AYETLERİ İNKAR

BUNLARIN FARKINDA-MIYIZ?

VAN 25.11.2016 09:45:49 0
AYETLERİ İNKAR
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

AYETLERİ İNKAR

Kur'anda sık sık "Ayetlerimizi inkar edenler" denir, dikkat edin, "Kitabı inkar edenler" denmez. Aşağıda başta ruhbanlar olmak üzere müslümanların çoğunun bilerek veya bilmeyerek (açıkça yahut zımnen) inkar ettikleri ayetlerden bir derleme yapılmıştır. Bunlar bu konuya sadece birer örnek mahiyetindedir.

"Elçinin görevi ancak bildirmektir" (Maide 99)

Müslümanların neredeyse tamamına yakınına göre elçinin görevi sadece bildirmek değildir. Peygambere sadece elçi demek onu basite almaktır.

"Allah hükmüne kimseyi ortak etmez" (Kehf 26)

Müslümanların çoğu için elçi ve ulema istisnadır. Elçi hadis ve sünnet yoluyla, ulema da içtihat vb isimler altında dine hüküm koyabilir, ilave yapabilir.

"İleride Kur'andan sorulacaksınız..." (Zuhruf 44)

Müslümanların ezici çoğunlu için Kur'an tek başına yetmez. Dolayısı ile sadece Kur'an diyen, sadece Kur'anla ebedi sınava hazırlananlar kaybeder. Hatta bu bir nevi sapıklıktır.

"Bugün dininizi kemale erdirdim..." (Maide 3)

Müslümanların çoğu dinin vahyin bitişiyle tamam olduğuna inanmaz. Sadece vahiyle dinin eksik kalacağına inanır.

"Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık" (En'am 38)

Çoğu Müslüman Kur'anda her şeyin olmadığına inanır. "Şu Kur'anda var mı, bu Kur'anda var mı ha söyle" diyerek bu ayete itiraz eder, haşa Allah'a kafa tutar.

"Böylece, biz onu apaçık ayetler olarak indirdik" 

(Hac 16)

Müslümanların çoğuna göre Kur'an açık ve kolay değildir; tam tersine kapalıdır, zordur. Ulemanın yorumuna, izahına ihtiyaç vardır.

"Gerçekten aklını başına alacak bir kavme ayetleri ayrıntılarıyla açıkladık" (En'am 126)

Müslümanların çoğuna göre bu açıklama yeterli değildir; onu derin ilim sahibi alimler açıklar. Kur'an tefsirsiz olmaz.

"Onun tevili sadece Allah'a aittir..." (Ali İmran 7)

Müslümanların çoğu Kur'anı sadece ilim erbabı tevil edebilir der.

...Onu (dini, kitabı) ancak temiz akıl sahipleri anlar" (Ali İmran 7)

Müslümanların tamamına yakını dini / Kur'anı en iyi ilim ehli ve hocalar anlar diye inanır.

"Allah size Kitap'ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?..." (En'am 114)

Allah kitap açık, başka hüküm verici aramayın der. Müslümanların çoğu için başka hakem yani başka hüküm (karar) vericiler (hocalar, alimler vs) olmadan olmaz.

"Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir" (İsra 9)

Allah en doğru yola Kur'an iletir der. Müslümanlar ise bu işin sadece Kur'anla olmayacağına, bir cemaate, tarikata girmeden, bir gavsa, şeyhe bağlanmadan istikamet üzere olunamayacağına inanır.

"Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir" (En'am 159)

Allah gruplara ayrılmayın der. Müslümanlar ise ümmetin ayrılığında rahmet görür. Mezhebi, cemaati, tarikatı yani bir fırkası olmayana mezhepsiz vs diye hakaret eder. Onu ayıplar, adeta ona dinden çıkmış muamelesi çeker.

"Allah katında insanların en kötüsü aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir" (Enfal 22)

Müslümanların çoğu için dinde akıl olmaz. Din akıl işi değil, nakil işidir.

"Ne sarfedeceklerini sana sorarlar, de ki: ‘İhtiyacından arta kalanı'. Böylece Allah, dünya ve ahiret hususunda düşünesiniz diye size ayetleri açıklar" (Bakara 219)

Müslümanlara göre verilmesi gereken kırkta birdir. Allah ayetleri böyle açıkladık dediği halde bu ifadeyi yeterli bulmazlar.

"Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır..." (Bakara 256)

Müslümanlara göre bu sadece kafirler içindir. Müslüman olanların namaz için vs zorlanması, hatta belli yaşa gelince dövülmesi şarttır. 

"Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur" (Nisa 48)

Müslümanlar için Allah'ın affetmeyeceği tek günah kul hakkıdır.

"Belki düşünüp öğüt alırsınız diye onda açık seçik âyetler indirdik" (Nur 24)

Allah Kur'anı düşünülmesi ve öğüt alınması için indirdik der. Müslümanlara göre anlamak şart değildir. Anlamadan Arapça okunması sevap için yeterlidir. Onlara göre kitap sevap kazanmak için okunur; anlamak, düşünüp öğüt almak da iyidir ancak bu olmasa da olur! Onlara göre sadece Arapça olur ancak sadece manası okunursa olmaz.

Allah "Onların çoğu zanna uyar" vs diyerek çoğunluğun ölçü olmadığını söyler.

Müslümanlara göre ise çoğunluk yanılmaz. Bu kadar insan yanlış yapar mı diye düşünür. Çoğu hakka, az olmayı da batıla/yanlışa delil sayar. Onların diyaneti bile fetva vb görüşleri çoğunluğu baz alarak ortaya koyar.

"Allah zanna uymayın, zan gerçekte bir kıymet ifade etmez" der. Onların çoğu hatta tamamı ulema görüşlerini, rivayetleri zan olduğu halde din kabül eder.

Allah "Sadece rabbini yücelt" (Müddesir 3) der.

Müslümanların çoğu için yüceltilen o kadar kişi, kurum vs vardır ki!

...

SONUÇ

Hangi birini yazalım ki! Bu böyle uzayıp gider. Mezhebi, tarikatı, cemaati, meşrebi her ne olursa olsun hiç fark etmez: Hocası, hacısı, alimi... Normal tesettürlüsü - çarşaflısı dahil müslümanların ezici çoğunluğu bu ve daha böyle bir çok Kur'an ayetlerini ne hazindir ki inkar eder. İslam dünyasında, Müslümanlar arasında böyle en az 100 ayet inkar etmeyen Müslüman sayısı yok denecek kadar azdır.

Bu inkarın ateistlerin vb inkarından tek farkı alenen değil de başka isim ve sıfatlar altında, en çok da ama, fakat, lakin demek, tevil etmek suretiyle zımnen yapılmasıdır. Bir inkarın açıktan yahut üstü kapalı olarak yapılmasının hiçbir önemi yoktur. İnkar, inkardır. 

Kaldı ki çoğu için bu ayetleri inkar ettiklerini göstermenin, bu konuda onları uyarmanın da bir kıymeti yoktur. Allah "İndirilene uyun, ya atalarınız yanlış yolda ise" dediği halde onların tamamına yakını atalarına indirilenden daha çok itibar eder. Bu sebeple çoğunun indirileni görseler de, bu acı gerçeklere açıkça şahit olsalar da itikatları hiç değişmez.

Müslümanlara göre tek bir ayeti bile inkar eden dinden çıkar ama kendileri bu kadar, hatta çok daha fazlasını inkar etmiş oldukları halde ne hikmetse dinden çıkmazlar.

"Beni saptırmana karşılık, onlar için senin dosdoğru yolun üzerine sinsice oturacağım." (A'raf 16)

Kur'anda böyle yazıyor. Ne kadar doğru değil mi?

Ha bu arada Müslümanlar şeytanın daha çok dindarların yolu üstüne değil de dinle ilgisi zayıf olanların mevkisine, mesela meyhane önlerine, barlar sokağında falan oturduğuna inanır.