Barış yolu mayın dolu!

Lütfü Oflaz ile Sohbet...

VAN 11.05.2013 12:57:19 0
Barış yolu mayın dolu!
Tarih: 01.01.0001 00:00

Lütfü Bey; barış süreci olarak tabir edilen süreç dört aylık oldu ve üç gün önce de PKK’lılar ülkeyi terk etmeye başladı. Bu haftaki sohbetimize barış sürecinin gidişatı hakkındaki değerlendirmelerinizi alarak başlayalım mı?

Öncelikle şu iyi bilinmeli ki, barış yolu mayın dolu! Nitekim ülkemizde savaşın sürmesinden yana olanlar barışın yolunu mayınlamıyor mu? Bu sürecini sabote etmek için ellerinden ne geliyorsa yapmıyor mu? 8 Mayıs’tan itibaren çekip gitmeye başlayan PKK’lılara TSK’nın saldırmasını ve böylelikle savaşın yeniden kızışmasını teşvik etmiyor mu? Eskiden Güneydoğumuzdaki savaş bölgesinde topraktan mayın fışkırıyordu. Çünkü ha bire mayın döşeniyordu. Ancak dört ay önce başlayan barış süreciyle birlikte insanları parçalayıp öldüren mayınların döşenmesi durduruldu. Mayınların toprağa döşenmesi durduruldu, ama ya dillere döşenen mayınlar ne olacak? Silahlar susturuldu, ama ya dillerin silah gibi kullanılması ne olacak? Demek istediğim şu ki, barış sürecinin kazasız belasız sonuçlanmasını isteyen herkes öncelikle diline sahip olacak. Özellikle de parti yöneticileri dillerine sahip olacak. Barış sürecine karşı olan MHP’lileri geçelim; ama örneğin barış sürecinden yana olan BDP’liler de dillerine sahip olacak. Türklere karşı dillerini bir silah gibi kullanmayacak. BDP’liler Türklere karşı tehditkar bir dille konuşmayacak. Türklerin bölünme konusu gibi konulardaki endişelerini dikkate alan bir dille konuşacak. Kürtler Türkleri yenmiş de onun için Türkler barışa mecbur kalmış gibi bir dil kullanmayacak. Unutulmasın ki 30 yıldır süren bu savaşın yeneni yok; ancak bu barış süreci kazasız belasız sonuçlanırsa ülke kazanacak. 30 yıldır süren savaş için silahlara harcanan yüzlerce milyar dolar, artık insanlara yeni iş sahaları açmak için harcanacak. Ben de biliyorum, Cumhuriyet dönemi boyunca Kürt kimliği yok sayıldı; Kürtlere zulümler yapıldı; Kürtler incindi, yaralandı. Geçmişte Kürtlere yapılan zulümler kınanmalı; ancak hep geçmişte de kalmamalı. Başlayan barış sürecine “incinsen de incitme” anlayışıyla yaklaşılmalı. Bu süreçte Kürtlerin yaraları sarılmalı, ama Türkler de yaralanmamalı! Türklük alçaltılıp Kürtlük kutsanmamalı! Herkes kendisini karşısındakinin yerine koymalı, birbirini anlamaya çalışmalı, Unutulmasın ki, uzun ince bir yoldur barışın yolu. Ve unutulmasın ki, barış yolu mayın dolu!     

HALKIN DERDİ ETEK DEĞİL EKMEK!

-Önce “Türk Hava Yolları’nda çalışan hosteslerin etek boyları uzatılıyor; laiklik elden gidiyor” diye kıyameti kopartan başta CHP olmak üzere laikçiler, ardından da “Türk Hava Yolları’nda çalışan hosteslerin kırmızı ruj sürmesi yasaklanıyor; laiklik elden gidiyor” diyerek kıyameti koparttılar. Nasıl yorumluyorsunuz onların bu tavrını?

Halkın çoğunluğunun derdi kırmızı ruj değil, ancak bayramdan bayrama görebildiği kırmızı et! Halkın çoğunluğunun derdi etek değil ekmek! Acaba CHP’liler bunu ne zaman öğrenecek? Hostesler kırmızı ruj sürmüş ya da sürmemiş, hosteslerin eteğinin boyu biraz kısa ya da biraz uzun olmuş, halkın çoğunluğu için bunun ne önemi var? Halkın bunlardan çok daha önemli dertleri, sorunları var. Halkın çoğunluğu asgari ücretle çalışıp yarı aç yarı tok yaşıyor. Asgari ücretle de olsa iş bulabilenler yine iyi; başta gençler olmak üzere önemli orandaki işsizler ise aç aç dolaşıyor. Ülkemizdeki 16 milyon ücretlinin büyük bölümü iş güvenliğinin olmadığı koşullarda çalışıyor. Ancak 1 milyona yakın işçi sendikalı; geri kalanların sendikası bulunmuyor. Taşeronluk denilen kölelik almış başını gidiyor. Ölümlü iş kazalarında ülkemiz Avrupa’da başı çekiyor. Bunlar hemen aklıma gelen halkın dertlerinin bir kısmı. Kısacası, halkın derdi işi, aşı. Peki CHP’lilerin halkın bunlar gibi dertlerini dert ettiği var mı? “Hosteslerin etek boyları uzatılıyor” ya da “Hosteslere kırmızı ruj yasaklanıyor” diye kıyameti kopartan CHP’lilerin, halkın hayati sorunları konusunda kıyameti kopartığını görüp duyan var mı? Halkın arasında yaşamazsan, halkın hayati sorunlarına duyarlı olmazsın. Fabrikaları, tarlaları, varoşları adresin yapmazsan, halkın neleri dert ettiğinden haberdar olmazsın. Oysa CHP’nin seçimlerde nerelerden oy aldığı dikkate alınırsa, CHP’liler ülkenin zengin bölgelerinde, kentlerin zengin semtlerinde yaşıyor. Herhalde onun için CHP’liler halkın çoğunluğunun neleri dert ettiğini bilmiyor. Onlar herkesi kendileri gibi sanıyor. Herhalde onun için hosteslerin etek boylarının uzatılması ya da hosteslerin kırmızı ruj sürmesinin yasaklanması türü haberleri kendilerine dert ediniyor. CHP’nin daha önce de Gaziantep Öğretmen Evi’nde yaşanan bir olaydan yola çıkarak, “Göbeği açık giysili kadınlar öğretmen evine alınmıyor; laiklik elden gidiyor” diyerek kıyametleri koparttığı biliniyor. Oysa CHP iktidar olmak istiyorsa, bu gibi konulardan önce halkın hayati sorunlarına duyarlı olmalı. CHP halkın hayati sorunlarından kopuk, halka uzak olmamalı. Halka uzak olanın, iktidardan da ilelebet uzak kalacağı unutulmamalı!