DENKLEMİ TERSTEN KURMAK

Vahap COŞKUN

VAN 10.02.2016 10:45:19 0
DENKLEMİ TERSTEN KURMAK
Tarih: 01.01.0001 00:00
 PKK ve HDP’nin süreçten dışlanması yanlış. Başbakan planı açıklamadan önce bölgeden gelen işadamları, esnaf temsilcileri ve sivil toplum örgütleriyle görüştüklerinde onlar da bir hususun altını önemle çizdiler. Ortak kanaatleri, çatışmasızlık halinin sağlanmasının bir aciliyet kesbettiği ve anılan tedbirlerin iş görmesi için öncelikle silah susması gerektiğiydi. Bunun için de diyalog kanalları açık tutulmalı, HDP ve PKK ile görüşülmeliydi. Çözüme buradan ilerlenebilirdi. Hükümet ise farklı bir noktada; ancak PKK’nin silah bırakacağını ilan etmesi ve yurt dışına çekilmesi halinde görüşmelerin başlayabileceğini söylüyor. Oysa burada denklem tersten kurulabilir ve çatışmaları bitirmek için görüşmelere başlanabilir. Doğru olan da bu.  
Başbakan Ahmet Davutoğlu 5 Şubat’ta Mardin’de “Terörle Mücadele Master Planı”nı açıkladı. Plan 10 ana başlıktan oluşuyor, psikolojiden ekonomiye, sosyal rehabilitasyondan kentlerin imarına kadar birçok hususu kapsıyor. Genel bir değerlendirme yapıldığında öne çıkan birkaç noktadan bahsedilebilir:
1990’larda devlet meseleyi tamamen bir asayiş parantezine sıkıştırıyor ve diğer boyutları elinin tersiyle itiyordu. Hatta sorunun güvenlik harici siyasi ve içtimai yönlerine dikkat çekenlere kem gözlerle bakıyordu. Ama sonradan yaşanalar bunun yanlış olduğunu Birçok alanı ilgilendiren ve çok taraflı tedbirleri gerektiren bir problemin tek bir noktaya sıkıştırılması, çözümden ziyade çözümsüzlüğü derinleştirdi.
30 yılı aşkın savaş sürecinde hem PKK, hem de devlet değişti. Deklere edilen yeni plan devletin eski yanlış politikadan bazı dersler çıkarıldığını gösteriyor. Devlet halkı yanına çekmeden ve salt kaba kuvvete dayanarak üstünlük kazanmasının mümkün olmadığını yakından tecrübe etti. Son çatışma döneminde devlet ahlaki olarak üst bir noktada olduğu kanısında, bunu bir fırsat olarak değerlendiriyor. Çatışmanın mağduriyetlerini gidererek, psikolojiyi onararak, ekonomik iyileştirmeler yaparak,  tahrip edilen kent merkezlerini yeniden inşa ederek ve diğer sorun alanlarını kapsayan tedbirler alarak da bu üstünlüğünü perçinlemeyi düşünüyor.
POZİTİF GÜNDEM
Mesele her çatışma sarmalına girdiğinde devlet demokratikleşmeye sırtını çevirirdi, talepleri baskılardı ve askeri tedbirlere ağırlık verirdi. Keza güvenlik güçlerinin şevkini kırmamak adına demokrasi kelimesi pek ağızlara alınmaz, demokrasinin bahsi bile edilmezdi. Master planın farklılaştığı noktalardan biri de bu. Hükümet, güvenlik önlemlerinin yanı sıra yasal ve anayasal düzeyde demokratik düzenlemelerin de yapılacağını, bu bağlamda yerel yönetimlerin yetkilerinin de artırılacağını ifade ediyor.
Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini çatışmalara ve çatışmadaki tarafın tavrına bağlanması, bir adım atmak için çatışma sonrasının beklenmesi büyük bir hataydı. Bu çatışma ve şiddete meşruluk zemini oluşturuyor, kaydedilen herhangi bir ilerlemenin ancak bu sayede mümkün olabildiği fikrini zihinlere yerleştiriyordu. Eğer hükümet gerçekten taahhüt ettiğini gerçekleştirir, önüne pozitif bir gündem koyar ve talepleri karşılarsa hem PKK’nin gündemine takılmaktan kurtulur, hem de kazanımların ancak silah yoluyla alındığına dair algının tesirini düşürür.
Kâğıt üzerinde iyi bir plan hazırlamak önemli. Keza planın statik değil dinamik bir öz içerdiği ve alanda görülen ihtiyaçlara binaen değiştirileceğinin belirtilmesi de. Ancak belirleyici olan söz konusu planın sahaya ne kadar aktarılacağı ve planı tatbik edecek tüm görevli ve bürokratların buna ne kadar intibak edeceğidir.  Planın halkta karşılık bulup bulmamasını tayin edecek olan uygulamada açığa çıkacak zihniyettir.
MUHATAPSIZ ÇÖZÜM
Hükümet süreci her kesime açık hale getireceğini belirtiyor. Ancak burada en önemli eksiklik HDP ve PKK’nin görüşmelerin dışında bırakılacak olması. Hükümetin hesabı, bazı ekonomik ve demokratik hamlelerle PKK ve HDP’nin tabanını zayıflatmak.
PKK ve HDP’nin süreçten dışlanması yanlış. Başbakan planı açıklamadan önce bölgeden gelen işadamları, esnaf temsilcileri ve sivil toplum örgütleriyle görüştüklerinde onlar da bir hususun altını önemle çizdiler. Ortak kanaatleri, çatışmasızlık halinin sağlanmasının bir aciliyet kesbettiği ve anılan tedbirlerin iş görmesi için öncelikle silah susması gerektiğiydi. Bunun için de diyalog kanalları açık tutulmalı, HDP ve PKK ile görüşülmeliydi. Çözüme buradan ilerlenebilirdi.
Hükümet ise farklı bir noktada; ancak PKK’nin silah bırakacağını ilan etmesi ve yurt dışına çekilmesi halinde görüşmelerin başlayabileceğini söylüyor. Oysa burada denklem tersten kurulabilir ve çatışmaları bitirmek için görüşmelere başlanabilir. Doğru olan da bu.
Yeniyüzyıl/ Vahap COŞKUN