Bu, son bayramınız olmasın...

Nuh ALBAYRAK

VAN 12.06.2018 12:57:49 0
Bu, son bayramınız olmasın...
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Karga ile Tilki” hikayesini bilirsiniz. 

Hani şu; karganın ağzındaki peynire göz dikerek, “Karga kardeş, sesine bayılıyorum, bir şarkı söyler misin” diyen tilkinin, iltifatlarla dolduruşa gelen karga ağzını açınca yere düşen peyniri sırıtarak kapması hikayesi... 

Bu ara Türkiye’de tam da bu yaşanıyor...

***

Bir zamanlar,“Nüfusunun yüzde 95’i Müslüman” denen bu ülkede, kamu ve özel sektör programlarında, sanki Haçlı alemindeymişiz gibi namaz kılacak yer bulamazdık. 

Şimdi bütün otellerde mescidler hazırlanmasına, sizi oraya götüren yön levhalarına bakmayın. 

Sadece 10-15 yıl önce, aynı otelde “Namaz kılacak bir yer var mı” diye sorduğunuzda aldığınız cevap, “Maalesef…” idi. 

“İkna odaları”nda “Ya okul, ya tesettür” diye tehdit edilen kızlarımızı, “peygamber ocağı”ndaki oğlunun yemin törenine katılamayan analarımızı hatırlıyor musunuz?..

 

Unutursak hatırlatırlar!

Bunlar o kadar gerilerde kaldı ki, neredeyse yaşanmamış gibi oldu. 

“Başörtülülere ayarlı mayın tarlası” anlamına gelen “kamusal alan”da başörtüsü artık o kadar sıradanlaştı ki, özellikle yeni kuşaklarımız, bu ortamın “doğuştan” olduğunu zannetmeye başladı. 

Hatta “tesettür modası” ve bazı tesettürlülerin şaşırtan yaşam tarzı, çok zor ulaştığımız bu nimetleri yozlaştırmaya bile başladı.

***

Çoğumuz “Verilen hak geri alınmaz” masallarına inanarak, o karanlık günlere artık asla dönmeyeceğimizi zannediyor ama çok yanılıyor. 

Bizler kavuştuğumuz bu ortamın verdiği rehavetle kendimizden geçmiş olabiliriz ama yıllar boyunca bize; kendi ülkemizde “parya” muamelesi yapanlar hiç alışamadı. 

Sadece dişlerini sıkarak “şartların değişmesini” bekliyorlar. 

Milleti kandırıp yetkiyi ellerine geçirdikleri gün yapacaklarının hayaliyle yaşıyorlar.

 

İnce’nin genleri mi değişti

Bugün devleti hukuksuzlukla itham edenlerin, hukuksuz düzenlerini kurmak için hukuku nasıl kullandıklarını hep birlikte görürüz. 

Bütün bunlar için milleti bir kere kandırmaları yeterlidir. 

Onun için meydanlarda sürekli, “karga kardeş” masalları anlatıyorlar. 

Öyle özeniyorlar ki, neredeyse Müslümanlar; mevcut şartlardan çok daha iyisine kavuşacağını zannedecek. 

Abdestsiz yere basmadığını, en az 50 defa namaz kıldığını (?) söyleyen, İslam düşmanı CHP’nin adayı Muharrem İnce, “Başörtüsünü yasaklayacağımı iddia ediyorlar, yok böyle bir şey” diyor ya… 

Düzenbaz tilkinin hesabı yalan söylüyor. 

Siyasi ömrü namaza ve başörtüsü ile savaşmakla geçen, “Başörtülüler davet edildi” diye Erdoğan’ın resepsiyonunu protesto eden İnce’nin sizce genleri mi değişti? 

Sanki resetlenip yeni program yüklenen PC’den bahsediyoruz!

 

Şer cephesi nasıl birleşti?

Ya diğerleri?.. 

Siz bu “beş benzemez”i, Türkiye’ye olan ortak aşklarının mı bir araya getirdiğini zannediyorsunuz? 

Onların tutkalı “Erdoğan düşmanlığı”dır.

Dışarıdan ve içeriden pompalanan, “Erdoğan olmasa her şey düzelecek” palavralarına inanıyor musunuz? 

Bu düşmanlığın Erdoğan’ın ülkeye hizmetlerinden, Müslümanlar için sağladığı iyileştirmelerden kaynaklandığını anlamıyor musunuz? 

Bütün bu entrikaların amacı, milletin oyunu kapmaktır. 

Bu sırtlanların tuzağına düşen milletin vebalini alır.

 

Seçimin tatil riski

Seçimlerde nükseden bir hastalığımız daha var. 

Meslek odalarında yıllardır; iyi organize olmuş yüzde 20’ler, boş vermiş yüzde 60’ları yönetmektedir. 

Bu seçimin en büyük riski de okulların kapanmasıyla, uzun bayram için memlekete gidenler, tatil planını ertelemeyenlerdir. 

Bayramlarımızı zehir eden karanlık günleri unutmayın ki bu, “son bayramınız” olmasın.


STAR