BATINİYYE (BÂTINİLİK)

Bekir Çöl

VAN 18.01.2018 10:28:19 0
BATINİYYE (BÂTINİLİK)
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Gizli olmak, bir şeyin iç yüzünü bilmek” anlamına gelir. Diğer bir tarife göre “Gizli olanı ve bir şeyin iç yüzünü bilenler” demektir. Terim olarak “Her zahirin bir Batını ve her nass’ın bir tevili bulunduğunu, bunu da sadece Tanrı tarafından belirlenmiş veya onunla ilişki kurmuş masum bir İmam’ın bilebileceğini guruplar” diye tarif edilir ki mutedil Sofilerden, aşırı fırkalara ve Mülhitlere varıncaya kadar birçok zümreyi içine alır. Bâtıniye terimi hicri dördüncü yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmaya başlamıştır.

İslam düşünce tarihinde Bâtıniye, nass’ların zahir ve Batın ayırımına tabi tutarak teviller yapan, İslam’ın temel hükümlerini (Zarureti diniyyeyi) bütün Müslümanların anlayışlarından farklı olarak yorumlayıp, din anlayışlarını inkâr ve ibahe (serbest) sınırına kadar götüren itikadi fırkalar meydana getirmişlerdir. Bâtıniye fırkaları, son derece gizli bir şekilde teşkilatlanmış, örgütler vasıtasıyla merkezi idareye karşı ayaklanmış, isyan çıkarmış guruplara verilen ad olmuştur. Ayet ve hadislere sufi anlayışlarına göre mana veren mutasavvıflara da Bâtıniye denmiştir. (İslam Ansiklopedisi 5. cilt, s. 191)

Bâtıniye görüşünün, Caferi Sadık ve oğlu İsmail ile başladığını söyleyenler olduğu gibi, bu görüşün menşeinin Mecusilik, Sabilik ve Yahudilik inanç ve kültürlerine; Hatta yeni Eflatunculuk ve yeni Pisagorculuk gibi felsefi akımlara bağlayanlarda olmuştur.

Bâtıniye görüşüne sahip olanlar çeşitli bölgelerde farlı inanışları sebebiyle değişik isimlerle anılmışlardır.

1- Caferi sadıktan sonra İmametin, oğlu İsmail’e geçtiğini savundukları için “İsmailiyye,”

2- Âlem, Nübüvvet ve İmamet anlayışlarında yedi’li bir sistemi kabul ettikleri için “Seb’iyye,”

3- Gerçeğin sadece gizli bir İmam vasıtasıyla bilinebileceğini savundukları için “Talimiyye,”

4- İslam’ın haram kıldıklarını helal saydıkları için “İbahiye,”

5- Mal ve kadında ortaklığı kabul eden, Mazdek ve Babek’e uydukları için “Mazdekiye,” “Babekiye”

6- İslam inancına aykırı görüşleri sebebiyle “Zındıkiye,”

7- Âlemin yaratılışını ve Ahreti inkâr ettikleri için “Mülhidiye,”

8- Babek zamanında kırmızı elbise giydikleri için “Muhammeriye,”

9- Ayrıca liderlerinin isimlerine nispetle “Karamita, Nasıriyye, Nusayriyye, Dürziyye ve Sabbahiyye v.b. adlarla anılmışlardır.

Bâtınilere göre gerçek bilginin kaynağı masum imamlardır. 

1- “Allah, masum imamların bedenine hulul eder ve kâinatı onların vasıtasıyla yönetir” derler.

2- Peygamberlerin, Allah’ü Teâlâ’dan vahiy almasını ve mucizeleri inkâr ederler.

3- Peygamber, külli akıldan taşan manaları alır, zahiri bir dönüştürür ve insanlara bildirir. İmamlarda Bâtıni mana tevillerle bu sözlerin gerçek anlamlarını ortaya koyarlar.

4- Ahreti inkâr ederler.

5- “Âlem Ezelidir, yok olmayacaktır” derler.

6- “Kıyametin kopma zamanına yakın İmam ortaya çıkar, yeni bir şeriat getirir” derler.

7- “Ölen insan toprağa dönüşür, ruhu başka bedene girer” derler.

8- “Cennet, dünyada mutlu yaşamak, Cehennem, sıkıntı ve izdırap dolu bir hayat sürmektir” derler.

9- Abdest almak, zahir ehlinin bilgisizliğini tevillerle gidermek, Namaz kılmak, İmam ve yardımcılarına itaat etmektir” derler.

10 “Oruç tutma, İmam’ın sırrını korumak; Zekât vermek, yoldaşlara bilgi dağıtmaktır” derler.

11 “Hacca gitmek, İmamı ziyaret etmek; Zina, sırları başkasına yaymak; Lâşe, Bâtıni olmayan zahir; Domuz eti, Münafık; Şarap, Ebu Bekir; Kumar, Ömer demektir” derler. Bu Bâtıni fikirlerini artıran bidat ehilleri, sapıklıklarını çoğaltarak İslam’ın dışına çıkmışlardır.

Bâtıniler; bu sapık görüşlerini insanlara aktarabilmek için şu yöntemleri uygularlar.

1- Evvela muhatabı tanır ve ona göre yaklaşma yöntemini belirlerler.

2- Dostluk kurarlar, sorularla muhatabı şüpheye düşürürler.

3- Muhataba bu soruların cevaplarını başkalarına duyurmayacağına yemin ettirirler ve bir süre verirler.

4- Bu cevapları başkalarına söylediği takdirde eşinin boş olacağını söylerler.

5- Tanınan İslam âlimlerinin Bâtıni olduğunu söyleyerek muhatabı aldatırlar.

6- Zahirin kabuk, Batının öz olduğunu, bunu ancak Allah ile irtibat kuracak imamın bile bileceği fikrini işlerler.

7- Muhataba, “Dinin zahiri anlamlarıyla belirlenen dini yükümlülüklerden kurtulduğunu” söylerler.

8- Böylece muhatabı, Müslüman çoğunluğun kabul ettiği iman esaslarından uzaklaştırırlar. (İsmail Karagöz, Dini kavramlar sözlüğü) 

Hicri dördüncü yüzyıldan itibaren Batıniyyeyi tanıtan bilgilerin büyük çoğunluğu muhaliflerin yazdığı eserlerden ve Bâtıniye teşkilatına girip de sonrada bu zümreden ayrılanların verdiği bilgilerden ve bizzat bu guruba mensup “Dai’ler” tarafından yazılan eserlerden istifade edilerek elde edilmiştir. Batıniyyeyi gerçek gerçek yüzüyle tanıtan bilgiler çok azdır. Çünkü tarih boyunca içine kapanık, gizli örgüt halinde çalışmışlardır. Bâtıniler, Irak, Bahreyn, Şam, Mısır, Hindistan, Horasan, İran, Türkistan ve diğer İslam beldelerinde yaşamışlar ve değişik adlarla anılmışlardır. 

Bâtıniliğin doğuşu ve gelişmesi: Bâtıniliğin menşei konusunda farklı görüşler ileri sürülmüş ve üç noktada toplanmıştır.

1- Bâtıni yazarlara göre Bâtıni davet Cafer es Sadık zamanında bizzat onun tarafından başlatılmış, daha sonra oğlu İsmail tarafından devam ettirilmiştir. (Mustafa Galip, s. 22,23)