Bir süredir gözlerden Irak!

Şimdiki adıyla Süper Lig'le tanıştığımız dönemde Vanspor Kulüp Başkanlığı görevini yürüten, Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Başkanlığı yapan, uzun bir süre de Van Ticaret Borsası (VATBO) Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı ya

VAN 24.10.2013 12:04:58 0
Bir süredir gözlerden Irak!
Tarih: 01.01.0001 00:00
Röportaj: Umut TARHAN
Van TSO seçimlerinden sonra sesizliğe büründünüz... TSO seçimlerine katılma fikriniz nasıl gelişti? Ve sonrasında neden bu sessizlik?
Gerçekten üyelerimizden gelen talepler doğrultusunda Van TSO seçimlerine girdik. Ben ve arkadaşlarım seçimlere katılırken iki hususa çok dikkat etmemiz gerektiğine kadar verdik. Bunlardan birincisi diğer iki aday arkadaşımıza son derece saygılı bir şekilde kampanya yürümek, diğeri ise siyaseti kesinlikle seçimlerin dışında tutmaya çalışmaktı. Bunlardan birincisinde başarılı olduğumuza inanıyorum. Her iki arkadaşımıza da saygılı bir şekilde kapmanya yürüttük. Ama maalesef ikinci söylediğimizde başarılı olmadık. Bu bizden kaynaklanan bir sorun değildi. Maalesef seçimlere siyaset karıştı, siyaset etkili oldu ancak biz siyasetin dışında kaldık. Bizlere de, göreve gelen arkadaşlara başarılar dilemek kaldı.
Şimdi kendi hayatımıza, kendi işimize devam ediyoruz. Seçimlerden hemen sonra bir süre dinlenme fırsatı buldum, dinlenmek için sessiz kaldım. Bu benim için de son derece iyi oldu. Şimdi yine memleketimizin sorunlarını yakından takip etme gayreti içinde olarak kendi işlerimle ilgileniyorum.

Van TSO seçimlerinde Feridun Irak ve ekibinin bu şekilde bir sonuç alacağını çok kimse tahmin etmiyordu herhalde? Siyaset bu kadar mı etkili oldu yani? Yoksa size söz verenler oy mu vermedi?

´SEÇİMLERE SİYASET KARIŞTI´
Seçimden sonra arkadaşlarımızla bir araya gelerek seçim sonucu üzerine konuştuk, tahliller yaptık. Doğrusunu isterseniz böyle bir sonucun ortaya çıkmasını ben büyük oranda siyasetin devreye girmesine bağlıyorum. Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri maalesef ki politize edildi. Siyah ve beyaz gibi bir durum çıktı ortaya. Biliyorsunuz ilimizde de iki siyasi partinin etkisi son derece fazladır. Taraflar da bu iki partinin desteğini almıştır. Kendileri kabul eder veya etmez ama ´Görünen Köy de Klavuz İstemez´. Partilerden biri bir arkadaşımızı diğeri de öbür arkadaşımızı desteklemiştir. Biz ise siyasetin kesinlikle Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinin dışında kalması gerektiğine inandık. Çünkü meslek kuruluşları üyeleri bütün siyasi düşünce ve görüşlerden oluşmaktadır. Onun için biz seçimlerin siyasete bulaşmamasını öngördük. Zira üyeliği zorunlu bir meslek kuruluşudur Van TSO. Dolayısıyla savcısı da ticaret yapıyorsa üye olmak zorundadır, sporcusu da ticaret yapıyorsa üye olmak zorundadır. Yani hangi görüşten oluyorsa olsun üye olmak zorundadır. Dolayısıyla odanın başkanı ve yönetimi, meclisi de tarafsız olmak ve siyasetin dışında kalmak zorundadır. Bu nedenle biz siyasetin dışında kalmayı tercih ettik. İşin içine siyaset de girince bizler böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmış olduk.

Seçim öncesi, seçime siyaset girebileceğini tahmin etmediniz mi? Bunu öngöremediniz mi? ´Bu seçimlere siyaset karıştı, seçime girmekten vazgeçelim´, veya ´bizler de siyasete bulaşalım´ gibi bir düşünceniz oldu mu?

´SİYASETİN MÜDAHİL OLDUĞUNU FARKETTİK AMA GERİ DÖNÜŞ YOKTU´
Önümüzdeki zamanlarda eğer ki Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine bir kez daha katılacak olursam yine aynı şekilde siyasetin dışında kalarak seçimlere girerim. Yani siyasetten destek alarak seçimlere girmeyi hiçbir zaman aklımın ucundan bile geçirmedim. Ben böyle bir felsefeyle yaklaşıyorum seçimlere. Seçimlere girdiğimiz zaman, ilerleyen süreçte, yani oy kullanma zamanına yakın bir zaman diliminde siyasetin seçimlere müdahil olmaya başladığını ve dolayısıyla sonuçları da görmeye başlamıştık ancak nihayetinde biz bir yola girmiştik ve geriye dönüşü asla düşünmedik arkadaşlarımızla birlikte.

Sonuçlar sizin açınızdan çok mu kötüydü? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasetin bu kadar ön plana çıktığı bölgemizde, iki partinin arasında hiç siyasete bulaşmadan aldığımız oy oranı ciddi bir oy oranıdır. O açıdan baktığınız zaman biz aslında çok başarısız bir sonuç elde etmiş değiliz. Herşeyin politize olduğu günümüzde, hiç siyaseti bulaştırmadan aldığımız oy sayısı azımsanacak bir oy sayısı değildir. Ama siyaset, meslek örgütlerinin olduğu seçimlerin dışında kalırsa bu hem siyasiler için hem meslek örgütüne seçilenler için çok daha iyi olur. Herşeyden önce ilimiz için de çok iyi olur.

Sonraki dönemler için yeniden adaylığı düşünür müsünüz?
Geçmişe dönüp bakacak olursak ben Van halkının teveccühüyle gerçekten bana verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde oldum. 97 - 98 - 99 yıllarında yine halkımızın teveccühüyle Van Ticaret ve Sanayi Odası´nın başkanlığını yaptım. 15 yıl önce. Ve o zaman gerçekten çok gecikmiş olan Organize Sanayi Bölgesinin kurulmasını sağladık. Ve yine çok iyi bir performans göstererek o güne kadar ilk defa OSB alt yapı ihalesinin Van´da yapılmasını sağladık. Yıllarca gerçekleşmeyecek bir projeyi, dönemin Valisi Abdulkadir Sarı ve dönemin belediye başkanı Aydın Talay´ın da büyük desteği ile gerçekleştirmiş olduk. Yine aynı dönemde Türkiye´de sadece 20 ilde hizmet veren KOSGEB´in Van´da hizmet vermesini sağladık. Van TSO´nun küçücük bir bürosunu onlara tahsis ederek KOSGEB´İn Van´da kurulmasını gerçekleştirmiş olduk. Bugün dönüp baktığınız zaman o günden bu güne kadar KOSGEB trilyonlarca kaynak aktarmış Van´a. Çok önemli bir çalışmaydı bu.
Kars´ta 1936´da, Elazığ´da 1937´de, Erzurum´da 1946´da kurulmuş olan Ticaret Borsası´nın Van´da olmayışı dikkatimi çekti. O sırada bakanlığa müracaat ederek Ticaret Borsası´nın kurulmasını talep ettim. Ve son derece önemli olan bu yapının kuruluşu da bana ve arkadaşlarıma nasip oldu. Seçimler gelinceye kadar da yaklaşık 12 sene de VATBO´nun başkanlığını yaptım. Bu dönemde de yine son derece önemli işler yapmış olduk. Ama artık orada da misyonumuzu tamamlamıştık. Van TSO´da aday olmamız da gerçekten üyeden gelen talep doğrultusundaydı. Kısmet değilmiş ama. Ben bugüne kadar elimden gelen gayreti gösterdim hizmet için. Açıkçası bundan sonrası için adaylığı düşünmüyorum ve bizden sonraki arkadaşların bayrağı devralmasını doğru buluyorum.

VATBO Feridun Irak´la özdeşleşmişti nedereyse? Nasıl bir VATBO bıraktınız geride?
Neredeyse 80 - 90 yıl ilimizden geride olan illerde olan Ticaret Borsası´nın Van´da olmaması büyük bir eksiklikti. Kuruluşunu arkadaşlarımız ile birlikte gerçekleştirdik ve bu gerçekten en çok gurur duyduğum projelerden birisidir. Çünkü olmayan birşeyi getirip kuruyorsunuz Van´a. Arkadaşlarınızdan topladığınız parayla büro tutuyorsunuz, masa sandalye falan alıyorsunuz ve Ticaret Borası´nı kuruyorsunuz. Yani sıfırdan başlıyorsunuz ve ilk 10 senede Türkiye´nin 120 borsası içinde ilk 20 borsa içine giriyorsunuz. Bu çok büyük bir başarı ve mutluluktur. Çok çok önemli projeler gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlilerinden birisi de Organize Hayvancılık Projesi´dir. Bu model bir projedir. Bunun yanı sıra Avrupa Birliği fonlarından en çok faydalanan kurum olduk. Gümüşlü savat işlemeciliği, Vangölü´nde güvenli mavi yolculuk projesi, seracılık gibi birçok önemli projelerimiz oldu. Bizim seracılık atılımımızdan sonra Van´da seracılık gelişti ve yaygınlaştı. Girişimcilik eğitimi düzenlenmediği için belge sahibi olamayan ve bu nedenle KOSGEB´den kredi alamayanlar olduğunu bildiğimiz için VATBO olarak bizler Girişimcilik Eğitimi düzenledik ve yüzlerce insana belge kazandırarak bunların KOSGEB´den bir kısmı hibe olan kredilerden faydalanmalarının önünü açmış olduk. Bunların birçoğu da kendi işlerinin patronu oldular. Bunun yanı sıra Van´ın en prestijli binasını VATBO´ya yaptık. Orada 7 bin metrekare yerimiz vardı. Biz 1000 metrekareye binamızı kurduk ve 6 bin metrekaresini de halka açık yeşil alan olarak tasarladık. Van´ın en büyük yeşil alanlarından birini kentimize, halkımıza kazandırmış olduk. Oraları binalarla doldurup kira gelirleri elde edebilirdik ama bunu yapmadık ve Van´ımızın yeşil alan sorununu bildiğimiz için bu konuda bir kaktı sunmak istedik.
Seçimlere 1 ay kala da sizlerin de aracılığı ile bir açıklama yaparak VATBO başkanlığından istifa ettiğimi duyurdum. Ticaret Odası´nın seçim sonuçları ne olursa olsun Ticaret Borsası´na bir daha dönmeyeceğimi ilan ettim. VATBO´yu da son derece iyi bir noktada arkadaşlara devrettiğimize inanıyorum. Umarım bizden sonra gelenler de çıtayı daha da yükseltirler.

VATBO seçimlerinde de birçok kişiye göre sürpriz sayılabilecek bir sonuç çıktı... Siz de aynı fikirde misiniz?
Evet, vallah bana göre de sürpriz bir sonuç çıktı. Benim de desteklediğim grup biraz rehavet içinde oldu diye düşünüyorum. Ama kısmet değilmiş demek ki.

VATOŞ´ı da konuşmadan geçmeyelim. VOTAŞ´ta son durum nedir?
VOTAŞ´ı anlatalım tabiki de. 2006´da AŞ kuruldu, 2011´de faaliyete geçti. Ticaret Borsası başkanlığı yaptığım süre içerisinde gerçekleştirdiğimiz en önemli projelerden birisidir Van Organize Tarım İşletmeleri A.Ş. (VOTAŞ). Burada biz kamu, meslek kuruluşu, özel sektör işbirliğine bir örnek oluşturduk. Anonim şirketi kurarak bir örnek oluşturduk ki bu Türkiye´deki en önemli eksiklerden biridir. Doğru yerde doğru yatırıma bir örnek oluşturduk biz. Çünkü Türkiye´de hayvancılık yapılacak yer Doğuanadolu Bölgesidir. Hayvancılıkta başarılı olabilmek için olmazsa olmaz iki faktör vardır. Bunun birtanesi çayır ve meraların olmasıdır. İkinci ise iklim eksi (-) 20,  artı (+) 30 aralığında olmak durumundadır. Dünya ile rekabet edebilmek için bu şarttır. Çayır ve meraların yüzde 90´ı Doğuanadolu Bölgesinde, iklim de yine bu bölgede (-) 20, (+) 30 aralığındadır. Dolayısıyla doğru yerde doğru yatırıma bir örnektir VOTAŞ. Bütün teşvikler düzenlendiği zaman hep şunu dile getirdik. Hayvancılık ile ilgili yatırımlar muhakkak Doğuanadolu Bölgesinde desteklenmelidir ki bu son derece stratejik olan sektörde dışa bağımlılıktan kurtulalım, karlı bir hale getirelim ve dünya ile rekabet edelim. Bu arada hükümetin uygulamış olduğu bir teşvik bizim bu uygulamamıza destek veren bir teşvikti. Bu da Doğuanadolu Bölgesi´nde hayvancılık ile ilgili yapılacak yatırımlarda işletmelerin, makine ekipmanın ve hayvanların yaklaşık yüzde 30´unun hibe edilmesi ile ilgili bir teşvikti. Baktığınız zaman ciddi bir teşvik. İşletmenizi yapacaksınız bunun yüzde 30´unu devlet size hibe edecek, makinaları alacaksınız bunun yüzde 30´unu devlet hibe edecek ve yine hayvanlarınızı alacaksınız ve bunun da yüzde 80´inin yüzde 40´ını devlet size hibe edecek. Bu önemli bir teşvikti. Hükümetin ya da bakanlığın almış olduğu bu karar güzel olduğu kadar, maalesef kamu kesiminin ve karar verici ve uygulamacıya etki edenlerin yeterli donanım ve bilgi birikime sahip olmamasından dolayı, (tebliğ hazırlayanları falan kastediyorum) son derece önemli olan destek, kaynak israfına dönüştü. Son derece iyi sonuçlar alınması gerekirken, son derece kötü sonuçlar alındı. Biraz evvel söylediğim destekler doğrultusunda bölgemizde çok sayıda işletme kuruldu. Van´da, Ağrı´da, Muş´ta çok sayıda işletme kuruldu. VOTAŞ da buna dahil. Bu yatırımlar gerçekleştirildikten sonra müracaatlar yapıldı bakanlığa. İşletmelerimiz kuruldu ve ´hayvan ithalatı izni verin´ diye müracaatlar gerçekleştirildi. İthal izni verildi ve bütün işletmelere şu söylendi; ´Amerika, Uruguay, Avusturya, Avusturalya ve hatırlayamadığım bir ülkeden daha ithalat yapabilirsiniz´ dendi. Bunun yanı sıra ´Doğuanadolu Bölgesinde ki işletmeler kombine ırk getirtmek zorundadır´ dendi. Yani ya simental ya montifon getirebileceksin. Hayvancılıkta en önemli ırk hoştayn ırkıdır, fakat buna izin verilmedi. Daha sonra ´şu tarihten şu tarihe kadar hayvan ithal edebilirsin´ dendi. Bunun yanında ´3 ayla 7 ay arasında gebe hayvan getirteceksin´ şartı kondu. Söz ettiğim şekillerde dayatmalar oldu. Bu projelerini tamamlayanlar söz konusu 5 ülkede araştırmasını yaptı ve görüldü ki kombine ırk, yani simental veya montifon sadece Avusturya ve Avusturalya´da var. Doğuanadolu Bölgesindeki bütün bu işletmeler ve Türkiye´de simental ve montifon getirtmek isteyen bütün işletmeler bu iki ülkeye yüklendi. Ve o gün, o tarih itibari ile bu hayvanları ithal eden vatandaşlarımız 3 bin 350 Euro´dan hayvanlarını ithal ettiler. Aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra bakanlık kalkıp dedi ki; ´Biz bu 5 ülkeden hayvan ithal edebileceksiniz dedik ama bundan sonra Hollanda, Fransa, Almanya, Danimarka gibi ülkeleri de dahil ediyoruz...´ Bizler ve bu bölgedeki tüm yatırımcılar da 3 bin 350 Euro´ya hayvanı ithal ettikten sonra diğer ülkelerden de ithalat izni verilince hayvanın fiyatı 2 bin 500 Euro´ya düştü. Böylece bizler her hayvan başına 2 bin 500 TL zarar ettik. Bu şekilde teşvik kapsamında verilen yüzde 40 hayvan desteği bizim çiftçimize mi kaldı yoksa Avusturya çiftçisine mi gitti? Tabiki de Avusturya çiftçisine gitti. Bağlantılar yapıldı, hayvanlar getirildi, ancak söz konusu ülkelerde şap hastalığının kökü kuruduğu için hayvanlara şap aşısı yapılmıyor oralarda. Bizim ülkemizde şap hastalığı olduğu için ithal ettiğimizde şap aşısı yaptırmak istedik ama gebe hayvana aşı yapılamayacağı söylendi. Gebe hayvana aşı yapılırsa düşük yapacağı ifade edildi. Ve bölgemizde önceki yıl korkunç bir şap hastalığı salgını yaşandı ve bütün işletmeler en az hayvanının yüzde 40´ını kaybetti.

Sigortalarını yaptırmamış mıydınız hayvanların?
Elbette yaptırmıştık sigortalarını. TARSİM´e sigortalatmıştık. Ancak TARSİM sigorta kapsamına şapı dahil etmiyor. Buyrun şimdi. Müracaat etmişsiniz, hayvan getirtmişsiniz, şap aşısı yaptıramıyorsunuz, sonra sigortaya şapı dahil etmiyorlar. Burada vatandaşın hiçbir günahı yok. Hayvan ırkını belirlemede günahı yok, ülke belirlemede günahı yok, sigortasını yapmış, aşıda günahı yok. Bütün bunlardan hiçbir günahı olmamasına rağmen korkunç bir zarara uğradı vatandaş. Şimdi VOTAŞ´ın dışında bölgedeki işletmelerin tamamına yakını kapanmış durumda. Bütün bu sorunlardan sonra bir de kuraklık yaşandı ve bu da bu işin tuzu biberi oldu. Orada bir şey daha oldu; kuraklıktan dolayı dediler ki ´Ziraat Bankası´na faizsiz kredi borcu olanın 1 yıl kredisini erteliyoruz.´ Bu ilk etapta kulağa hoş geldi. Ancak bankaya müracaat ettiğinizde yüzde 2 komisyon, yüzde 5 faiz olmak üzere borç yüzde 7 artırıldı. Ki enflasyonun yüzde 5´lerde olduğu bir dönemde yüzde 7 faiz ödenmiş oldu. Sonuç olarak hükümet gerçekten de bu bölgede hayvancılığın gelişmesi için çok güzel bir teşvik düzenlemesi yapmıştı, ancak sonrasında başlayan kamu kesimindeki karar alan ve uygulayanların beceriksizliği, yetersizliği ve liyakatsızlığı kaynak israfına ve bunca işletmenin batmasına sebep olmuştur.
Devam edecek...