Binali Yıldırım, İslamcıları idam eder mi?

İsmail Halis

VAN 31.05.2016 10:09:58 0
Binali Yıldırım, İslamcıları idam eder mi?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İçinden Ertuğrul Özkök geçen bir cümle ile başladığım bu yazı için gerçekten özür diliyorum. Kelimenin her anlamıyla özür diliyorum. Biraz da şu sebeple; bulunduğum medya çevresinin bazı kalemleri, yazı serüvenlerinin önemli kısmını yukarda ismi geçen şahsa ayırmışlar, mesailerinin yüklü bir bölümünde söz konusu şahsın ismi üzerinden bir mesele üretmişler, kendilerince de meselelerini görmüşlerdir. Lakin, şimdi, mesele bu değil.

Ertuğrul Özkök, 24 Mayıs Salı günü yayınladığı yazısında motamot şöyle diyordu:

Hasan Bülent Kahraman, Sabah gazetesindeki köşesinde özetle şunu yazmıştı: “Davutoğlu, AKP’yi dinci bir parti yapmaya kalkışmıştı. Binali Yıldırım, şimdi onu yine bir merkez partisi haline gtirecek…”

Ben de umutlanıp sormuştum: “Bu, Sabah yazarı ve Berat Albayrak’ın da paylaştığı bir görüş mü…” Cevabı Pazar günü yine Hasan Bülent’ten geldi. “Hayır kimseye sormadım. Şahsi görüşüm…”

Yani ben şimdi boşuna mı umutlandım”

Evet, Özkök tam olarak böyle yazmıştı ve gerçekten boşuna mı umutlanmıştı?

Tuhaftır ki, Özkök’ten birkaç gün önce de, Tunus Nahda Hareket lideri Raşid Gannuşi’nin “Siyasal İslâm’ı bırakıp, demokratik İslâm’a geçiyoruz” şeklindeki cümlesi, Melih Altınok tarafından “Darısı…” diyerek paylaşılmıştı.

Ertuğrul Özkök’le Melih Altınok’u, aynı anda, bir anda, bu denli heyecanlandıran, dahası, “umutlandıran” şeyi tam olarak nerede aramalıyız?

Belki de bir haberde.

21 Mayıs günü, Akşam gazetesi orta sayfasında, Binali Yıldırım’ın başbakanlığı için, 4 farklı kamuoyu araştırmacısından görüş almış ve nerdeyse tam sayfa gördüğü haberin başlığına devasa puntolarla şu ifadeleri çekmişti: “İdeoloji değil, icraatlar konuşacak”.

Bugüne dek “konuşan” ideoloji hangi ideoloji idi dersiniz? Özkök’ün ve Altınok’u aynı anda alerjen yapan “siyasal İslam” kimler tarafından temsil ediliyordu dersiniz? Ya da kimler bu “ideolojinin” temsilcileri olarak görünüyorlardı?

Muhammed Mursi mi mesela? Muhammed Bedii mi, Muhammed Biltaci mi? Ya da Bangladeş’te idam edilen son “siyasal İslamcı” Motiur Rahman Nizami mi? İdam edilen, idam kararı alınan, yok edilmek istenen bu adamlar kim? Mısır’da, Suriye’de, Bangladeş’te yaşanan şeyin adı ne? Tunus’u ve Raşid Gannuşi’yi buraya getiren ne?

Bu soruların cevaplarını nerede aramalıyız? İsterseniz çok uzaklara gitmeyelim. Anadolu’da İslam Ruhu, Türk Düşüncesinde İslam, Zamanın Ruhuna Karşı, Neo Liberal İslamcılık, gibi bir çok kaynak esere imza atan Ercan Yıldırım, yakın zaman önce verdiği bir söyleşide şöyle diyordu: (Ki Yıldırım, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın metin yazarı ekibindedir)

“Devletle millet arasındaki bağı Recep Tayyip Erdoğan kurmuştu. Bu anlamda Erdoğansız bir devlet ve millet hayatının kargaşaya gireceği konusunda devlet sistemi hem fikir. Artık devlet ile İslâmcılar arasındaki bağ birbirini kullanmanın ötesine geçti, varoluş tarzına girdi. İslâmi anlamda da İslâmcılık anlamında da tezlerinizle devlette var olmayı başarabilecek misiniz? 2015 eşiği bunu gösterdi ki bu başarıldı. Devletin güvenlik bürokrasisi İslâmcıların haricinde başka bir siyasi yapının Türkiye’yi domine edemeyeceğini gördü. AK Parti iktidarı gidebilir ama bir sonraki aşama yine İslâmcı tezleri barındıran başka bir siyasi hareket olabilir. Bunun haricinde bir şey olamaz. Denediler merkez siyaset ülkeyi domine edemedi.”

Bu cümleler ve tanımlamalara yabancılık hissedeneler için belki de, sıfırdan başlamak gerekiyor. Yani, Ertuğrul Özkök endişesi ve hevesi taşıyan herkes için temel bir soru ile başlamak.

Recep Tayyip Erdoğan kimdir? Recep Tayyip Erdoğan bu cümlelerin sahibidir:

Mısır'da yüzde 52 ile iş başına gelen Mursi ve arkadaşlarını idama mahkum etme kararı aldılar. Biz kefenimizle yola çıktık. Bizim ölümümüz şahsiyetlidir. Mursi'nin idamı şahsiyetlidir. Nitekim, Mursi'nin ailesi, mahkemeye bile gitmediler. Biz bu mahkemeyi tanımıyoruz dediler. İşte şahsiyet budur. Şayet Mursi idam edilirse, şehit olacaktır. Biz bu yolda ölürsek, şehit oluruz.”