, bir korkak olduğunu” filan yazdı kendine göre deliller getirerek. 

Sadece Türkeş mi? Sahiplendikleri başka “Başbuğlar” da var. M. Kemal’den hoşlanmayanlara karşı en galiz küfürleri edebiliyorlar. M. Kemal onlar için “Başbuğ Atatürk”. Nihal Atsız’a “manevi oğlum” diyen ve Atsız ile son derece samimi olan “manevi babası” Rıza Nur’un M. Kemal ile ilgili söylediklerinden, yazdıklarından habersiz olmalılar. Çünkü “Atatürk düşmanlarına” sülalecek küfrederken Rıza Nur üzerinden “Atsız Ata” dedikleri Nihal beye de epey küfür etmiş oluyorlar.

Daha da ilginci Muhsin Yazıcıoğlu sevgileri. Şöyle ki, bu arkadaşların bir kısmının açıkça, bazılarının da üstü kapalı bir şekilde İslam ile problemleri var. Bu Atsızcı bir bakış açısı adına tutarlı bir tavırdır. Evet Atsız’ın da, kendi dönemindeki taraftarlarının da, sonraki Atsızcıların da İslam ile problemleri vardır. Dolayısıyla nevzuhur Atsızcılarımızın da şeriatçı olmasını beklemiyoruz. Ancak, bırakın Atsız’ı, rahmetli Türkeş’i bile İslam davası gütmemekle suçlayan ve MHP’den ayrılışını İslami hassasiyetlerle temellendiren Muhsin Yazıcıoğlu’nu bu Atsızcılar nasıl sahiplenebiliyor onu kavrayabilmiş değilim. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Atsızcı çizginin en ciddi düşmanlarından biriydi. Atsızcılar O’nu “Arap emperyalizminin tetikçilerinden” sayıyordu. Rahmetli de bunları her bakımdan sağlıksız görürdü ve hiç sevmezdi. Şimdi bu marjinal çocuklar tarafından sanki “ırkçı, seküler bir lider” muamelesi görmesi şaşırtıcı.

Başlıktaki söze gelelim. Rusya-Türkiye gerilimi olunca bunlar bir taraftan sevmedikleri hükümeti suçlarken bir taraftan da arkadaş gruplarında popüler kültür öğesi olan savaşmak ve şiddet edebiyatı yapmak için bir fırsat bulmuşlar. Atsız’ın meşhur bir şiirinden paylaşımlar yapıyorlar, “Din Arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür” diyorlar. Bu evinden çıkmayan, Playstation’dan vakit buldukça ırkçılık yapan ergen çocuklar savaşa dair kahramanlıklar sergiliyorlar Twitter’dan. İyi de;

1) Bu şiir özendikleri Mussolini’ye hitaben yazılmış bir meydan okuma şiiri. Arada bunların gamalı haç figürlü Nazi Almanya’sına da laf çakıyor. Şiirin tamamını okumamışlar belli ki.

2) Paylaştıkları bu şiir günümüz gerçekleri ile örtüşmüyor. Şöyle ki, bugün Türkmen Dağı’ndaki Türkmenlerin kahramanca mücadeleleri müstesna olmak üzere, “harp” uzun yıllardır “Arabın”. Sadece Ortadoğu’da değil, Afgan cihadında da, Bosna cihadında da, Çeçen cihadında da Türk’ten çok Arap kardeşlerimiz küffarla çarpışıyordu. Yalnızca olumlu anlamda söylemiyorum. Tasvip ettiğimiz yöntemlerle de, tasvip etmediğimiz yöntemlerle de harp meydanlarında Araplar var. Hoş, Atsızcıların söylemleri bir hayli vahşi, yer değiştirecek olsalar IŞİD vahşiliğini aratmazlar ama öyle bir ihtimal yakın gelecekte gözükmüyor. Playstation olmasaydı belki...

Şimdi bu kadar satırı böyle komik bir grup için niye yazdık... Dedim ya her marjinal grup az çok kabul gören bir damardan ilerliyor diye. Bunlarınki de Türklük damarı. İşte bu Türklük damarı bazen böyle karikatürize bir aşırılığa vesile oluyor da, bazen de bu derece karikatürize olmayan aşırılıklara vesile oluyor. Burada rot balans ayarı yapacak olan ülkücü ağabeylerdir. Ey ağabeyler, kafiyeli ve nefse hitap eden şeyler yazıyor diye artık şu “tamam sıkıntılı fikirleri var ama Atsız da bizim bir değerimizdir” hassasiyetinizden vazgeçin. Atsız bir İslam düşmanıdır ve “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” diyenlerin bir değeri filan olmamalıdır. Ortamlarınızda Arap düşmanlığına prim vermeyin. Üç hilalli ecdadımız öyle yapmamış, siz de öyle yapmayın. Türklük vurgusu yapacaksanız ille de, bu çocuklar için “Din de, hukuk da, harp de Türkün” olsun. Çocuklar pırıl pırıl Müslüman olsun ağabeyler. Abuk subuk, dünyada da ahirette de faydası olmayacak girdaplara girmesinler...