BİZE YALAN SÖYLEDİLER

YAŞADIĞIMIZ DİN İNDİRİLEN DİN Mİ

VAN 29.07.2016 12:22:41 0
BİZE YALAN SÖYLEDİLER
Tarih: 01.01.0001 00:00
YALAN SÖYLEDİLER

<> Hristiyanların dini, müslümanların ise kitap korunduğu için din algısı bozulmuştur! Kitaba dokunamayan şeytan algıyla oynamış, belki başka bir yolu kullanmış ancak aynı sonuca ulaşmıştır. Sonuçta din anlayışımızı tahrif etmiştir  <>

YAŞADIĞIMIZ DİN İNDİRİLEN DİN Mİ
 
Kur'an "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın" der. Bakın Allah'ın iplerine denmiyor, ipine deniyor; tek bir ipten bahsediliyor. Bu ip Kur'andır! Başka ip yoktur! 

Kaynak bir olmazsa ümmet bir olmaz, böyle bin parça olur. Ardından da her fırsatta birbirini boğazlar. Sonra da bu trajediyi "Ümmetin ayrılığında rahmet vardır" rivayetiyle meşrulaştırır. Ayrılıkta rahmet varsa Allah neden "İpime sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın" diyor? 

Rivayeti ve yorumları, Kur'an diliyle söyleyecek olursak zan ve tahminleri din haline getirerek indirilen dinin önünde ve ondan apayrı bir din kurdular! Bu din Allah'ın halis/saf hanif dini değiL artık, büyük bölümü beşer sözlerinden meydana gelen karma/katıklı bir dindir. Halis din Allah'a aittir der Kur'an! Halis din saf olan dindir, yüzde yüzü Allah'a ait olan din demektir. Bu dinin ise önemli bir bölümü beşeridir. Oysa din ilahidir. Bir dinin yüzde yüzü ilahi ise o dine ilahi bir din denilir.
 
Evet, bu öyle bir dindi ki Allah "İhtiyaçtan fazlasını verin" dediği, akabinde de "İşte biz ayetlerimizi böyle açıklarız" diyerek bu konuyu açıkladığını vurguladığı halde verilecek olan bir çırpıda 1 / 40 yapıldı! 

Allah "Senin dinin sana, dinde zorlama yoktur" derken dinde kendileri gibi düşünmeyenleri tekfir etmek ve öldürmek dini vecibe sayıldı! 

Allah zina için celde derken onlar adeta itiraz eder gibi recm dedi! İndirilenle hükmetmek yerine rivayetle hükmettiler. (İndirilenle hükmetmeyenleri hep uzaklarda gösterdiler lakin görülüyor ki indirilenle hükmetmeyenler indirilmeyenle hükmedenlerdir yani aslında bunların ta kendisidir) Hadisle bir ayeti pratikte neshettiler, yerine recmi ikame ettiler. Düşünün ki Allah celde diyor, onlar recm diyor ve recm din haline geliyor! Allah'ın dediği değil de rivayet recih ediliyor. Sizce atılacak celdenin sayısını bile söyleyen bir Allah recm gibi ağır bir ceza olsaydı onu yüce kitabına koymaz mıydı? Allah unutur mu? Allah biz bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık diyorsa müslümana düşen işittim ve itaat ettim demek olmalı değil midir? Oysa bu dinde Kur'anın yeterli (eksiksiz) olduğuna inanılmaz, sürekli içinde "Şu var mı, bu var mı ha söyle" denilir, Kur'anda eksiklik olduğu ileri sürülür. Bu ayeti zımnen inkar değil ise, hatta bu Allah'a kafa tutmak değil ise nedir?

Dini lime lime edip ümmeti grup grup bölen hizipler ve mezhepler bile ortaya tek kaynak Kur'an olmadığı için çıkmıştır. Kaynak bir olmadan ümmet bir olabilir mi? Mezhep eksenli savaş ve zulümlerle ne acılar çekilmiştir, hala da çekilmektedir. Bu arada mezhepler temel ayrımları içermiyormuş; sadece dindeki ufak, masum görüş farklılıklarıymış!
 
İzaha bakın, masum görüş farkı denir genelde! Dinde bırakın farklı olup olmamasını, bırakın ufak yahut büyük oluşunu, görüşün bizatihi kendisi masum olabilir mi? Görüş din olabilir mi? Ama olmuş işte!  

Şirki bile büyük şirk - küçük şirk diye kategorilere ayıran,
 
Allah'ın asla affetmeyeceği tek günah olan şirki bile "küçük şirk" diyerek meşrulaştıran bu zihniyet dinde görüşlere de masum diyerek onları dinde meşrulaştırmıştır. 

Tekrar ediyorum: Bir din ilahi ise -ki öyledir- beşere ait olan, ilahi kattan gelmeyen bir görüş nasıl masum sayılabilir ve din olabilir? 
 
Dinin tek sahibi alemlerin rabbi olan Allah'tır. "O hükmüne kimseyi ortak etmez" der Kur'an! "Hüküm sadece O'na aittir" denir yine bir başka ayette! Öyleyse nasıl oldu da dinde Allah, elçisi ve ulema şeklinde üç ayrı hüküm kaynağı var? Nasıl olacak; dinin tek kaynağı Kur'an olmadığı için! Rivayetler ve ulema görüşleri de din sayıldığı için!
 
ÖZETLE

Allah zina edene 100 sopa dediği halde asırlar boyu nice kişi taşlanarak öldürülmüştür. Yani bu konuda Allah'ın hükmü kimsenin umurunda olmamış, rivayet vahyi pratikte neshetmiştir. Hal böyle olduğu halde bu gelenek Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenleri hep uzaklarda, sürekli kendileri dışında aramıştır. İşte Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler asıl bunlardır, kendileridir. 

Soruyoruz: Allah'ın indirdiğiyle hükmedilseydi 100 sopa yerine recm olur muydu? 

Allah'ın indirdiğiyle hükmedilseydi yüce mevla ihtiyaçtan arta kalanı verin derken verilmesi gereken 1/40 yapılabilir miydi?
 
Allah'ın indirdiğiyle hükmedilseydi "Dinde gurup gurup olmayın, dini parça parça etmeyin, onların işi Allah'a kalmıştır" dendiği halde bunca ayrı fırka ve fraksiyon ortaya çıkabilir miydi? Allah'ın bu açık tehdit içeren emrine rağmen siz bu ayrışmalara haram diyen birini gördünüz mü hiç?
 
Allah'ın indirdiğiyle hükmedilseydi rivayetler, zan ve tahminden ibaret olan ulema yorumları, görüşleri, içtihatları, teviller, tefsirler vs din olabilir miydi? 

Şayet Kur'anın buyurduğu gibi Allah'ın indirdiğiyle hükmedilseydi ilahi kattan indirilen bir kitap zamanla cilt cilt kitaplara dönüşür, din tek bir kitapken bir anda yüzlerce kitaba çıkar mıydı? 

Hristiyanların bir kitabı dörde çıktı diye dinlerini bozulmuş sayan bizler başlangıçta bir kitap olan dinimiz zamanla Buhari, Müslim, Tirmizi, Risaleler, Külliyatlar ile onlarca kitaba çıktığı halde neden aynı şeyi kendi dinimiz için düşünmüyoruz?

Velhasıl Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler asıl geleneksel dinin önderleri yani din adamı sınıfı olmuştur. Böyle olduğu için de ilahi olmayan yani ilahi makamdan indirilmeyen nice söz, hüküm ve uygulama karşımıza din olarak çıkmıştır. 

Din ilahidir. İlahi olan ilahi makamdan gelendir. Peki yaşadığımız dinde her şey ilahi makamdan indirilen midir? Örneğin sünnetler, mevlitler, tasavvuf ekolleri, kandiller, meshepler ve daha böyle bir yığın dini ritüel ve uygulama Rab katından indirilen midir? İndirilen olmayan ilahi olabilir mi? İlahi olmayan şeyler din kabul edilebilir mi? Edilmiş işte! Hani İslam ilahi bir dindi? 
 
Kur'anı anlayarak / aklederek bir kez okuduğunuzda kitleleri asırlardır neden "Kur'an zordur, meal olmaz, sen anlayamazsın, tefsir lazım, sana harfleri yanyana çatarak telaffuz etmenin sevabı yeter" vs diyerek ilahi mesajın esas ruhu olan manasından uzak tutmaya çalıştıklarını, neden dini kendilerinden (aracı sınıftan) öğrenmeye yönelttiklerini daha iyi anlıyor, hayretler içinde kalıyorsunuz!
 
ÖZETLE

Kur'anın deyimiyle söyleyecek olursak bizi ne acıdır ki Allah'ın adıyla aldatmışlar. Şuan yaşadığımız din Allah'ın kabul edeceği din değil! Hükmü sadece Allah'tan alarak elçiye ve ulemaya da veren, dinin kaynağını üçleyerek bir tevhit dini olan İslamı teslis dini haline getiren, Allah'ı tek sahibi olduğu kendi dininde hissedara dönüştüren bu geleneksel İslam anlayışını mutlaka sorgulamalıyız. Bir sevgi, rahmet dini olan İslamı savaş, çatışma dini gibi göstererek karikatürlere konu haline getiren bu anlayışı mutlaka sorgulamalıyız. "Peygamberimiz buyurdu ki" adı altında aktarılarak dokunulmazlık katılan iddialarla (ki tek görevi vahyi iletmek olan, ben sadece vahye uyarım demesi istenilen bir elçi bu uyarıları geri plana itip de bizzat kendisi de dinde Allah gibi buyurabilir mi?) peygamberimizi karikatürlere konu haline getirenlerin, dinimizi hurafe, çelişki, akıl dışı, bilim dışı bir din gibi lanse edenlerin anlattığı bir dini sorgulamalıyız! Bize anlatılan din Allah tarafından bize yollanan din mi? Ya da ne kadarı öyle? Bunu iyice tetkik etmeliyiz! Bu sayfada yaptığımız da tam anlamıyla budur!

"Allah katında insanların en kötüsü aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir" (Enfal 22)