Bugün Cuma: Hangi ‘millet’teniz?

Hamza Türkmen

VAN 27.03.2015 11:22:19 0
Bugün Cuma: Hangi ‘millet’teniz?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 ‘Yusuf dedi ki: Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah’a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin milletini (millete kavmin) terk ettim.’ (Yusuf, 12/37)

Eğer kimliksel aidiyet ve açıklık ilkelerini benimsiyorsak, hayatımızı anlamlı kılan kavramlara dikkat etmek zorundayız. 
Kavramlar konusunda en önemli mevzu, onların içeriklerinin Yaratıcımız katından mı iletilip belirlendiği; yoksa insanların kültürel üretimlerinin bir icadı mı olduğudur. 
Kur’ani kavramlar dışında beşeri kavramların icadı kaçınılmazdır. Önemli olan üretilen kavramların vakıaya ve vahyi ölçülere tekabül edip etmediğidir. Günlük yaşamımızda kullanılan Kur’ani kavramların özgünlüğü ise hayati öneme haizdir.
Türkçede sosyo-siyasal alanda kullanılırlık kazanmış en önemli kavramlardan birisi de ‘millet’ kavramıdır. Millet kavramının hem Kur’ani bütünlükten kopmuş ve kültürel olarak galat-ı meşhur hale gelmiş beşeri bir kullanımı vardır hem de Kur’an-ı Kerim’deki kullanımlarıyla delaleti açık anlamları vardır. 
Dün Uludağ Üniversitesi İnsani Değerler Topluluğu’nun Türkiye’de etnik sorunlar hakkında düzenlediği ve TBMM Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ahmet Yıldız ile birlikte katıldığımız programda da ‘millet’ kavramını enine boyuna ele aldık.

Rabbimiz, Bakara Sûresi 104. Ayet-i Kerime’de kavram kullanımı konusunda uyarıda bulunmuş; yani yanlış/bozulmuş bir kavramın düzeltilmiş halini göstermiştir: “Ey iman edenler, ‘Raina/Bizi güt, bize bak’ demeyin. ‘Unzurna/Bizi gözet’ deyin ve dinleyin…”

Güncel hayatımızda soru işaretleri taşıyan millet kavramı da içerik düzeltmesine muhtaçtır. Aşağıdaki kullanımlarda ‘millet’ kavramından anlaşılanlar zaaflıdır:
Kemalist vesayeti geriletmek için kullanılan ‘devlet-millet kaynaşması.’
Abdullah Öcalan’ın İmralı savunmasında gündemleştirdiği ‘tek devlet, iki millet.’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TANAP’ın açılış konuşmasında Azerilere hitaben kullandığı ‘İki devlet, tek millet.’
2005 Yeni Anayasa tartışmalarında gündeme gelen ‘Türk milleti’ ve ‘Türkiye milleti’. 
Ya da UN’un açılımı olan BM (Birleşmiş Milletler).

Beşeri yorumlarla yatağından kopartılan millet kavramı genellikle Müslüman toplum ya da taife anlamında ele alınsa da kavram, İttihat Terakki’den bu yana Avrupa’da Sanayi Devrimi ve Aydınlanma Süreci’nde üretilen ‘seküler temelli toplum’ yani ‘nation’ yerine kullanılmıştır. TDK ise sonradan nation kavramının karşılığı olarak kullanılan millet kavramı yerine, daha uygun Türkçe bir kullanım olarak ‘ulus’ kavramını üretmiştir. 

Millet kavramı hem Arapçadır hem Kur’an’da 15 Ayet’te geçen temel kavramlardandır. ‘İnsanların dini ve yolu/şeriatı’ anlamında kullanılır. İnsanlar iki millet/din halindedir. Ya Allah’ı birleyen İbrahim’in milleti (7/161), ya küfür milleti (7/88). Ya İbrahim’in dinine, yoluna tabi olanlar; ya küfür (18/20) veya Yahudi ve Nasrani dinine ve yoluna (2/120) tabi olanlar.
Harun Ünal ağabeyimin çevirisiyle İbn Aşur Tefsiri’nde ‘millet’ kavramının ‘din’ gibi olduğunu, ancak aralarında şöyle bir farkın bulunduğunu belirtir: Millet kavramı din anlamında, ya Resullerin yolu ya da ‘ataların dini’ veya yoldan çıkmış insanların yolu demektir. Millet, ‘ed-din’ kavramına izafetle kullanılır, ama dinin tek tek unsurları için kullanılmaz. Örneğin ‘Salat, Allah’ın milletidir’ denmez. Ancak ‘Salat, Allah’ın dinidir’ denir.
Kur’an’da millet kavramının insan sayısı veya dindar toplum yahut ulus anlamlarıyla irtibatlandırılamayacağına en önemli karine, girişte aktardığımız Ayet’teki ‘millete kavmin’ ifadesidir. Kavim, toplum veya topluluğu; millet ise dini, peşinden gidilen şeriatı ifade eder.

Günümüzde şehitlik, ıslah veya şura gibi millet kavramı da İslami literatürden çalınmış bir kavramdır. Ayrıca Türkçede galat-ı meşhur olarak kullanılan millet kavramının da 7 bin, 5 bin ve bin yıllık farklı versiyonları vardır ki, bu konuyu ayrıca yazmamız gerekir.

Günümüzde Kürt ve Türk sorununun çözümünde millet kavramını galat-ı meşhur olarak ulus veya tarih beraberliği yaşayan ortak sosyal küme olarak nitelemek, çözümü zorlaştırır. Kavramın yanlış kullanımı terk edilerek onun yerine ‘Türkiye toplumu/ulusu’ denilebilir. 

Oysa millet kavramını özgün olarak Müslüman kavimlerin takip ettiği ortak din veya Resul-ü Ekrem’in dini olarak kullandığımızda, çözümün fıtri ve vakii temeline de yeniden kavuşulacaktır. 
İsteriz ki ‘millet’e Kur’ani bir kavram olarak birlikte sahip çıkarak, ana dilleri farklı olan kardeşlerimizle beraber yaşama sevincimizi sahici kılalım.