“Stadyumda Ayin Yaparak Dünya Barışına Katkı Sunulmaz”

Papa'nın ziyaretini değerlendiren ve ziyaretin 'samimiyet ilkesine uygun yapılmadığını' ve 'şov ve gösteriye' dönüştüğünü söyleyen Mehmet Görmez, stadyumda ayin yaparak dünya barışına katkı sunulamayacağın

SİYASET 6.02.2019 23:21:09 0
“Stadyumda Ayin Yaparak Dünya Barışına Katkı Sunulmaz”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Papa Francis’in Abu Dabi’ye gerçekleştirdiği ayinin yansımaları devam ediyor. Veliaht Prens Muhammed bin Zayid'in daveti üzerine gerçekleşen ziyaret birbirinden ilginç görüntülerin ortaya çıkmasına neden oldu. El-Ezher Şeyhi Ahmet el-Tayyib’in Papa Francis ile öpüşme görüntüleri ise İslam dünyasından büyük tepki çekti. Peki Katolik Dünyası’nın ruhani lideri Papa Francis neden böylesi bir daveti kabul etti? Ziyaret küresel bir projenin parçası mı değil mi? Dinlerarası diyalog kavramının yeniden tedavüle sokulması ne anlama geliyor? Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, aksam.com.tr’nin sorularını yanıtladı.

qweqwe_191.jpg

“İSLAM, AHLAK, ADALET VE MERHAMETLE TEMSİL EDİLİR, DİNLERARASI DİYALOGLA DEĞİL”

Veliaht Prens Muhammed bin Zayid'in daveti üzerine, tarihi bir kararla Papa Francis, İnsan Kardeşliği Toplantısına katılmak üzere Abu Dabi'ye gitti. Böylece ilk kez Katolik dünyasının ruhani lideri kritik bir ziyarette bulunmuş oldu. Uzun yıllar Diyanet İşleri Başkanlığında bulunmuş bir isim olarak siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sürpriz bir gelişme denebilir mi? 

Ziyaretin kendisi sürpriz değil, mühim olan ilk defa yapılan bu ziyaretin gayesi ve içeriğidir, zamanlamasıdır. “İnsan kardeşliği” dedikleri şeyin ne olduğudur. Yoksa Katolik dünyasının liderinin bir İslam ülkesini hatta Hicaz yarımadasını ziyaret etmesi normaldir. Nitekim hem Papa Ratzinger hem de Papa Francis Türkiye’yi ve Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret ettiler. Mühim olan bu tür ziyaretlerin dinlerin samimiyet ilkesine uygun yapılması; bir şov ve gösteriye, “insan kardeşliği” veya “dinlerarası diyalog” adı altında artık her açıdan tefessüh etmiş bir projeye dönüşmemesidir.

qweqwe_8037.jpg

Dikkatinizi çekmiştir, toplantının adı “insan kardeşliği”. Ne demek bu?

“İnsan Kardeşliği Toplantısı” taşıma yöntemlerle Körfez ülkelerinde çalışan bütün Hristiyanları toplayıp bir stadyumda ayin yaptırmak değildir her halde. Eğer gerçekten dünya barışına katkıda bulunmak istiyorlarsa, stadyumda ayin yerine uçsuz bucaksız dünyada kendilerine bir ev, bir yurt, bir vatan bulamayan göçmen ve mültecilerle bir araya gelebilirlerdi. Eğer gerçekten insan kardeşliği toplantısı yapmak istiyorlarsa Akdeniz’de binlerce çocukla beraber boğulan insanlığı kurtarmayı konuşabilirlerdi. Yemen’de, Arakan’da can çekişen insanlığı konuşmak için bir araya gelebilirlerdi.

“DİNLERARASI DİYALOG İFLAS ETMİŞ BİR PROJEDİR”

Bu durum yeni bir küresel proje ile karşı karşıya olduğumuz manasına gelir mi? 

Yeni bir proje olup olmadığını bilemem. Ancak Abu Dabi merkezli, dünyada İslam’ı temsil iddiasıyla kurulan yeni bir uluslararası dini yapı ile karşı karşıyayız. Mısır ve El-Ezher, Suud ve Rabıta, BAE’de mukim bazı ilim adamları bir araya gelerek “Meclisü’l Hukemail-Muslimin” Müslüman Hikmetli Şahsiyetler Meclisi diye bir meclis kurdular. İçlerinde bazı değerli şahsiyetler de var. Ancak bu zevatın hikmeti, hatta izzeti başka yerlerde aramasının sebebini anlamış değilim. Zira önce Londra’da Anglikan Kilisesiyle bir işbirliği yaptılar. Sonra Dünya Kiliseler Birliği ile bir anlaşma yaptılar. Yine Londra’da Barış Yapan Gençler Meclisi diye bir meclis kurdular. Şimdi de Papa’yı davet ettiler. Bütün bunlar altmışlı, yetmişli yılların teopolitik dünyasında bir yer bulabiliyordu. Ancak artık insanlar bu gibi gösterilere doydu. Bu tür suni yapılanmalar İslam dinini, İslam dünyasını ve İslam alimlerini temsil edemez diye düşünüyorum.

Papa Francis hem toplantıda hem de gerçekleştirdiği ayinde kritik mesajlar verdi. Şeyh Maktum ve Şeyh Zayid’in Papa Francis’in yanındaki "esas duruştaki" görüntüleri tartışma konusu oldu. Dikkat çeken bir başka detay ise El-Ezher Şeyhi Ahmet el-Tayyib’in tören sırasında Papa ile samimi pozlarıydı. El-Ezher Şeyhi el-Tayyib’i geçmişten tanıyan biri olarak bu samimiyeti nasıl okuyorsunuz?

El-Ezher, İslam medeniyetinin önemli bir ilmi müessesesidir. 1950’li yıllardan itibaren ilmi seviyesinin sürekli zayıflaması bütün Müslümanlar için bir kayıptır. Darbede bütün alimleriyle beraber taraflar arasında hakemlik yaparak Mısır’da kardeşliğin zedelenmesini önleyebilir ve ismini tarihe altın harflerle yazdırabilirdi. Ancak El-Ezher’in kendi misyonunu Birleşik Arap Emirlikleri’ne taşıması ve orada yeni kurulan bir meclisin başkanı olması, Papa’yı Mısır’a, El-Ezher’e değil de Birleşik Arap Emirlikleri’ne davet etmesi, sözünü ettiğiniz o samimi pozları başka bir ülkede vermiş olmasını anlamış değilim. Üzerinde stratejistlerin çalışması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.

“MİSYONUN KİME VERİLDİĞİNİ ZAMAN GÖSTERECEK”

Bu arada Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Gargaş’ın da dikkat çeken bir değerlendirmesi var. Gargaş, Papa Francis ile Şeyh el-Tayyib'in bir araya gelmesini dinler arası diyaloğu geliştirme yolunda önemli bir adım olarak niteledi. Türkiye'de uzun yıllar Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının başımıza bela ettiği dinlerarası diyalog kavramının yeniden bir körfez ülkesinde canlandırılmaya çalışılıyor olması sizce tesadüf mü?

Bu teopolitik konularda, din-diplomasi ilişkilerinde uzmanlaşmış kişilerin ele alacağı bir konudur. İslam dünyasında FETÖ benzeri kaç yapılanma olduğu ve aralarındaki benzerliklerin neler olduğu, her birinin kendi ülkelerinde İslam’a ne tür zarar verdikleri de ele alınması gereken yeni konulardır. Ancak FETÖ’den boşalan misyonun Körfez’e verilip verilmediğini zaman gösterecek.

Kaynak: “Stadyumda Ayin Yaparak Dünya Barışına Katkı Sunulmaz”