Cari açığın azaltılması mümkün mü?

ŞahapKavcıoğlu

VAN 17.04.2018 09:40:13 0
 Cari açığın azaltılması mümkün mü?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Cari açığın azaltılması mümkün mü?
2017 yılında ülkemiz ekonomisi yüzde 7.4 oranında büyüdü. Buna karşın elde edilen bu güçlü büyümenin cari işlemler açığını arttırıcı yansımaları oldu. 47.1 milyar $’lık cari açıktaki bozulmayı en çok etkileyen unsurların başında altın ithalatı ve petrol ile birlikte emtia fiyatlarındaki artışlar yer almaktadır.


Bu bozulmaya altın ve enerji ithalatı hariç baktığımızda ise cari işlemler açığının nispeten sınırlı olduğunu görüyoruz.

2018 yıl geneli için de cari açıktaki gelişmeye baktığımızda, olumlu ve destekleyici kalem elbette yine ihracat. İhracat, güçlü seyir küresel talep koşullarından ve büyümeden olumlu anlamda etkileniyor. Özellikle ihracattaki en önemli partnerimiz olan AB ekonomilerinin toparlanması, ihracatımızdaki iyileşmenin temel nedenlerinden birisidir.

Bir başka iyileşme alanı ise turizm gelirlerindeki toparlanmadır. 2017 yılında turizm gelirlerinin yıllık bazda artışı %22 seviyesinde olurken, kaybedilen bazı pazarlardan alınan erken rezervasyon bilgilerine göre kayıplarımızı da telafi ediyoruz. Bu anlamda turizmde ülkeye gelen misafir ziyaretçi sayısında artış eş zamanlı devam ediyor.

Kredilerde KGF’nin etkisiyle sıra dışı genişlemenin normal seyrine dönmesi, altın ithalatındaki düşüş gibi etkilerle beraber cari işlemler açığı bu yıl %5’in altına inebilecektir.

Ancak risklerin yukarı yönlü olduğunu gözardı etmeyelim. Özellikle, petrol ve endüstriyel metal fiyatları yukarı yönlü risk içermektedir.

Genelde sanayi alanı başta olmak üzere üretimde görülen iyileşmelerle birlikte, ülkemizde büyüme rakamları da artış göstermektedir. Gelişmekte olan ülke sorunlarından biri olan cari açık ve büyüme arasındaki çelişkinin ülkemizde de geçerli olduğunu görüyoruz.

Büyüme ve cari açık ilişkisinin terse dönmesi için, büyümenin en önemli lokomotifi olan enerjinin ve hammadde açığımızın dışa bağımlılığının kesinlikle azaltılması gerekmektedir.

“PROJE BAZLI TEŞVİK PROGRAMI”

Bu bağlamda geçtiğimiz hafta yurt içinde 135 milyar TL tutarında yatırım bedeline sahip Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında 23 adet yatırım projesi için teşvik belgesi verildi. Bu teşviklerin ağırlıklı olarak sağlık, tarım, enerji, petrokimya, otomotiv sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir.

Seçilen sektörlerin özelliği yüksek ve orta yüksek teknoloji içermesi, ihracatta katma değeri arttıracak yatırımlara destek verilmesidir. Örneğin, artık madenlerimizi çıkarıp hammadde olarak satmayacağız, katma değeri yüksek nihai ürüne de ülkemizde çevireceğiz.

19 yatırımcının 17 ilde yapacağı yatırım, ithal ikamesine dayalı ürünlerden oluşması nedeniyle yatırımların hayata geçirilmesi cari açık üzerinde yıllık 19 milyar $’lık olumlu etki sağlarken, aynı zamanda ihracatta 6 milyar 318 milyon $’lık artışa, ithalatta ise 12 milyar 312 milyon $’lık düşüşe neden olacaktır. Hedef, yüksek katma değerli ileri teknolojiye dayalı yatırımların gerçekleşmesi.

Özetlemek gerekirse, söz konusu yatırım projelerine konu ürünler, Türkiye’nin teknoloji açığı olan alanlarda teknoloji kapasitesini geliştirmeye, dış ticaret açığı verilen alanlarda ithalat bağımlılığını azaltmaya, cari işlemler dengesini olumsuz etkileyen ve hammadde sıkıntısı yaşanılan sektörlerde gerçekleştirilecek yüksek katma değerli işlenmiş ürünlerin üretimine yönelik olma amaçlarını taşımaktadır.

CARİ AÇIĞIN AZALTILMASI İÇİN TEŞVİKLER TAMAM DA, YATIRIM ORTAMI NASIL?

Yatırımlara ilişkin öncü göstergeler, yatırım harcamalarının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini gösteriyor.

Bu yıl yatırım cephesini neler etkileyebilir diye baktığımızda, dış talepteki güçlü seyir ile birlikte, KGF’nin bu yılki kullandırımlarında imalat sanayii yatırımlarına özellikle de makine ve teçhizat yatırımlarına öncelik verilecek olması önem arz etmektedir.

Çünkü belli sektörlerde Kapasite Kullanım Oranlarının maksimum seviyelere yakın olduğu ve yatırım ihtiyacının arttığını görüyoruz. Örnek vermem gerekirse; KKO, taşıt ve kağıt sektörlerinde yüzde 90’lara yaklaştı, dış ticareti destekleyen en önemli sektörlerin başında gelen tekstil sektöründe ise yüzde 80’lerin bir miktar üzerinde gerçekleşmiştir.

İmalat sanayii genelinde baktığımızda ise KKO yüzde 79,1 ile tarihsel olarak en yüksek seviyeye yükselmiştir.

Özellikle dış talebi karşılayan ihracatçı sektörlerde ki imalatçı firmaların KKO’larının yükselmesi, bir yandan yeni yatırımlara neden olurken diğer yandan da ihracatın ithalatı karşılama oranlarının yaratacağı olumlu etki ile büyümenin cari açıkta yol açacak olumsuz etkisini minimize edecektir.

Eğer, dış talep yıl içinde artmaya devam ederse, bunun yanısıra turizm sektörü gibi döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerin yatırım iştahında ki iyileşme de artarsa hem yatırım açısından hem de cari açığın azaltılması yönünde olumlu bir tabloyla karşılaşmamız sürpriz olmaz.

Bunlarla ilgili finansman maliyetleri kısmen yükselme eğiliminde olsa da, yatırımlar konusunda bu durum çok fazla sıkıntı yaratacak gibi görünmüyor.

Önümüzdeki dönemde verilen bu teşvikler, sağlanan yatırım ortamı iyileştirmeleri ve siyasi istikrarla beraber gerçekleştirilecek yapısal reformlar sayesinde enerjide, turizmde ve ihracatta ilerleme sağlanacaktır. Bu ilerlemeyle ise, yıllardır sorun olarak önümüzde duran ve kronikleşen cari açık hastalığının üstesinden gelinecektir.