“Çocuklar Camide” peki gençler nerede?

Fatma Barbarosoğlu

VAN 1.06.2018 12:06:45 0
 “Çocuklar Camide” peki gençler nerede?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Çocuklar Camide” peki gençler nerede?

Üst düzey yönetici. Anlattıklarına şaşırmamı bekliyor. “Eleman almak için basit bir sınav yaptık. İstanbul’da beş tarihi cami ismi sayın dedik. Sayan olmadı. Kelime-i Şahadet getirin ve anlamını söyleyin dedik. Söyleyebilen olmadı.”

“Şaşırmadım” dedim. Bu defa şaşırmamama şaşırdı. “Bütün bunlara şaşırmıyorsunuz öyle mi!”

Bütün bunlara şaşırmıyorum. Hayretimi imha eden olayları tarihten nakledeceğim. Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam’ından. Şevket Süreyya “Peygamber Ocağı”nda erlere sormuştu: Peygamberimiz’in adı nedir diye. Bilen çıkmamıştı. Kimi Ali demişti kimi Ömer.

Şevket Süreyya’nın bu satırlarını ilk okuduğumda Şevket Süreya’nın yazdıklarına inanmamak/maksatlı bulmak üzerinden bir “duruş” belirledim. Nasıl olurdu da dini bütün Anadolu halkı için böyle bir “iftira”da bulunabilirdi.

Zamanla bunun nasıl “böyle” olduğunu anlamaya başladım.

İnsanların dinini öğrenmeleri, kurumsal değil kişiye odaklı olmuştu. Köyünde kentinde sorumluluk sahibi mümin bir zatın tedrisatından geçen kişiler dini bilgilerini doğru bir şekilde öğreniyordu. Ama böyle bir kişinin eğitiminden mahrum kalanlar hakikaten tam bir cahil olarak kalıyordu. Dolayısıyla aynı zaman dilimi içinde bazı köylerden hafızlar, alimler çıkarken bazı köylerden İslam’ın beş şartını bilmeyen insanlar çıkabiliyordu.

Osmanlı o dönemde matbuat modernleşmesinin sıkıntılarını yaşıyordu, biz bu dönemde dijital modernleşmenin sıkıntılarını yaşıyoruz.

Üst düzey yönetici sözümü tamamlamamı bekleyemedi. “Hayır hayır bunlar kırk yaşın üstündeki kişiler ” dedi.

Fark etmez. Dijital kültür, kullandığımız aletler yüzünden zihinde hiçbir bilginin kalmasına müsaade etmiyor. Bu bahsettiğiniz kişiler cep telefonunda haber takip ediyor, sosyal medya hesabı kullanıyor, hiçbir şeklide kitap okumuyor hakiki sohbet meclislerinden uzak duruyorsa bu netice kaçınılmaz.

- II -

Ramazan-ı şerifin yarısını geride bıraktık. Ramazan vesilesiyle camiler cemaat noktasında zenginleşiyor. Ama Hoca Efendiler cemaatinin bilgisini arttırmak için ne kadar çaba sarf ediyor?

Dijital kültür cami cemaatini de ziyadesiyle olumsuz yönde etkiliyor. Namaz kılarken çalan cep telefonuna cevap verenler- ben şimdi cemaatle namaz kılıyorum-, mukabele okurken sosyal medya hesabına girip çıkanlar...

Cep telefonu ile cami adabı konusunda ne kadar çok tebliğe ihtiyaç var!

Namaz kılınırken cep telefonundan gelen oynak bir hava, atmosferi ele geçiriyor. Namaza durmadan önce cep telefonlarını sessize almak konusunda tutuk davranan cemaat, hiç olmazsa oynak havalı cep telefonu sinyalinden vazgeçse.

İlçemizde kadın cemaat, erkek cemaatinden daha fazla. Kadınların yanında nadiren de olsa genç kızlar var. Fakat erkek cemaat arasında genç erkeklere pek tesadüf etmiyor olmak şaşırtıcı bir durum değil mi?

Geçen senelerde DiB, “Çocuklar Camide” kampanyası başlatmıştı. Çocuklar camide. Her akşam bir kaç kız çocuğunun evcilik oyunu eşliğinde kılıyoruz namazlarımızı. Lakin gençler camide değil. Peki, gençler nerede?

Bazı geceler gençlerin nerede olduğuna yakından şahitlik ediyoruz. Biz içeride namaz kılarken onlar kapının önünde top oynuyor. Yan taraf park olduğu halde parkı karanlık buluyor olmalılar ki, caminin kapısının önünde kendilerinden geçmişçesine top sektiriyorlar.

Cemaat namaz kılarken orada top oynamamaları gerektiğini bu gençler kimden öğrenecek? Nasıl öğrenecek?

Namazı huşu ile ve dosdoğru kılmak noktasında tekrara dayalı vidyolar ile bir parça yol alınabileceğini düşünüyorum.

Dijital kültür ile kadim kültürün âdâb-ı muaşeretini bir şekilde buluşturmamız gerekiyor.