8 Mart dünya kadınlar günü. Hangi kadının?...

Kendilerini bir güne hapsettirmeyecek kadar akıllı olan kadınların böyle bir günleri yoktur.

VAN 6.03.2015 19:00:42 0
8 Mart dünya kadınlar günü. Hangi kadının?...
Tarih: 01.01.0001 00:00
 SENEDE BİR GÜN, KADINLAR GÜNÜ

8 Mart dünya kadınlar günü. Hangi kadının?... 
Bu çok önemli!... 
Kendilerini bir güne hapsettirmeyecek kadar akıllı olan kadınların böyle bir günleri yoktur. 
Çünkü kadın 365 gün eşiyle, babasıyla, kardeşiyle yakın akrabalarıyla birlikteliğini sürdürmek durumundadır. Bunun yanında hayatın her alanında onlara yer verilmek zorundadır. 
Çünkü kadınsız bir hayatın erkekler, erkeksiz bir hayatın da kadınlar için hiçi bir anlamı yoktur. Fakat her nedense emperyalistler birbirlerine libas(elbise) kadar yakın olmak zorunda olan bu ikiliyi kendisine sömürü malzemesi etmek ve onları uyduruk gündemlerle meşgul etmek için böyle suni gündemlere ihtiyaç hissetmektedir. 
8 Mart kadınlar günü münasebetiyle şehrin çeşitli yerlerine asılan pankartlara bakıldığında emekçi kadınlar günü diye afişe edilmiş pankartlar görürsünüz. 
Dolayısıyla acaba emeksiz kadınlarda mı vardır?.. Sormadan edemiyor insan!..
Her yıl batı tandanslı olarak kutlanılan, birçokları için kutlama zorunda bırakılan sadece sömürü ve reklâm aracı olarak gösterilmeye çalışılan bu günün kadının kişiliğiyle, kimliğiyle hiçbir alakası yoktur. Kadın toplumumuzda dişiliğiyle değil kişiliğiyle vardır var olacaktır. 
Bu düşüncenin öncülüğünü yapanlar toplumda aile düzenini kurmuş mutlu bir hayat yaşamakta olanlara adeta ihanet edercesine kadın düşmanı ve kadın karşıtlığı gibi bir erkeklik anlayışı varmış gibi açıklamlara yapmaları oldukça düşündürücüdür.
Aynı feminist zihniyet düşünce dünyasını ayrımcılık ötekileştirme üzerine bina ettiğinden olsa gerek sadece kendileri gibi olan, kendileri gibi düşünen, kendileri gibi giyinip kuşananlar için çırpınıp dururlarken, diğer kadınlar için kıllarını kıpırdatmamakta, kadınlara görülen her türlü haksızlıklara karşı sessiz kalmaktadırlar. Sırf örtülerinden dolayı horlanan dışlanan eğitim hakları ellerinden alınanlar için seslerini çıkarmamaktadırlar. İşte böylesi çifte standart bir dünya görüşünü savunanların kutladıkları böylesi gönlerde kadının yeri yoktur. 
Kendilerini bir güne hapsettirmeyecek kadar akıllı olan kadınların böyle bir günleri yoktur çünkü kadın 365 gün eşiyle, babasıyla, kardeşiyle yakın akrabalarıyla birlikteliğini sürdürmek durumundadır. İnsanın yaşadığı ve hayatın devam ettiği her alanda kadına yer verilmek zorundadır. Çünkü kadınsız bir hayatın erkekler, erkeksiz bir hayatın da kadınlar için hiçi bir anlamı yoktur. 
Fakat her nedense emperyalistler birbirlerine libas(elbise) kadar yakın olmak zorunda olan bu ikiliyi kendisine sömürü malzemesi etmek ve onları uyduruk gündemlerle meşgul etmek için böyle suni gündemlere ihtiyaç hissetmektedir. 
Böyle bir anlayışın akıllı kadının geleneğinde de yeri yoktur. Erkeğinin yanı8nda olan, birbirlerine cinsellikle değil sevgiyle bakan yakınlaşan Annelerimizin, Eşlerimizin, ablalarımızın, teyzelerimizin, halalarımızın gündemlerinde böyle bir gün yoktur. 
Çünkü onlar her gün hatırdadırlar onlar her gün eşinin, babasının, kardeşinin, amcasının, dayısının yanında yer almaktadırlar. Köylerdeki, varoşlardaki Ayşelerin, Fatmaların… 
Hiç, hiç değildir… 
Çünkü onlarında böyle bir günün olduğundan, kendi adlarına vahşi batının böyle senede bir gün tahsis ettiğinden de haberleri yoktur.
Neden diye sorulacak olursa?.. 
Çünkü onlar sömürü düzenlerinin kendilerini içine düşürdükleri yaşam koşulları içerisinde adeta kaybolmuşlardır. Çoluk-çocuklarını nasıl giydirir, karınlarını nasıl doyurur onlar onun telaşındadırlar. 
Onların dünyalarında mutfak menüleri aylık olarak belirlenmez... 
Onlar öğün olarak ne bulurlarsa onunla yetinirler, onunla çoluk-çocuklarının karınlarını nasıl doyurur yola salarlar onun hesabı içerisindedirler. Böyle günler hayatlarını batı patentli olarak düzenlemek isteyenlerin günlerdir, ancak öylesi kadınlar kendilerini senede bir gün hatırlattırırlar. 
Çünkü onlar giyimlerinden-kuşamlarına, yemelerinden-içmelerine hayatlarının her alanında başkalarına göre yaşamak telaşında olanların günleridir bu özel günler. 
Bir yıl boyu her şeyiyle sömürülüp, aile içi şiddete uğrayıp rahat yüzü görmeyen batılılaşma çağdaşlaşma adına rahatlık görmeyenlerin bunu tek güne sığdırıp istirahat edenlerin günüdür böyle günler. Onlar açısından monoton bir hayattan bir günde olsa kendilerini soyutlayabilenlerin günüdür bu gün.
Marjinal düşünenler içinde böylesi günler bir fırsat niteliğinedir… 
O güne ideolojisini sığdırmaya çalışır meydanlara dökülür, bağırır-çağırır kendisini rahatlatır. Tabiî ki kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen kadınlar adına da bunu yapmaktadırlar. 
Bilmem sormak istiyorum bunlara hakları var mıdır?... 
Batılılarca bize dayatılan günler ve gündemler oluşturan anlayıştan kurtulmak için kendi gündemimizi kendimiz oluşturmak zorundayız. Hayat birlikte yaşandığına göre sadece yılda bir kez değil, hayatın tümü içerisinde bu değer verilmelidir. Bu gündemi biz kendimiz oluşturmazsak bu bizim millet olarak kendimize ne kadar yabancılaştığımızı gösterir. 
Fransız ihtilali ile birlikte ortaya çıkan feminizm hareketi ile de kadının sömürülmesi olayı başka bir şekil aldı. Bu hareket, erkek düşmanı bir kadının oluşmasına sebep oldu. Adaletten ve haktan uzak eşitlik ve özgürlük kelimeleri en iyi sömürü ve zulüm aracı olarak kullanılmaktadır. Bundan kurtulmanın tek yolu vardır o da toplumsal olarak bireye cinsiyeti üzerinden değil kişiliği üzerinden değer verilmesidir. 
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.