Arapça ders kitabında İslâmcılık

HayrettinKaraman

VAN 11.03.2018 11:05:44 0
 Arapça ders kitabında İslâmcılık
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Arapça ders kitabında İslâmcılık
Arapça Okuma ve Eski Metinler kitabını Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi'ne sunduk, yardımcı ders kitabı olarak kabul edilmesini talep ettik. Ders kitabını ancak Milli Eğitim yazdırıyordu, onun da böyle bir niyeti yoktu, ders kitabı bulunmadığında şahısların yazdığı kitaplar, Talim Terbiye'ce “yardımcı ders kitabı” olarak kabul edilirse okullarda okutulabiliyordu.


Uzunca bir zaman bekledik, sonunda cevap olumsuz geldi. Uzman raporuna dayalı olması gereken gerekçe yazılı değildi, o günlerde bize burun indirmeyen adamlardan bir şey öğrenmek de mümkün değildi. Çaresini bularak raporu elde ettik, gerekçe az çok beklediğimiz gibiydi; “dil öğretiminden başka bir amaca yönelmiş olduklarından…” diyordu. Bu “başka amaç” da seçtiğimiz okuma parçaları ve edebî örnekler arasında, İmam Hatip talebesine vermek istediğimiz dini bilgi, şuur ve İmam Hatipli ruhunu içeren parçaların bulunması idi..

Allah murad eder, inayetini esirgemezse bir kapı kapanır, birkaçı açılır.

Konya İmam Hatip Okulu'nda edebiyat hocamız olan Kemal Or’un (Allah rahmet eylesin!) Talim Terbiye’de bir şubeye atandığını öğrendik. Kendisine müracaat ederek durumu anlattık. “Birkaç göstermelik değişiklik yapın, yeniden müracaat ediyormuş gibi sunun ve bana bilgi verin” dedi. Böyle yaptık, kısa zamanda Sarf Nahiv ve Okuma kitaplarımız “yardımcı ders kitabı olarak” kabul edildi. Yirmi yıldan fazla İmam Hatip okulunda okutulan bu kitaplara koyduğumuz okuma parçaları, o tarihlerde öğrenci olanların hala hafızalarında, şuurlarında ve kişiliklerinde yaşıyor.

Şimdi bu okuma parçalarının “özel bir amaç için serpiştirilmiş olan” kısmını, amacını da açıklayarak özet halinde sunacağım:

İlk parçadan önce bir âyet ve bir de hadisin metinleri:

“Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.”/“Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiçbir kimseyi sevmez” (Lukman: 17-18).

İbn Mes’ûd diyor ki:

Resulullah’a (s.a.) sordum: Hangi amel Allah katında daha sevimlidir?

Şöyle buyurdular: Vaktinde kılınan namaz. Sonra ana babaya iyi davranmak, sonra da Allah yolunda cihad.

Muâviye ve İbn ez-Zubeyr:

Devletin başkanı olan Muâviye’nin, oğlu Yezîd ile İbn ez-Zubeyr’in, ihtilafı şiddete başvurarak çözme teşebbüslerine karşı mülkünden fedâkârlık ederek problemi siyasetle çözümlemesini anlatıyor.

El-Hâlıku’l-azîm:

Ahlak öğretmeni, bir bardak suda erittiği şeker örneğinden hareketle her an hazır ve mevcut olduğu halde beşer gözüyle görülemeyen Allah’ın varlık ve yüce sıfatlarını anlatıyor.

Me’mûn ve bir kadın:

Halife Me’mûn’un oğlu bir kadının malını gaspediyor, kadın halifeye şikayette bulunuyor, halife oğlunu kadınla aynı sıraya oturtuyor, kadın yüksek sesle davasını dile getirirken memur, “Halife’nin huzurunda sesini yükseltme” diyor, Memun müdahale ederek “Bırak, haklılık onu böyle konuşturuyor, oğlumu ise haksızlık dilsiz yapıyor” diyor ve adaletle hükmediyor.

İki âyet:

“Allah’ın elçisi ve müminler, Rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler” (Bakara: 285).

“Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır” (Nisâ:136).

Cibrîl Hadisi:

İslam iman, ibadet ve ahlak esaslarını açıklayan meşhur hadis.

Bu âyetleri, hadisleri ve eriyen şeker örnekli dersi, imana, akıl ve nakıl delilerine dayanarak ulaşmayı (taklit değil, tahkik imanını) sağlamak için veriyoruz.

Ömer el-Âdil:

Meşhur “Hz. Ömer ile koca karı” olayını anlatarak İslam’da devlet başkanının nasıl olması gerektiği konusunda bilgi ve şuur kazandırmayı amaçlıyoruz.

“Kenâr-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu

Gelir de adl-i ilâhî sorar Ömer’den onu”

diyen âdil Halîfe…

(Konuya devam edeceğim).