AK Parti daha fazla güçlenerek çıkıyor.

İnsanoğlunun benliğinde daha iyiye daha güzele gitme azmi hep var olagelmiştir!. 

Türkiye de son 90 yıllık süreçte, insanın yerine devletin kutsandığı sistemlerde bu azim hep şiddetle baskıyla durdurulmaya çalışıldı. Daha iyiye daha güzele gitmek için düşünmek, düşünürken yeni düşünceler yeni özgürlükler üretmek elbette ki, halkına yabancı olan sistemleri korkutacaktır, sistem korktuğuna düşman olacak, düşmanlığını meşrulaştırmak için, yapması gereken ne varsa onu yapmaktan kaçınmayacaktır. 

90 yıllık vesayetçi yapı kendi halkına karşı hep savaş içinde oldu, işin en garip yanı ise kendi sistemi içinde yaptığı seçimlere rağmen göreve gelen iktidarlardan da zaman zaman razı olmayarak darbelerle indirdi, muhtıralarla da dizayn etmeye çalıştı. 

Dünyadaki değişim hareketleri ve gelişen iletişim insanların haber alma alanlarını genişlettikçe insanlar kendilerini yöneten sistemden haberdar olmaya başladılar. Kendilerini yönetenlerin iyi niyetli olmadıklarını aksine mandacı zihniyetin temsilcileri olduklarını gördüler. Ülke kaynaklarını uluslar arası güçlere nasıl peşkeş çekildiğine tanık oldular. 

Ülkenin tüm kaynaklarını mutlu bir azınlığın kullanması, geniş halk kitlelerinin ülke kaynaklarından mahrum edildiğini bölgeler arasındaki farklılığın nasıl bir boyutta olduğunu gördüler. Ülkede yaşayan insanların tamamını Türkiyelilik yerine etnik bir kimliğe(Türklük) bağlamak için olmadık entrikaların çevrildiğini, tarihin nasıl alabora edildiğini arşivlerin ortaya çıkmasıyla halk öğrenmiş oldu. 

Bütün bunlar halkı doğusuyla batısıyla yeniden düşünmeye itti, yeniden bir Türkiye var etmeye yöneltti ve kendi içinden çıkan güçlü bir lider ve iktidarın oluşmasının yolunu açtı. 13 yıllık dönemde girilen her seçimde tüm engellemelere rağmen güçlenerek çıkan bir siyasal oluşum halk tarafından desteklendi, destek arttıkça elbette ki bunun karşılığı olan daha iyi bir sistem oluşturmanın yolları da açıldı. 

13 yıllık süreçte girilen her seçimi büyük ara farkla kazanan Ak partinin topluma kazandırdıkları yapılan hata ve eksiklerden çok fazla olduğu için toplumda karşılık bulması belirli kesimleri daha fazla Erdoğan dolayısıyla AK Parti karşıtlığına itiyor. Türkiye de belirli kesimler bu karşıtlıklarını artırdıkça AK Parti daha fazla güçlenerek çıkıyor. 

Ülkede, gündelik hayatın iyileştirilmesi yönünde gelinen mesafenin kıymeti geniş bir halk kitlesi tarafından takdir ediliyor. Askeri ve Bürokratik vesayetin adım adım bittiği bir dönemde, özgürlüklerin arttığı, özgüvenin yeniden yeşerdiği, geleceğe umutla bakan bir toplum olma yolunda gidiliyor.

 Geçmişin sorunlarını ve tıkanma noktalarını çözmeye kararlı olan hükümet, toplumdan aldığı destek ve güçle; düne kadar askeri ve derin güçlerin vesayetindeki Türkiye'ye reformlar yaşattı ve yaşatmaya devam eden bir siyasal hareketin başarıları artarak devam ediyor. 

Hükümet 2002 seçimlerinden bu yana Türkiye'ye ekonomik siyasi ve sosyal alanlarda reformlar yaratıyor, Türkiyeliler yapılan değişiklikleri görüyor ve hükümete olan güvenlerini her seçimde artırarak ortaya koyuyor. Yapılan reformlarla Türkiye de yaşayan halklar her geçen gün birbirlerini daha iyi anlıyor ve birbirlerine daha fazla yakınlaşma imkânına kavuşuyor.  

Kendi halkına baskı ve şiddetten başka bir yöntemle yanaşmayan devlet, bırakın gelişmeyi her darbe sonrası halklar daha fazla imkânsızlıklarla işkencelerle, hapsedilmelerle karşı karşıya kalıyordu. Her darbe sonrası ülke ekonomisi aldığı darbelerle daha kötüleşerek halkın yoksulluk seviyesi gittikçe artmaktaydı. 

O dönemlerde bırakın kalkınmayı bırakın çağı yakalamayı insanımız birçok alanda bu gün gelinen noktayı hayal bile edemezdi. Fakirlik ve geri kalmışlık bu ülkede yaşayan halkların makûs talihleri haline gelmişti. İnsanlar dertlerini anlatmaktan, inandığı gibi yaşamaktan korkar hale gelmişlerdi. 

Asimilasyon, inkâr ve baskı politikaları altında insanların düşünce ve inançlarını yaşama gibi hak talep etmeleri adeta vatan hainliği gibi olarak görülüyor ve hak talebinde olanlar her türlü baskı ve işkenceye uğratılıyordu. 

Anadilde eğitim hakkını istemek, ana diliyle konuşmak, annelerin cezaevlerindeki çocuklarıyla iletişim kurmaları işkencelerden işkence hakaretlerden hakaret beğenmekle karşılık buluyordu. Sistemden kaynaklı Kürt meselesinin çözümü ancak bu anlayış içinde kıymetli bir yere sahip ve söz konusu dönüşüme seviye atlatacak noktaya geldi.

Daha iyiye daha güzele temayül etmekte olan sistemin sağlıklı yürüyebilmesi, insanların bir daha eski günlere geri dönmemesi için her bireyin aklıselim düşünmesi lazım. Gelişmelere objektif bakılırsa kazanımların kaybedilenlerden çok daha fazla olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla bardağın boş tarafının kabulüyle birlikte dolu tarafının değerlendirilmesi toplum açısından daha fazla önem arz edecektir diye düşünüyorum. 

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.