ÇÖZÜM SÜRECİ, SİLAHSIZLANMA VE KORUCULAR

Bekir AYDOĞAN

VAN 6.03.2015 10:03:09 0
ÇÖZÜM SÜRECİ, SİLAHSIZLANMA VE KORUCULAR
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye binlerce kayıp verdiği, binlerce canını kaybettiği bu büyük sorunun çözümü için son yıllarda adım adım ilerlettiği çözüm sürecinde önemli bir ivme yakaladı. Söz konusu ivmenin sürdürülebilirliğinin, bölgede sağlanacak genel bir silahsızlanmadan geçtiği aşikar. Bu kapsamda PKK’nın silahsızlandırılmasına eş zamanlı olarak silah bırakacak korucuların alternatif sivil iş alanlarında istihdam edilmesi, bölgede lokal çatışmaların, adam kaçırma, kan davası gibi şiddetle sonuçlanan anlaşmazlıkların önlenmesini sağlayacak.  

  Türkiye son 12 yılda terörün sonlandırılması, toplumsal bütünleşmenin sağlanması ve Kürtlerin ülkeye olan aidiyetlerinin güçlendirilmesi için pek çok adım attı. Eşit yurttaşlık prensibi doğrultusunda atılan bu adımlar, eski devlet aklının halkına uzak ve dışlayıcı duruşunun yanı sıra, toplumun farklı kesimlerinin taleplerini görmezden gelen alışkanlıklarını da topyekün değiştirdi.

Çözüme Giden Adımlar Türkiye’nin en köklü sorununu çözmeye yönelik atılan çözüm adımları, bir yandan askerin siyaset, yargı ve gündelik hayattaki etkisi ve vesayetini ortadan kaldırırken, diğer yandan ülkede genel kapsamlı bir sivilleşmenin önünü açtı. Bu doğrultuda yıllardır yürürlükte olan Olağanüstü Yal Yasası (OHAL) kaldırıldı, DGM’ler ilga edildi. Faili meçhullerin, işkencelerin, mafya ve çetelerin etkisinin yaşandığı günlerin geride kalması için hem yasal önlemler alındı, hem de büyük ölçüde toplumsal bilinçlenme sağlandı. Üniversitelerde kıyafet serbestliği, üniversiteye girişte katsayı eşitsizliğinin ortadan kaldırılması gibi adımlarla eğitim hayatı kolaylaştırıldı.

Azınlık vakıflarına ait mülklerin iade edildiği, toplumun farklı kesimlerinin özgürlük alanlarının genişletildiği bu süreçte tutuklu ve hükümlülerin haklarının iyileştirilmesine yönelik de adımlar atıldı. Demokratikleşme sürecinin bir devamı olarak başlatılan Çözüm Süreci kapsamında da önemli gelişmeler kaydedildi. Bu adımların en önemlisi ise ana dilin kullanılmasının yasal zemine taşınması oldu.

Ana dilin öğretilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak okullarda seçmeli derslerin müfredata dahil edilmesi, ilgili dil enstitülerinin ve kursların açılması, anadilde savunma ve siyasi propaganda hakkının verilmesi, televizyon kanallarının açılması, yerleşim yerlerine eski isimlerinin iadesi gibi pek çok gelişme ile farklı dil ve lehçelerin önü açılmış oldu. Öte yandan, geçmişte kamu yatırımlarında görmezden gelinen bölgelere demokratikleşme adımlarıyla eş zamanlı olarak pek çok altyapı hizmeti sunuldu. Bu bölgelerde havalimanları, kara ve demir yolları inşa edildi, kalkınma ajanslarıyla girişimcilik desteklendi. Terör nedeniyle boşaltılan köylere geri dönüşü hedefleyen projeler hayata geçirildi. Çözüme giden süreçte yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, terör mağdurlarının yasal güvence altına alınması, Akil İnsanlar Heyeti’nin çalışmalarıyla Çözüm Sürecinin halka anlatılması gibi çok yönlü çalışmalar gerçekleştirildi.

Çözüm, Devlet Politikası Oldu Bugün artık Çözüm Sürecinden kalıcı bir barışın doğmasına yönelik politikaların şekillendiği bir süreç yaşanıyor. Yıllar önce Oslo’da başlayan görüşmeler İmralı’da devam ediyor. BDP/HDP’nin yanı sıra MİT/KDGM gibi devlet kurumları da bu süreçte görüşmelere katılıyor. Sürecin garanti altına alınması için ‘Çözüm Süreci Yasası’ olarak bilinen “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” Meclis’te kabul ediliyor. Çözüm Süreci Kurulu oluşturularak süreç devlet politikası haline getiriliyor. Hükümet ve HDP’nin ortak açıklamasıyla PKK’nın silahsızlanması için tarihi çağrı yapılıyor.

Tüm bunlar yapılırken şüphesiz iç politika ve dış politikada birçok etken dikkate alınıyor. Demokratikleşme sürecinin akamete uğramasını hedefleyen -içeriden ve dışarıdan- çeşitli darbe girişimlerine rağmen süreç bugün silahsızlanmanın konuşulduğu önemli bir köşe taşıyla sağlamlaştırılmak üzere. PKK’nın silahsızlanması için önümüzdeki süreçte önemli adımlar atılması bekleniyor. Silahsızlanma sonrası örgüt militanlarının durumu, ülkemize döneceklerin nasıl karşılanacağı, suça karışmayanların rehabilitasyon süreci, suça karışanların yargılanması ve bölgede hiçbir örgüt ve grubun halkın üzerinde silahla otorite kurmaması gibi birçok konu konuşulacak. Korucular Ne Olacak? Devletin son yıllarda önemle yürüttüğü demokratikleşme politikalarının bir meyvesi olarak Çözüm Sürecinde silahsızlanmanın konuşulduğu bugünlerde, terörle mücadelede yıllarca görev almış binlerce korucunun durumu gündemde yer buluyor.

Korucular, kendilerinin de sürece dahil edilmesini, çalışma şartlarının kolaylaştırılmasını (sigorta/memurluk) ve silahsızlanma sonrası iş güvencesi isterken PKK’nın silahlar bırakıldıktan sonra kendilerine yönelik kan davası güdebileceği endişesinin giderilmesini de istiyor. Terörle mücadelede asker gibi devlet güvencesinde olmayan, yaşadığı yeri/evi belli olan ve PKK’nın her an tehdidini üzerinde hisseden korucuların hem iş hem hayat güvencelerinin sağlanması başından beri kararlı ve iradeli yürütülen sürecin başarısını keskinleştirecek önemli bir boyut olarak duruyor. Bölgede korucu olan aileler, aşiretler olduğu gibi PKK’ya destek veren gruplar ve aşiretler de var. Örgütün silahsızlanmasına müteakip korucuların da silahsızlandırılması ama bunu yaparken yıllarca terörle mücadelede kah askerin yanında kah tek başına kendisini ve ailesinin can güvenliğini tehlikeye atarak mücadele eden korucuların verdiği desteğe uygun bir formatın geliştirilmesi gerekli.

Bunun yanı sıra korucular arasında geçmişten beri devletin desteğini hissederek bölgede silah zoruyla sivil halka baskı yapan, yeterince denetlenmediği için köy baskını (Bilge Köyü Katliamı), kaçakçılık, kız kaçırma, azınlıkların (Süryani) köylerini ilhak etme gibi yasa dışı faaliyetlere yönelen kişi ve grupların verdiği zararın da altı çizilmeli. En nihayetinde bölgede güvenliği sağlayacak tek gücün devlet olması ve bölgede geçmişten gelen husumetlerin sonlandırılması, suça karışan, kan davası veya toprak anlaşmazlığı yaşayan/yaşayabilecek korucu ve PKK eğilimli aşiret ve grupların Çözüm Sürecinin zarar görmemesi ve bölgede huzurun sağlanması için doğru bir politika ile silahsızlandırılması gerekiyor. Bölgede genel bir silahsızlandırma üzerine kurulu çözüm stratejisinde korucuların silah bırakacakları sivil istihdam alanlarına yönlendirilmesi tam da bu sebeple önem taşıyor. Ancak doğru bir silahsızlandırma politikası yürütüldüğünde korucuların hem geçimlerini sürdürebilmeleri, hem de mikro düzeyde yaşanması muhtemel çatışmaların önlenmesi sağlanabilir.

Bu süreçte PKK’nın köy ve kentlerde kurduğu paramiliter yapılarının da lağvedilmesi korucuların güvenle silah bırakması için ayrı bir önem taşıyor. Kürt Hareketi Korucuları Dışlamamalı Koruculuğu seçen Kürtlerin PKK tarafından Kürt halkına ‘ihanet’ ile suçlandığı bir gerçek. Nasıl hükümet Çözüm Sürecini ülkenin batısına, milliyetçi hassasiyetleri haiz vatandaşlarımıza anlatıyorsa, Kürt hareketinin de korucuları ‘düşman’, ’hain’ gibi ifadelerle anıp Kürtler arasında nefret tohumları ekmekten vazgeçip barış ortamının sağlanması için ellerini bu konuda taşın altına koymaları ve bölgenin huzuru için ayrıştırıcı değil bütünleştirici politikalar geliştirmesi gerekiyor.

Türkiye binlerce şehit verdiği, binlerce canını kaybettiği bu büyük sorunun çözümü için son yıllarda adım adım ilerlettiği Çözüm Sürecinde önemli bir ivme yakaladı. Söz konusu ivmenin sürdürülebilirliğinin, bölgede sağlanacak genel bir silahsızlanmadan geçtiği aşikar. Bu kapsamda PKK’nın silahsızlandırılmasına eş zamanlı olarak silah bırakacak korucuların alternatif sivil iş alanlarında istihdam edilmesi, bölgede lokal çatışmaların, adam kaçırma, kan davası gibi şiddetle sonuçlanan anlaşmazlıkların önlenmesini sağlayacak. Barış kapsamında korucuların güvenle silah bırakması için PKK’nın silah bırakması kadar, korucuları tehdit eden ve sivil halkı baskı altında tutan örgüt yanlısı paramiliter yapıların dağıtılması da gündemde olacak. Bu sayede halk üzerinde silahla baskı kuran tüm yapılardan arındırılacak olan bölge, daha güvenli bir hale gelecek. .iktibasdergisi 

Yenişafak/ Bekir AYDOĞAN