Çember daraldıkça, mes’ele daha da girift hale geliyor..

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

VAN 22.02.2018 09:32:29 0
Çember daraldıkça, mes’ele daha da girift hale geliyor..
Tarih: 01.01.0001 00:00
 250 yıl öncelerde İran’da hükûmet eden ve büyük bir güç haline gelen Avşar Hanedanı’nın da kurucusu olan Nâdir Şah’ın ilginç bir hikayesini aktaralım, önce.. 

Nâdir Şah, tahta çıkar çıkmaz, ülkesinin her zaman problemli köşelerinden bir bölgede yine isyan çıkar. Genç Şah’ın tecrübesizliğinden istifade edilmek istenir. 

Nâdir Şah da ordularının başında, hemen o mıntıkaya gider. Ama, isyancılar kaçarcasına dağlık bölgelere çekilirler, Nâdir Şah da pervasızca ilerler. Amma, isyancıların geri çekilmesi taktik gereğidir. Nadir Şah ve ordusu kuşatılır. Perişan olan Nâdir Şah, yırtık- pırtık urbalar içinde ve yalın ayak, yağmurlu- çamurlu dağlık bölgelerden gizlice kaçar ve bir köye ulaşır ve bir evin kapısını çalar. Bir yaşlı kadın kapıyı açar. Nâdir Şah, ‘Bu tanrı misafirine bir tas sıcak çorban bulunur mu ana?’ der. 

Yaşlı kadın, ‘buyur’ der ve biraz sonra bir tas sıcak çorba getirir. Nâdir Şah, kaşığı daldırır çorbaya ve bir kaşık çorba alır, ama, ağzı haşlanır, hohlayıp pohlar... Yaşlı kadın ise, ‘Oğlum, Nâdir Şah gibi ateşin ortasına dalınır mı?. Şöööyle, kenarından yavaş yavaş, alıştıra-alıştıra iç..’ der.. 

Nâdir Şah, o köylü kadından gereken dersi alır.. Tahran’a döner.. Yeni bir ordu ile tekrar gider isyan bölgesine.. İsyancılar aynı taktiği uygularlar, ama, Nâdir Şah, bu kez, ateşin içine dalmaz.. İsyancılar kaçıyor gibi yaparak geri çekilirler, ama, o da onları takip eder ve sonunda isyancılar yenilir. Nâdir Şah da Tahran’da tabiatiyle büyük törenlerle, övgülerle karşılanır. 

Nâdir Şah, sonu gelmez övgüler karşısında, ‘Bu övgülere ben değil, filan bölgedeki bir köylü kadın müstehaktır, çünkü savaş taktiğini ben ondan öğrendim..’ der. 

*** 

Qıssa’dan hisse.. 

‘İnsan qıssa’dan hisse alırmış, ne masal şey.. /Beş bin yıllık qıssa yarım hisse mi verdi..

/Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, / İbret alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi?‘ diyordu ya Âkif merhûm.. İşte öyle.. 

Görülüyor ki, Afrin’e gönderilen ordu, en ince savaş taktiklerinin göz önünde bulundurmuş.. 

Elbette sıcak köşelerine kurulup, bu soğuk havada yağmurda, çamur içinde savaşın ne ve nasıl olduğunu, hele de savaşı bilgisayar oyunlarından öğrenenlerin kestikleri ahkâmla anlamak zor, hattâ imkansız.. 

Şair ne diyordu, ‘Bu vatan, bencileyin düşmanı rüyâda değil, topun namlusundan görenlerindir..’

Evet, bu memleket savaş sırasında Müslüman halkın olmuştur; savaş bitince ise, genelde, Müslüman halkla savaşmak ihanetini meslek edinenlerin , onları aşağılayanların.. 

Ama bu kez öyle olmayacak, inşaallah.. Çünkü, Müslüman halkımızın bizzat kendi içinden yetiştirip takdir-i ilahînin de sevkıyle ülkenin başına geçen bir evlâdı eliyle yönetiliyor.   

***   

Haa, bu noktada bazıları türkçü, bazıları kürdçü duygularla, etnik mensubiyet duygusuyla konuyu asıl mecrasından saptırıyorlar. Kendilerini İslam’a nisbet eden niceleri de, bakışlarını kendilerince İslâm’a göre ortaya koyuyorlar, ama, İslâmî düzen adına söyledikleri, Asr-ı Saadet’den sonra hemen hiç gerçekleşmedi. 

Türkiye’nin kendisine sıçrayacağını bildiği bir yangına, önceden müdahale etmek istemesi, devletlerin kendilerini koruma reflekslerinin tabiî bir gereğidir. 

Batı’lı emperial güçler Suriye’de kendi stratejik menfaatlerini korumak için burada cirit atar veRusya, Ortadoğu sahnesine yeniden dönmek imkânını gözetlerken.. 

İran Yönetimi de, ortak sınırının olmadığı Suriye’ye Ortadoğu’nun manivelâsını ele geçirmek hesabı veya hayaliyle Beşşâr Esed’in Baasçı diktatörlüğünü korumaya çalışırken.. Türkiye’nin, 400 yıllık bir birlikteliği ve bugün de 910 km.’lik bir ortak sınırının bulunduğu Suriye Buhranı karşısında eli böğründe beklemesi devlet mentalitesi açısından normal olmazdı. 

Ve bugün, görmekteyiz ki, bütün emperial güçler, Afrin’den çekilmesi Türkiye’ye çağrısı yapıyorlar. Afrin’de çember daralırken, diplomatik çember de daralıyor. 

Ancak, geri vitessiz bir savaş arabasındaysanız, çareniz tektir: Olmak ya daolmamak!.   

***   

NOT: 23 Şubat Cuma akşamı, Eğitim-Birsen’in davetlisi olarak, Çorum’da olacağım, inşaallah..