Devlet Dine Karışmasın, Fakat Din Satanlara Da Engel Olsun

Ramazan Yaman

VAN 7.11.2017 10:10:51 0
Devlet Dine Karışmasın, Fakat Din Satanlara Da Engel Olsun
Tarih: 01.01.0001 00:00
 O meşhur şahıs neden  uzaklaştırıldı? 

 

Şundan uzaklaştırıldı; Devlet ikinci bir FETÖ vakası yaşama ihtimalini gördü. Kestane pazarında başlayan, sonra tüm Türkiye’yi hipnotize eden bir vaiz vardı; Fethullah Gülen! 

“Ehl-i sünnetin” kalesiydi Gülen! 

Kur’an Müslümanlığının düşmanıydı. 

Tarzı, üslubu o kovulan şahısla aynıydı. 

Şakirtleri tıpkı şimdi onun etrafındakiler gibi hocalarını kusursuz, mükemmel görüyorlardı. 

 

Fethullah Gülen kestane pazarında salya sümük konuşurken, Kur’an’dan ayetler okuduğuna şahit olan bir Allah’ın kulu yoktu! Varsa yoksa peygambere ve sahabeye atfedilen hikayeler.. masallar.. Tıpkı kovulan şahıs gibi!

Bu vatandaşın ovulduktan sonra Kur’an aklına geldi! 

Hayırlı amel biriktirmeyi adam biriktirmeye tercih etti her ikisi de.. Adam biriktirmeyi hayırlı amele araç yapacaklarına, hayırlı ameli adam biriktirmenin aracı bildiler!

Devlet, İzmir kestane pazarından başlayan ve devleti işgal girişimine kadar varacak olan yapıyı fark edemedi. Fakat Samsun’dan başlayan girişimi erken fark etti. Fethullah Gülen’in tahtına göz diktiği her hal ve tavrından aşikar olan, hiçbir referansı ondan farklı olmayan, ağlak üslubundan, talebelerini birer zombiye dönüştürme yöntemine kadar, Kur’an Müslümanlığı düşmanlığına kadar, Buharicilik, Rabbanicilik, Batınilik, mitçilik, sünnetçilik anlayışına kadar, iktidar gücüne yalakalık yapma tarzına kadar, toplumsal olayları istismar etmeye varana kadar Fethullah Gülen’den hiçbir farkı yok. Devlet bunu fark etti. Fakat FETÖ’nün yerine aday olan diğerlerinin timsah gözyaşlarına bakmayın! Onlar bir rakibin yarış dışı kaldığından dolayı çok mutlular!

Devlet kısa zamanda şunları da anlar inşallah;

1) Kur’an’ı temel referans almaktan kaçınan her yapı potansiyel FETÖ, Daiş, Boko haram’dır…

2) Devletle sorunu olan insanların bu tür karanlık yapılardan devletçilik, dincilik, sünnetçilik öğrenip, islam dışı formasyonda bir anlayışa evirildiğini fark etmek devlet olmanın gereklerinden biridir.

3) FETÖ tipi yapıları besleyen dinamiklerin sosyal hayatta, din algılarında, geleneğin içinde, devlet kurumlarında hala var olduğunu ve bu dinamiklerin ortadan kaldırılması için her yapının şeffaf hale getirilip Kur’an’ı referans alan bir tedrisatla donanmaları zorunlu hale getirilmeli.

4) Potansiyel FETÖ'cülerin devlet lehine attığı sloganlar, tarihi Türk şahsiyetlerine atıf yapmaları, “Malazgirt, Fatih, Ulubatlı vs.” gibi kendilerini gizlemeye, toplumu su-istimal etme yöntemiyle kendilerine ısındırmaya yarayan söylemlerine karşı müteyakkız olunmalı. Tesettür ve kadın konusunda, okullar konusunda yaptıkları açıklamaların, söyledikleri sözlerin arka planı mutlaka değerlendirilmeli. Zira hakkı söyleyip batılı kastediyorlar çoğu zaman..

5) Bunların yaptığı sahabe istismarının, peygamber, hadis, sünnet istismarının sonu mutlaka ruhbanlığa çıkıyor. FETÖ gibi yapılar bu kavramlar ve kutsallar üzerinden kendilerini ilahlaştırıyorlar. Kur’an’ı devre dışı bırakıp, “sünnetçilik” üzerine, “sahabecilik” üzerine, tarikatçılık üzerine, mezhepçilik üzerine bina edilmiş din anlayışı karıncayı incitmeyen ama, insanları katlederken kılı bile kıpırdamayan şakirtler müritler üretiyor!

6) Son kovulan şahıs benzeri kişiler etraflarına topladıkları insanları Allah’ın kulu değil, kendi köleleri olarak görüyorlar. Sorgulamaya kapalı, aklı iğdiş edilmiş, “kutsal önder” teorisiyle yetiştirilen insanlar küresel güçlerin yönlendirmesine ve istismarına açık hale geliyorlar. Ve bizzat bu tip topluluklar eliyle islam ümmeti etkisiz hale getiriliyor. Allah’ın emrini şeyhin-hocanın emri yanında teferruat gören insan tipleri küresel güçlerin en çok arzu ettiği tiplerdir.

7) Devletin kovdukları, kovulunca çok üzülmüş falan değillerdir! Aksine şartların değişmesini beklemekte ve şartlar müsait olduğunda bu kovulma işini bir silah olarak kullanıp, kendisinin ne kadar önemli ve “hakkın yanında” duran bir adam olduğu üzerinden cahil halkı kandıracak ve amacına ulaşmak için istismar edecektir. Bu yönüyle Fetönün yerini dolduracak en güçlü aday olarak kendilerini görmektedirler.

8) Sadece kovulanlar değil, sivil toplum kuruluşu adı altında, cemaat adı altında insanların dinini imanını çalan, kendine bağlılığı Allah’a bağlanmanın olmazsa olmaz şartı olarak gösteren şarlatanları da denetlemek ve faaliyetlerini, tedrisatlarını incelemek gerekir. Herkes açık ve denetlenir, hesap verebilir duruma getirilmelidir. Her yapının bütçesi, nereden kazandığı, ne kazandığı, nereye harcadığı Müslümanların paralarının nerelere kullanıldığı devlet tarafından denetlenmelidir. Müslümanların parasının İslama kurşun olarak dönmesi engellenmelidir. Fetö topladığı paraları nerelere harcamışsa bunlarında harcamalarının önünde bugün itibariyle hiçbir engel yoktur!

9) Devlet din diyanet işlerine karışmasın; fakat din adına kimin ne yaptığına, neleri öğrettiğine, referanslarına karışması hem milli hem dini bir görevdir. Sahtekar ve şarlatanları başka kim denetleyecek? Bunu dini yapıların kendi insiyatiflerine bırakmak, İŞID, FETÖ, Bokoharam, Taliban tipi yapıların gelişmesine ve büyümesine zemin hazırlamaktır. Unutmayalım; fetö asıl gücünü muhafazakar bir iktidar zamanında devşirdi ve darbe yapma girişimine seküler-laik iktidarlar zamanında cesaret edemedi. Muhafazakar iktidar döneminde fetö tipi diğer yapılar güçlerinin zirvesine gelmiş durumda. Sadece teşhis koyup “merdiven altı yapılar!” demek yetmiyor! Bu yapıların iktidar içindeki üyelerine aldırmadan, oy hesabı yapmadan bir hal çaresine bakmak gerekiyor.

Devlet ilahiyat gibi, imam hatip gibi kendisine bağlı yerlerdeki eğitim sistemini ve eğitim sorunlarını iyileştirmek, Kur'an'i noktaya, hakiki sünnete, adil bir seviyeye getirmek zorunda. Yoksa, buralardaki eksiklikleri bahane edip, Daişleşen, fetöleşen, boko haramlaşan, Talibanlaşan merdiven altı yapılar varlığını sürdürmeye devam edecek, dinimizi kah nalın edip, kah yanmaz kefen edip, kah vahiy aldığını iddia edip pazarlamaya devam edeceklerdir!

Dine darbe yapıldığında müdahale edilmeyip devlete darbe yapılmaya kalkıldığında müdahale etmek ne akli, ne adil, ne insani, ne de İslamidir. Allah’ın dininin kimsenin tekelinde olmadığı ve üzerinden geçinilecek, adam devşirilecek güç devşirilecek bir olgu olmadığı tüm camialara her yöntem kullanılarak izah edilmelidir.